Önceki kontrolsüz düzensiz kent yerleşmeleri oluşturduk. Siyasetin oy hesabı ile yarattığı plansız programsız yerleşmeler oluştu. Sonra deprem oldu. Aklımız başımıza geldi. Meğer dedik yaptığımız konut bizim mezarımızda olabiliyor ve çokca konuştuk.

Özünde birkaç dünde kalan kentleşme örneği de yaşadık. O doğru işler günümüzün güzel şehirlerini yarattı.  İşin başlangıcı şüphesiz insanın varlığı iledir. İlk insandan günümüze yerleşim önemli arayıştır. İnsan, barınmak için korunaklı ve içilebilir su olan alanları tercih etmiştir. Yaşam alanları ise çevre koşulları etkisi ile oluşmuştur. Ağaç ve taş kovukları, mağaralar, sazlıklardan yapılan mekânlar ilk yerleşmelerdir. Çamura şekil vermeyi, taşı yontmayı öğrenen insan yaşam alanlarını konuta döndüren süreci başlatmıştır. Sonuçta gelişen yerleşik düzen konutların ihtiyaca göre şekillenmesine vesile olmuştur. Ülkemizde özellikle sanayileşme ile gelişen kentler ortaya çıkması konut alanında yeni bir döneminde başlama evresidir.  Ne var ki bu süreç kontrollü gelişmemiştir. 


Konutlaşma da “aklına esenin düşündüğü gibi” konut yapması sağlıksız konutlaşmanın yaygınlaşmasına vesile olmuştur. Ev kaygısında ki yurttaş seçimler de oy kaygısında politikacının varlığından yararlanarak “çakma” katlar ile yığma binaları büyük kentlere “yığmıştır.” Kamu binalarında ise “rant” sağlıksız yapı üretimlerinin doğmasına vesile olmuştur. Gerçi 1970 li yıllarda Kooperatifleşme ile konutlaşmada yeni bir döneminden söz etmekte olasıdır. Yeni yerleşim alanları Sosyal Demokrat Belediye başkanlarının öncülüğünde bu dönemde gelişmiştir. Ama sınırlı örnekler sorunun çözümsüzlüğünü engelleyememiştir. Adapazarı depremine kadar süregelen  “düzensizlik” acı dram ile tersyüz olmuştur. Çok katlı yığma yapılar ile gecekonduların egemenliğinde çarpık kentleşme yıkıma uğramıştır.   Özünde kimi belediyeler gidişin olumsuzluğunu görerek özellikle yeni yerleşim alanları ve sağlıklı yapı arayışlarına 1980 öncesinde giriştikleri görülmektedir.


Sosyal Demokrat Gençlik önderlerinden Ali Dinçer Ankara Belediye Başkanı olması bu bağlamda yeni bir sürecinde oluşmasına vesile olmuştur. Demokratik kitle örgütleri ile sağlanan işbirliği, kooperatifleşme ile BATIKENT modeli önemli bir örnektir. Adapazarı depremi bu bağlamda milattır.  Ne var ki ülkemizde bu sorunun önemi kavransa da kentlerin yapısal hazırlanması adına hızlı bir değişim sağlanamamıştır.  “Çürük yapı” ayıklamasını sağlayacak yasalar nihayet 2012 yılında çıktı.Yasa deprem için dönüşümü gerekli kılıyor. Ülkemizde her olayda olduğu gibi bu anlamda da önemli ayrım yapılar yenileşirken ortaya çıkacak getirim kimin olacağıdır. Bu anlamda farklı örnekler ülke genelinde ortaya çıkmaktadır. Komşuyu komşudan ayırmadan yerinde hak sahibinin sağlıklı yapılara ereceği dönüşüm doğru dönüşümdür.  Rant için değil sağlıklı konutlar ve kentlerde yaşamak için dönüşümün olması doğruya yöneliştir. Rant ile kentleri boğacak yapılaşmalara gitmekte gelecekte yeniden  bu duruma nasıl geldik sorusunu yaratabilir. Önemli olan bugun yarın insanca yaşanacak konutları üremektir.