« Basit görünen bir çok şey yüklenmesi güç sorumlulukları da, acıları da  beraberinde yarınlara taşıyor ! »
 
Bursa’da bir okulun öğretmenler odasında öğretmenlerden biri öğrencisi aleyhinde konuşuyordu. Bir bayan öğretmen, erkek arkadaşının kendi öğrencisi hakkında aşırıya kaçan suçlamalarına dayanamadı : «Sevgili Erhan Bey, sizin şu anki sorumluluklarınızı unutarak  bize bahsettiklerinizden öğrencinizin ne yazık ki haberi yok ! Ve bizim üzerimizde o küçük, himayeye muhtaç öğrenciniz hakkında bir kanaat oluşturmaya çalışıyorsunuz ! Olumlu hiç bir yönünden bahsetmeden ! Ki haklı olup olmadığınız da belli değil… Suçlamalarınız da oldukça ağır. Sizin şahsi görüşünüzde yanılacağınız gibi, sizin sözlerinizi  buradaki arkadaşlarımızın  ve benim kabul edip etmeyeceğimizi de bilmiyorsunuz !»
Bayan arkadaşının sözleri karşısında Erhan Bey sinirli bir şekilde önce başını sağa sola çevirdi, sonra süratle oradan ayrıldı.
 
Dilek Hanım bu sözleriyle konuyu kapamadı. Bahsi geçen öğrenciyi bir ders sonunda  okulun bahçesinde buldu. Ve onunla sohbet etmeye koyuldu : «Senin adın ne ?»
- Ali…»
- Sizin sınıf öğretmeniniz Erhan Bey mi ?
- Evet.
- Nerede oturuyorsunuz ?
- ….
- Derslerin nasıl?
- ....
- Baban ne iş yapıyor ?
Küçük Ali hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştı. Dilek Hanım saçlarını okşayarak : «Sevgili Ali seni üzdüm mü yoksa ?»
- Hayır öğretmenim! Hayır! İki gündür ağlıyorum.
- Pekiyi şu yanağındaki morluk ne?
- Dün de uykusuzdum, derslerimi yapmadığım için sınıf öğretmenimiz dövdü.
- Neden uykusuzdun. Annem ağladıkça ben de sürekli ağladım öğretmenim!
- Sevgili Ali, annen neden ağladı?
Küçük Ali gözyaşlarını tutamıyordu.  Elinin tersiyle gözlerini silerken Dilek hanım ona bir kaç kağıt mendil uzattı : «Ali bu mendillerle sil gözyaşlarını... İstersen ben sileyim?... Bak hâlâ bana cevap vermedin? Bir probleminiz mi var? Annen yoksa hasta mı?»
- Hayır öğretmenim iki gün once babamı kaybettim!  Öldü o. Babasız kaldım yani! Annem benim yüzüme baktıkça ağlıyor. İki gündür de bir lokma ekmek dahi yemedim ! Annem de çok aç! Hiç omazsa annemin karnını doyurabilseydim diye düşünüyorum ! Başka kimsemiz de yok !
Dilek Hanım önce Küçük Ali’ye sarıldı. Sonra : «Ali evladım biz varız sizin yanınızda.  Bundan sonra aç kalmayacaksınız !»
 
Acılara itilmiş bir gençliğin akıttığı gözyaşları ilerde farkedilmese bile güneş boynu bükük güllerin üzerine doğmaya devam edecekti !
Öğretmen odalarında yankılanan konuşmaların yarınlara aksedişindeki bilinmezliklere rağmen, anlaşılıyor ki Ali’lerin yüzlerindeki morlukları ne yazık ki gözyaşları dahi gizleyemeyecekti !
 
Bursa, 17.01.2003
 
 Üzeyir Lokman ÇAYCI
Concepteur industriel - Architecte d'intérieur
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
 






Editör: TE Bilişim