Birkaç ay içinde kaybettiklerimize ben de oldukça üzüldüm. Önce Avukat Ayhan Baran ablamızın, sonra Mahmut Şimşek kardeşimizin ve bugün de Avukat Derviş Şahiner ağabeyimizin ölümünü duydum. 

Yeşil Bor Gazetesi benim gibi olanlar için bir okul gibiydi. Sahibi  rahmetli Hacı Şimşek amcamız bu okulun adeta rektörü idi. Hürriyet, milliyet gibi gazeteleri o zamanlar Zergerdek sokakta bulunan  Şimşek matbaasına getirir, bu gazetelerin sayfa düzenlemelerini incelerdi. Bu gazetelerde haber başlıklarının kapladığı  alanla, haber alanını kıyaslayarak  bu gazetelerin haber politikalarını tespit ederdi. Elle dizgi yapmak, matbaa mürekkebi solumak riskli ve oldukça zor idi. Mahmut Şimşek ağabeyi Aydın Şimşek de o tezgâhlardan geçtiler. Harflerle, kelimelerle başlayan dostlukları, onlara da bana haz veren gazete sayfalarında şekilleniyordu.  Düşünün her bir gazetede bizlere  Bor’u solutan bu insanları biz iç dünyalarıyla, güzellikleriyle tanıyabildik mi?

 

Avukat Ayhan Baran’ın Bor’da önceki Kaymakamlık binasının girişinde solda bürosu vardı. Onu avukat cübbesiyle giriş katında sabahları sık sık görmek mümkündü. Tarihin ve sorumluluğunun kendisine yüklediği ciddiyetle, bir kişilikle tanıdık onu. Atatürk’ü kitaplarda tanımamış, bayrak ve vatan sevgisinin yüceliğini şom ağızlardan öğrenmemişti. Bizzat Atatürk’ün kişiliğini, çektiği sıkıntılarını, yiğitliğini ve kahramanlığını çok yakından damarlarında ya da yüreğinde hissetmişti. Ölenlere, kahramanlara ve tarihe saygı göstermeyenlerin, emperyalistlerle işbirliklerini de adım adım izlemişti. Atatürk’ü içlerinde hissetmeyenler, kendi varlıklarını sorgulamayanlar, Cumhuriyetin temellerindeki ışıkları göremeyenler Atatürk’ ü

de Cumhuriyet’i de Ayhan Baran’ı da anlayamadılar. Ayhan Baran bu aşkla yazılar yazdı, köylere Atatürk büstleri taşıdı... Mahmut Şimşek, Aydın Şimşek babaları Hacı Şimşek gibi aynı şevkle çevremize sevgi taşıdılar, güzellik yansıttılar, bu yönde kararlılık göstererek vatanseverliliklerini bugünlere kadar taşıdılar veya taşıttılar.

 

İftiraya uğradığım zamanda, işkence sonrası Bor’da bir duruşmaya çağrılmıştım. Ekserisi CHP ilçe yöneticileri olan kıymetli hemşehrilerimiz içinde Hacı Şimşek ve Hacı Kütük amcalarımız gibi büyüklerimize hakim sordu : Üzeyir Lokman Çaycı hakkında bildikleriniz var mı? Onlar tek tek «bu kardeşimiz de ailesi de çok asil kişiler. Sizin bahsettiğiniz suçları işleyecek kişilik ve karakter bunlarda yok...» dediler.

 

Niğde Millî Hamle Gazetesi’nden rahmetli İsmet Sayın, Niğde’nin Sesi Gazetesi’nden Fuat Tuğrul, Nihat Tuğrul, İhsan Evliyaoğlu, Neceti Tuğrul Göksel; Aksaray’da Hasan Dağı Gazetesi sahibi Mustafa Doğruer ağabeylerimiz gibi büyüklerimizle birlikte Hacı Şimşek Amcamızın

yakınlıklarını sık sık dualarımla anıyorum.

Avukat Derviş Şahiner benim avukatlığımı da yapmıştı. Beni dava sonuna kadar da yüreklice savunmuştu. Avukat İsmail Özmel, Avukat Osman Üçer ve Avukat Derviş Şahiner’i Niğde’ye her gidişimde ziyaret ederdim. Bizim gibi olanlar vatan ve insan sevgisine hiçbir zaman çıkar karıştırmadılar. Biz her zaman ALLAH’ı, ülkemiz gibi içimizde hissettik. Bu yüzden işkencelere, bu yüzden acılara düşürüldük. Bunu inşallah çok yakında «Sebeplere takılanlar» başlıklı yazımla sizlere aktaracağım.

Avukat Ayhan Baran ablamıza, Mahmut Şimşek kardeşimize, Avukat Derviş Şahiner ağabeyimize Cenab – ı ALLAH’tan (C.C.) rahmet diliyor, yakınlarına da sevenlerine ve kıymetli hemşehrilerime de başsağlığı diliyorum.

 Paris, 01.12.2010