“İcabında sayın valim, sayın kaymakamım, kapına gelmesini beklemeyeceksin.
Atlayacaksın kamyonun şoför mahalline, sen gideceksin. Kapıyı çalacaksın, kömürü sen vereceksin. Bunu yaptığın gün bu Türkiye ne olur biliyor musun? Uçar uçar…”
*
“Vali arkadaşlarımla biraraya geldiğimde hep onu söylerim, atlayın kömür kamyonunun şoför mahalline, dağıtın derim.
Beni eleştirdiler, Türkiye Cumhuriyeti’nin valisi kömür mü dağıtır dediler. Arkadaşlar, ben dağıtıyorum, benim valim de tabii ki dağıtacak.”
*
“Çağın gereklerine uyum sağlayan vali profilini hazmedemediler. Kömür dağıtan vali portresini kabullenmek istemediler.
Valilerimizin şevklerini kırmayı amaçladılar.”
*
En son, milli iradeye saygı mitinginde konuştu… “Makarnaya, una, kömüre oyunu satan adam diyorlar. Eğer öyleyse sen de makarna, pirinç, peynir dağıtsana yav… Bununla bu iş halloluyorsa, buyrun halledin.”
*
Netice?
*
Dün açıklandı, haber aynen şöyle… “Amerikalı bilimadamları Çin’de hava kirliliğine bağlı ölümleri inceledi. 1950 ile 1980 arasında dağıtılan bedava kömürlerin, ortalama ömrü 5.5 yıl kısalttığı tespit edildi. 90 şehrin araştırıldığı raporda, ‘ısınmayı sağlamak gibi övgüye değer bir amacı vardı ama, sağlık açısından sonuçları felaket oldu’ denildi.”
*
Zamanında yenen hurmalar… O günlerde dünyaya gelen bebeleri tırmalamıştı yani.
*
Dolayısıyla, Amerikalı bilimadamlarından rica ediyorum, kömürün yerine gıda kolisi koyup, bi araştırma daha yapsınlar lütfen… Bakalım, iktidarın ömrü ne kadar uzuyor, demokrasinin ömrü ne kadar kısalıyor.