Niğde Üniversitesi'nde  12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü dolayısıyla Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda bir panel düzenledi.


Başkanlığını Üniversite Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nâzım Hikmet Polat’ın yaptığı ve Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ekiz ile Yrd. Doç. Dr. Ramis Karabulut’un konuşmacı olarak katıldığı panele, Cumhuriyet Başsavcısı Hayreddin Akçıl, Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Şener, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Bayrak, Genel Sekreter Vekili Doç. Dr. Ethem Akyol, okul müdürleri, öğretim elemanları ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Program Saygı Duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

Panel, Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ramis Karabulut’un İstiklal Marşı’nın anlamı üzerine başlıklı sunumuyla başladı. İstiklal Marşı hakkında konuşmaya başlamadan önce Mehmet Akif Ersoy’u anlatmanın faydalı olacağını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Ramis Karabulut; “Mehmet Akif Ersoy, gözleri sürdürülen hayatın problemlerinde, gönlü gelecekte kurulacak müreffeh hayatta, İslâmî değerlerin aslına bağlı, gerçek anlamda “millî romantik” bir şahsiyettir. Türk cemiyetinin problemlerini gören ve çözüm önerileri sunan bir idealisttir. Bu idealizm ondaki saf şiir cevherinin gölgede kalmasına yol açmışsa da yer yer millî felâketler karşısında şiiriyetin ve lirizmin doruğuna ulaştığı şiirlerine de rastlarız. Nice göklere çıkarılan şair millî felâketler karşısında tek satır yazmazken o, yazı, şiir ve vaazlarıyla gecesini gündüzüne katar, çalışır. Safahat’ın Asım bölümündeki Çanakkale şehitleri için yazdığı bölüm, Bülbül ve İstiklâl Marşı bunun en güzel örnekleridir. Bu parçalar Türkçenin zaferleridir. Biz onu, sosyal görevini yerine getirmek zevkini kendisine ifade tarzı olarak seçmiş bir insan olarak tanımlıyoruz” dedi.

İstiklal Marşımızın, yazıldığı günlerin edebî dili göz önüne alındığında son derece sade ve açık bir dil ve üslûp ile kaleme alındığını ve İstiklâl Marşı’nın, bir bütün olarak üslûp açısından incelediğinde şairin her dörtlükte farklı bir ses tonu kullandığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Ramis Karabulut, şairin bununla monoton söyleyişi ortadan kaldırdığını ve şiire ses dalgalanmasından doğan bir canlılık kattığını ifade etti.

Yrd. Doç. Dr. Ramis Karabulut’un ardından Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ekiz bir konuşma yaptı. İstiklal Marşımızın Meclis tarafından 12 Mart 1921’de kabul edilişini ve bestelenme sürecini anlatan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ekiz; “Yarışmaya 24 besteci davet edildi. 24 besteci Mehmet Akif’in şiirini farklı farklı besteledi. Son söz ve kara jüriye bırakıldı. Ancak savaşın her geçen kızışması üzerine yarışma sonuçlandırılmadı ve bir karmaşa doğdu. Mesela 24 besteciden biri olan Ahmet Yekta Bey bestesini Trakya bölgesinde söyletmeye başladı. Bir diğer yarışmacı İsmail Zühdü Bey ise bestesini Ege Bölgesinde yaydı. İstanbul çevresi ise Milli Marşı Ali Rıfat Çağatay Beyin bestesine göre söylüyordu. Bu karışıklık 3 yıl sürdü. 1924 yılında Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir kurul oluşturuldu. Ali Rıfat Çağatay Bey’in bestesi beğenildi ve bir süre bu besteyle seslendirildi. 1930 yılında Osman Zeki Üngör tarafından yapılan bestenin daha uygun olduğuna karar verildi” diye konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ekiz konuşmasını, İstiklal Marşımızın Kabulü sırasında Mecliste yaşanan tartışmalara, Marşımızın güftesi ve bestesi üzerinde yapılan tartışmalar ile Mehmet Akif Ersoy etrafında yapılan tartışmalara ve son olarak aktüel tartışmalar konularına değinerek bitirdi.

Panelin sonlarına doğru ise panel başkanı üniversite Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nâzım Hikmet Polat, devrinin siyasî ve kültürel ortamında Mehmet Akif Ersoy’u anlatarak Mehmet Akif’in düşünce dünyasından ve dönemin gerek edebi gerekse siyasi yapısı içerisindeki tavrını ele alan bir konuşma yaptı.



Soru cevap bölümünün ardından rektör vekili Prof. Dr. Mehmet Şener, panel başkanına ve panelistlere teşekkür ederek plaket takdim etti.





















Editör: TE Bilişim