İyilik nasıl bir realite ise kötülükte öyle bir realitedir. Ve etrafımız binbir renk ve biçimde kötülük çiçekleriyle doludur. Bunlar zehirlidir ve dokunan herkes bir şekilde zehirlenir. Bunlar girdikleri yerde oksijen bırakmazlar. Asalaktırlar ve durmadan insanların yaşama enerjilerini çalarlar. Güzel ve iyi olan herşeyin düşmanıdırlar. Herşeyleri bir makyajdan ve bir kabuktan ibarettir. Mide ve uçkurları mabedleri haline gelmiştir. Menfaat dininin çıkar mezhebindendirler. Para tanrıları makam ise kıbleleridir. Kalpleri ise bir çölden daha kuraktır. Bir bukalemun gibi renk değiştirmenin ustası olmuşlardır. Vicdanlarını ise şeytana ipotek vermişlerdir. Gözleri vardır görmezler, kulakları vardır duymazlar, kalpleri vardır hissetmezler. Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden başka bir nasipleri yoktur. Kalpleri artık bir taş gibi kaskatı olmuştur. Bunlar için iyi niyet saflık, saygı acizlik ve fedakarlık ahmaklıktan başka birşey değildir. Bunlar etrafımızda insan kılığında dolaşan erkek ve dişi şeytanlardır.

Ve şimdi konu açılmışken ve sırası gelmişken bu kötülük çiçeklerine sormak istiyorum;

Yahu sizi Ebu Cehil mi büyüttü. Firavun'un yanında mı yetiştiniz.Nemruttan el mi aldınız. Hiç mi vicdanınız yok sizin.

Su katılmamış bir kötülüğün en saf hali içinizde filizlenmiş. Kötülük bir kanser gibi dört tarafınızı sarmış. Bitip tükenmeyen bir hırs kalbinizde boş yer bırakmamış. Kalbiniz bir kanalizasyondan daha kirli. Elleriniz sanki bir günahlar galerisi, anlık zevkler uğruna iki dünyanızı birden pazarlamışsınız, amel defteriniz günahlarla dolmuş ve yaptığınız hiçbirşeyden pişman değilsiniz. Dünyanın malıyla azdıkça azıyorsunuz. Utanmıyorsunuz ve utanma duygusunu kaybetmişsiniz. Piyasada satılan bütün parfümleri üst üste sıksanız yine de kalbinizin o pis kokusunu gideremez. Ablak suratlarınıza sanki bir kuyruksuz şeytan gelmiş oturmuş. Elleriniz bir cadının elleri sanki. Kitapların içinde kitaptan toprağın içinde topraktan uzaksınız.

Sağa sola dalkavukluk yapmaktan yalama olmuş dilleriniz iftiradan yalandan ve gıybetten başka birşeye dönmez olmuş. Şeytanın gönüllü bir neferi haline gelmişsiniz.

Burnunuz öyle büyümüş öyle büyümüş ki küçük dağları sanki siz yaratmışsınız. Kibirden gururdan yanınıza yanaşılmıyor. Her işinizde bir hile her işinizde bir art niyet var. İçinizde vıcır vıcır bir kurt kaynıyor. Hırstan gözleriniz kör olmuş. Kıskançlıktan gözünüz hiçbirşeyi görmüyor. Gaflet vadilerinde toz toprak içinde kalmış bir merkep gibi debelenmekten başka birşey yapmıyorsunuz.

Gerçekten kötüsünüz ve kötü olduğunuzun farkında değilsiniz. İyilik ve insanlık namına hiçbir ilaç size tesir etmiyor. Hiçbir iyi niyet ve sevgi eylemine cevap vermiyorsunuz. İyi niyet namına bütün alıcılarınız kapanmış.

Kimse şerrinizden emin değil ve bir necaset gibi insanların üstüne sıçramaktasınız. Herkes pisliğinizden Allaha sığınıyor. Çokları size bulaşmamak için sahte bir saygı gösteriyor. Yaptığınız kötülüklerin haddi hesabı yok. Buna rağmen hiçbirşey yokmuş gibi davranmaya devam ediyorsunuz.

Nihayetinde üç günlük dünyanın üç günlük soytarılarından başka birşey değilsiniz. Sizden geriye kırılmış kalpler, çalınan umutlar ve bir o kadar da Allaha edilmiş havaleler kalacak. Belki bu dünyada yaptıklarınızın cezasını çekmeyeceksiniz fakat mahşer gününün hesabından asla kaçamayacaksınız.