Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Şehzade Mustafa’nın Bor’da vefat ettiğini biliyor musunuz?  Bor’da ki Eski Hamam’da 1474 yılında Develi Karahisar’ı yani şimdiki Yeşilhisar seferinden dönüşünde yıkanıp çıkarken aniden fenalaşarak hayatını kaybeden şehzadenin ölümü Fatih Sultan Mehmet’i derinden sarsmıştı. Bu olayla ilgili farklı bakış açıları olsada şehzadenin Bor’da vefat ettiği konusunda rivayetler birbirine uymaktadır.
 
Erhan Afyoncu’nun 10 Ocak 2010 tarihli gazete yazısında Şehzade Mustafa’nın ölümünü şöyle anlatılır: “Şehzâde Mustafa, Karaman Valisi olarak görev yaparken, Bor'da bir hamamda yıkanıp çıkmasının ardından 1474 Ocak'ında esrarengiz bir şekilde vefat etti. Şehzâde öleceğini anlayınca lalasını çağırarak ölümünden Mahmud Paşa'nın sorumlu olduğunu, intikamını almasını vasiyet etmişti. Şehzâde, dönemin önemli isimlerinden Veziriazam Mahmud Paşa'nın eşlerinden biriyle ilişkiye girmiş, paşa da bu yüzden Şehzâde Mustafa'yı zehirletmişti. Şehzâdenin ölümünden sonra devlet ileri gelenleri siyah elbiseler giyerek padişaha baş sağlığı dileklerini sunarlarken, Mahmud Paşa'nın taziyeye katılmaması sonunu getirdi. Mahmud Paşa önce hapse atıldı. Elli gün hapiste kalan Mahmud Paşa sonunda Yedikule'de idam edildi.”
 
Başka bir rivayetle ise olaydan şöyle bahsedilir.  “Karamanoğulları Beyliği'nin Gedik Ahmed Paşa tarafından tamamen ortadan kaldırıldığı ve kalelerinin elde edildiği sırada Fatih Sultan Mehmed'in Karaman valisi olan oğlu Mustafa da Develi Karahisar'ı almak ister. O sırada kendisi hasta ve dermansız olduğundan bizzat gidemez ve maiyetindeki beylerden Koçi Bey'i yeterli miktarda bir kuvvetle göndererek Develi Karahisar'ı kuşattırır. Hisar beyi olan Atmaca Bey, kaleyi teslim için bizzat şehzadenin gelmesini şart koşar. Durumu haber alan Şehzade Mustafa hastalığına aldırmaz ve hemen Develi Karahisar önüne gelip kaleyi teslim alır. Dönüş yolunda önce Niğde'ye, sonra da Bor'a gelir ve orada hamama girip yıkandıktan sonra, 1474'de, aniden vefat ediverir. Şehzade Mustafa hastalıktan kurtulamayacağını anlayınca, lalası Ahmed Bey'i davet ederek, öldükten sonra, hasmı olan Mahmud Paşa'nın yine mevki sahibi olacağını, kendisinin uğradığı felaketin ( belki de zehirletmesinin ) sebebini Mahmud Paşa'dan sormasını ve intikam almasını vasiyet etmişti.”
 
Yine bu olayla ilgili olarak, daha önceleri Şehzade Mustafa’nın hizmetinde olan ve daha sonra Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın hizmetine giren ve “Türk Tarihi” diye bir kitap yazan Giovan Maria Angiolello şöyle bahseder.
 
 “ …. Türk Beyi (Yazarın burada Türk Beyi dediği kişi Fatih Sultan Mehmet Han’dır.)
divanda Mahmud Paşa için tutuklama kararı aldı. Yeniçerilere emir verdi. Kaleye, hazinenin olduğu yere altı ay boyunca kapatıldı. Türk Beyi adı Anger Sinan olan İstanbul Subaşısını çağırttı ve Mahmud Paşayı kendi elleri ile bir misinayla boğarak öldürmesini emretti….. Türk Beyi daha sonra Mahmud Paşa’nın diğer vezirler gibi onurlu bir şekilde gömülmesini emretti. Mahmud’un kendisinin yaptırdığı büyük mezara gömülmesini emretti. Mezarının üzerine de kurşundan büyük, birçok kandil ışığı olan bir kubbe yaptırıldı….Yanında birçok din adamı nöbet tuttu…. Türk Beyi de Mahmud’a askeri tarafından çok sevilen ve yetki sahibi biri olduğu için güvenmiyordu. Bazıları da Mahmud’un Türk Beyi’nin oğlu Mustafa’ya zehirli bir armut verdiği ve tam da Uzun Hasan ile Mustafa arsında olan savaş sırasında acıktığı için bu armudu yediği ve ölümüne sebep olan o uzun hastalığa yakalandığını söylemektedirler….bunun yalan olduğunu söyleyebilirim çünkü o zamanlar Mustafa bey’in emrindeydim ve evinde bulunuyordum. Babası onu beklerken ve daha önce söylenen altın fincandan ona şerbet sunarken gördüm ve yaşadım. Yani Türk Beyi’nin Mahmud Paşa’yı öldürtme sebebi her ne kadar Has Murad’a yardım etmemiş olması ve yenilgi için gösterilmek istense de aslında kıskançlık olmuştur. Zehirli armut hikâyesi doğru değildir. Çünkü Mustafa savaştan döndükten sonra üç ay sağlıklı bir şekilde yaşamış, altı ay sonra da ölmüştür….Bir gün avdan dönen Mustafa bütün vücudunun ağrıdığından şikayet etmiş ve doktorlar tarafından kendisine ilaçlar verilmiştir. …Mustafa altı ay boyunca iyi kötü bu şekilde devam etti….Hastalıktan kollarında ve bacaklarında derman kalmamıştı…. Mustafa Niğde’ye gitmesi önerildi. Çadırlarımızı kurarak, buradaki bazı bahçelerde sekiz gün konakladık. Bey iyileşmiyordu….” Giovan daha sonra Mustafa’nın Bor yakınlarındaki kaplıcalara götürüldüğünü ve Mustafa’nın kaplıcaya girdikten sonra akşam saatlerinde hayatını kaybettiğini yazar. Ölümü gizlenen Mustafa’nın gece vakti vücudu açılarak bağırsakları çıkartılır; içi bal ve buğdayla doldurulup yıkanır. Ardından katranla kaplı bir tabuta koyulur. İç organları da tuzlanıp bir kutuya konulur. Fatih’in oğlunun ölüm haberini aldığı zaman üç gün yas ilan ettirdiği ve ağladığı yine bu eserde geçmektedir.
 
Bu elim hadisenin yaşandığı Bor eski hamam’ı Çarşı Mahallesi’nde, Niğde Caddesi kenarında, batıya meyilli bir arazi üzerindedir. Arazinin eğim ve yol kotundan dolayı, hamamın zemin seviyesi aşağıda kaldığı için kapı açıklıklarına merdivenle inilmektedir. Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından yaptırıldığı düşünülen hamamın kesin inşa tarihi belli değildir. Mevcut bilgilere göre İbrahim Bey’in 1447 yılına ait vakfiyesinde adı geçmektedir.
 
Yüzlerce yıl önce yapılmış ve hala da hizmet vermeye devam eden bu hamam Niğde yöresinin en eski hamamıdır. Bor ilçemiz eski hamamı ve diğer tarihi eserleri ile maziden gelen derin izlerini görmek isteyenler için bulunmaz bir yerdir. Sözlerimizi burada tamamlarken herkesi Bor’un bu ihtişamlı tarihini yaşamaya ve görmeye davet ediyoruz.