“ Bir akşam eve dönünce babamı çok müteessir ve kederli buldum. Beni görünce “Gel” dedi. “Sana çok kederli bir haber vereceğim. Çok ağlayacak, çok matem tutacaksın. Bugün senin ve arkadaşların için büyük bir matem günüdür. Çünkü sizin en büyük hocanız ve milletin en büyük adamı olan Namık Kemal vefat etti.
            …İşte sen bu adamın arkasından gideceksin. Onun gibi vatanperver, onun kadar hürriyetperver olacaksın.”
ZİYA GÖKALP(1876–1924)
 
            Evet, Ziya Gökalp tam da babasının istediği gibi Namık Kemal’in yolundan gitti. Daha 16 yaşında “Padişahım çok yaşa “ diyen çoğunluğun aksine “milletim çok yaşa” dedi.
            2’nci Abdülhamit döneminde, Diyarbakır’daki evinde gizli toplantılar düzenleme ve yasak kitap okuma gerekçesiyle bir yıl hapis yattı.
            2. Meşrutiyet’ten sonra İttihat ve Terakki Partisinin Diyarbakır şubesini açtı. Çıkardığı Peyman Gazetesinde, toplum ve ahlak sorunlarını işleyen makaleler yazdı.
            Genç Kalemler Dergisinde ulusçuluk akımının oluşumuna yol açan çalışmalar yaptı.
            Türk Ocağında görev aldı. Konferanslar verdi.
İstanbul’u işgal eden İngilizler tarafından Malta’ya sürgün edildi.
Milli Mücadele Döneminde Ankara’ya yerleşerek Hâkimiyet-i Milliye ve Cumhuriyet Gazetelerinde yazdı.
Diyarbakır milletvekili olarak meclise girdi.
25 Ekim 1924’te uzun süren mide ve bağırsak rahatsızlığı nedeniyle vefat etti.
İlk Türk toplumbilimcisi kabul edilen Ziya Gökalp başta M. Kemal Atatürk olmak üzere kendinden sonra gelen kuşaklara ışık oldu.
Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye’nin ekonomik alanda en önemli ülküsünün ağır endüstriyi kurmak olduğunu ifade etti.
Çağdaşlaşmanın yaşama biçimleriyle Avrupalılara benzemek olmadığını, bilgi ve üretim için, Avrupalılara gereksinme duymayacak aşamaya gelmek olduğunu yazdı.
 
BİZE DÜŞEN
 
            Evimizin, çalışma ofisimizin duvarları inşa edildiği gibi boş kalmasın.
            Duvarlarımıza Namık Kemal, Ziya Gökalp, Tevfik Fikret, Fatsalı Halim Efendi, Nene Hatun, Kara Fatma ve Mustafa Kemal’in çerçevelerini asma vaktidir.
            Aydınlarımızın, önderlerimizin, “vatansız büyümektense babasız büyümemiz gerektiğine inanan” yurtseverlerin, milletimizi birleştirenlerin açtığı yoldan ve gösterdiği hedefe yol almanın, arkalarından gitmenin zamanıdır.
 
            Yazımıza Ziya Gökalp’ın anısıyla başladık VATAN şiiriyle de bitirelim;
           Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye

 

                                         Z.Cem Yıldırım [email protected]