22’si tutuklu, aralarında Genel Başkanımın da bulunduğu 50’si tutuksuz toplam 72 yönetici ve üyemizin yargılandığı davanın Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşması Çarşamba günü (20.30) akşam saatlerinde sona erdi. Yaklaşık 10 aydır tutuklu bulunan 22 yönetici ve üyemizin tahliyesine karar verdi.
    KESK ve Eğitim Sen de kurulduğu günden bu yana üye olan bir eğitim emekçisi olarak,  özgürlüğüne kavuşan arkadaşlarıma ve başta aileleri olmak üzere tüm yakınlarına geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, tutuklu tüm yönetici ve üyelerimiz serbest bırakılıncaya kadar kararlılıkla yanlarında olacağımı belirtmek istiyorum.
    İlgili kamuoyunun çok iyi bildiği üzere konfederasyonuma yönelik operasyonlar kapsamında 25 Haziran 2012 tarihinde gerçekleştirilen operasyon sonucunda toplam 28 yönetici ve üyemiz tutuklanmıştı. 12 Şubat 2013 tarihinde açıklanan iddianameye yapılan itirazlar sonucu ilk elden 15 Şubat 2013 tarihinde 6 yönetici ve üyemiz serbest bırakılmıştı.     
   Çarşamba günü Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşması öncesi yurdun dört bir tarafından Ankara’ya gelen KESK üyeleri, uluslararası konfederasyon-federasyon, siyasi parti, emek ve meslek örgütü temsilcileri Ankara Adliyesi önünde buluşmaları en güzel dayanışma örneklerinden biri olarak mücadele tarihimizdeki şanlı yerini aldı.  
     Ankara Adliyesi önünde Genel Sekreterimiz, yönetici ve üyelerimizin gözaltına alındığı, tutuklandığı operasyonların artmasının kaynağında kamu alanının tasfiye etmek isteyenlere karşı yıllardır sürdürdüğümüz mücadelenin olduğunu vurgulayarak “Kamu hizmetlerini piyasanın insafına terk ederek sadece kamu emekçilerini değil kamu hizmetlerinden yararlanan milyonlarca yurttaşın da haklarını gasp etmek isteyenler amaçlarının önündeki en büyük engel olarak KESK’i görmektedir. Bunun içinde yönetici ve üyelerimiz nezdinde emek ve demokrasi mücadelemizi hedef alıyorlar. Gerisi laf-ı güzaftır” sözleriyle yaşanılan süreci çok net bir şekilde özetlemiş oldu.
     Evet, KESK’i bertaraf etmenin aslında emek ve demokrasi mücadelesi veren yürüten milyonları bertaraf etmek demek olduğu gerçekliği görülmeden “demokrasi” mücadelesi verilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu nedenle süreç sadece Türkiye’de değil tüm dünyada adaletten, hukuktan yana olanların takibi altındadır. Çünkü bu dava ne sadece 10 ay sonra ilk duruşmalarına çıkmış olan arkadaşlarımızın ne de konfederasyonum KESK’in davasıdır. Bu dava emekten, demokrasiden, barıştan yana olan herkesin davasıdır.  Ve emeğin, demokrasinin değerleri için mücadele edenler birkaç duruşma kaybetse bile son celsede yenildiklerini, teslim alındıklarını tarih yazmamıştır.
      Yalnızca Genel Sekreterimiz İsmail Hakkı Tombul konuşmadı dayanışma için o gün orada bulunan, söz alan uluslararası konfederasyon ve sendika temsilcilerinden aklımda kalan ITUC İnsan hakları Departmanından Frank Williams, Almanya Eğitim Sendikası (GEW) Genel Başkanı Ulrich Thön,  Danimarka Öğretmenler Sendikası (DLF) temsilcisi Dorte Lange, Almanya İşçi Sendikası (Ver.Di) temsilcisi Rolf Wiegand,   Uluslar arası Kamu Hizmetleri Konfederasyonu  (PSI) temsilcisi Jasper Goss, Fransa Öğretmenler Sendikası (SNES) temsilcisi Roger Ferrari, İngiltere Öğretmenler Sendikası (NASUWT) temsilcisi Abdullah Muhsin, Yunanistan Ortaöğretim Çalışanları Federasyonu (OLME) temsilcisi Michail Vasileiadis, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) temsilcisi Güven Varoğlu,  Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) temsilcisi Vedat Tek, Yunanistan İlkokul Öğretmenleri Sendikası (DOE) temsilcisi John Canagnostaras,  Fransa Sendika Birliği Dayanışması Sağlık Tehlikede Kollektifi    (SUD – Solidaries)   temsilcileri Vladimir Nietdu ve Tufan Akis, Tunus Genel İşçi Sendikaları (UGTT) temsilcisi Samir Bouraouı tek tek söz alarak konfederasyonumuz  KESK’e yönelik baskıları kınayarak dayanışma mesajlarını iletiler. 
    Bu türden baskı ve operasyonların kamu emekçilerinin en ileri, demokratik örgütlülüğü ve göz bebeği olan KESK’e geri adım attıramayacağı,  yıldıramayacağı bir kez daha dost, düşman herkesçe görülmüş oldu. Üye ve yönetici arkadaşlarıma bir kez daha geçmiş olsun der, mücadele alanlarında yan yana omuz omuza olacağımı belirtmek isterim.