Neşet Ertaş’a

Gönül dağına karlar mı yağdı 
Kırılmış dalları güller perişan 
Sevda yolunu duman mı sardı 
Söylemez olmuş diller perişan 

Bu ruh misafir dünya hanında 
Çırpınıp duruyor ecel ağında 
Bak işte gidiyor veda çağında 
Vakitsiz savrulan yeller perişan 

Kader böyleymiş taktir ezeli 
Dolaşmış âlemi gurbet gezeli 
Çiçekdağı dökmüş şimdi gazeli 
Ağlayıp duran haller perişan 

Gariplik esmerlik alın yazımız 
Dursun bir kenarda kırık sazımız 
Dinmedi gitti yürek sancımız 
Tutuşup yanan küller perişan 

Bir bozlak sesinde açılan günler 
Diyardan diyara saçılan günler 
Gamdan kederden kaçılan günler 
Yılların önünde seller perişan 

Haktan gelenler Hakka dönüyor 
Tutuşan ateş bir gün sönüyor 
Akıbet evine baykuş tünüyor 
Bozkırın kalbinde iller perişan 

Bizim diyarların sesiydi sesin 
Bülbül gibi dolardı güzel nefesin 
Kırılmış gayri beden kafesin 
Dua dua yükselen eller perişan