Artvinli bir avukatın YGS sınavında “şifre uygulandığı” yolundaki keşfi biliyorsunuz büyük yankı yarattı. Haberin medyaya yansıması, 1 milyon 700 bin öğrenciyi “Hayallerimiz de mi çalınıyor?” endişesine itti.

ÖSYM Başkanı Pazar günü medyanın karşısına çıktı ve şifreleme yapıldığı yolundaki iddiaları yalanladı, örnekler göstererek kurumu savunmak istedi.

Ancak bu açıklamalar başta sınava katılanlar olmak üzere “aklı başında” hiç kimseyi tatmin etmedi.

Açık söyleyeyim; şu anda “Evet bu sınavda açıkça şifre kullanılmıştır ve bu şifreler bazı kesimlere verilmiştir” diyemem, çünkü çok mantıklı olan şifre sistemi ortaya çıkmasına rağmen, elimizde çok kesin bir kanıt yok.

Ancak ciddi şüphelerim olduğu da bir başka kesin nokta.

Nitekim, doğru düzgün çalışma yöntemini bütün baskılara rağmen ilke edinmiş medyada da bu eğilimi görüyoruz.

Olaylara objektif bakan medya organları açık suçlamalara girmeden “durumla ilgili şüphe ve endişelerini” dile getiriyorlar.

Ancak ne gariptir ki, benim de ısrarla “yandaş” dediğim medya burada da farklı bakıyor.

Hiç kimse “Bu iktidarın oyunudur” demedi henüz. Ama kuşkuları dile getiriyor. Oysa “yandaş” medya, ya gerçeği bildiğinden ya da “refleksle” hemen ÖSYM Başkanı’nı savunmaya geçti.

Dünkü gazete manşetlerine bir bakalım:

AKŞAM: Şifre gibi savunma.

CUMHURİYET: Kuşkular ortada kaldı.

GÜNEŞ: ÖSYM bizi yeme.

HABERTÜRK: Şifre kitapçıkta değil anahtarda.

HÜRRİYET: Asıl soruya cevap yok.

MİLLİYET: Kopyası çözen ekip inceliyor.

POSTA: Şifre çözülecek.

RADİKAL: Gel bunu öğrenciye anlat.

SÖZCÜ: 1.7 milyon adayın midesi bulandı.

VATAN: Kafalar iyice karıştı.

Yukarıdaki gazetelerin hepsi iktidarın yoğun baskısı altında, gazetecilik görevini adeta yapamaz halde.

Yine de hiç olmazsa çok büyük kitleleri ilgilendiren konularda namuslu ve ahlâklı davranmaya çalışıyor.

Dikkat ederseniz, bu gazetelerin hiçbirinde iktidar eleştirisi yok. Sadece ortaya çıkan durumdan duyulan “kuşku” dile getiriliyor.

Her normal insanın duyacağı cinsten bir kuşkudur bu.

Oysa geliyoruz, açıkça iktidar yanında yer alan medyaya.

Burada durum çok farklı. Çünkü ortaya çıkan skandalın eninde sonunda iktidarın ayağına dolaşacağını hesaplayarak hemen önlem alma yoluna sapıyorlar.

Gelin dünkü bazı gazetelerin manşetlerine bakalım:

BUGÜN: ÖSYM’de şifre yok, rahat edin.

SABAH: ÖSYM’den ikna turu.

STAR: ÖSYM noktayı koydu: Deşifre.

TAKVİM: YGS’de şifre yok.

TARAF: Sınavda öyle bir şifre olamaz.

TÜRKİYE: ÖSYM meydan okudu.

VAKİT: ÖSYM: Alnımız açık.

YENİ ŞAFAK: Şifre iddiasına şeffaf cevap.

ZAMAN: İspat için 1.7 milyon kitapçık internete kondu.

Nedense “yandaş” medyanın hiçbir “kuşkusu” yok.

Demek ki, ÖSYM’nin Başkanı AKP’li ise asla suçlanamaz, kendisinden kuşku duyulamaz. Biat yeterlidir ve
zorunluluktur.

*****


BUNU YAZMAK GEREK

Demek ki seçim hilesi o kadar da zor değil


Bundan dört yıl önce yapılan genel seçimlerde ve ardından iki yıl önceki yerel seçimlerde ve en sonunda da referandumda “bilgisayar hilesi yapıldığı” yolundaki dedikodular hiç bitmiyor.

Şu ana kadar “tahminler” dışında elimizde bir kanıt yok, ancak YGS sınavındaki “şifreleme” olayı seçimlerde de hile yapılmış olabileceği şüphesini güçlendiriyor.

Bilgisayar sistemlerini pek iyi bilmeyen ya da bilgisi yetmeyen pek çok kişi “Canım milyonlarca oyu bilgisayar oyunuyla nasıl kaydırabilirler?” diye sorabilir.

Hiç bilmeyenlere bilgisayarla ne yapılabileceğini anlatmak zordur, ama son sınav zihinleri biraz açabilir.

Örneğin tamamen bilgisayar sistemiyle bir okulda sınava sadece kızların girmesini sağlayan bir program yazılabilmiştir. Bilgisayar konusunda bilgisi olmayanların bunu algılaması da zordur.

1 milyon 700 bin kişiye ayrı kitapçık verilebilmesi de yine bilgisayar programıyla yapılabilmektedir.

Eğer istenirse, önceden hazırlanan bir şifre ile soruları hiç okumadan bile doğru cevapları bulabilmek mümkün olabilmektir.

Bunlar, bilgisayar bilgisi olmayanlar için “inanılmaz” gelebilir ama sonuçta sayısal sistem programlamaları ile akla hayale gelmeyen her şey yapılabilir.

Bu durumda seçimlerin bilgisayar sistemi ile merkeze bildirilmesi uygulaması belki de bu seçimlerde kullanılmamalı.

Eğer kullanılacaksa, muhalefet partileri sandıklara ve tek tek her sandığın sonucuna sahip çıkmalı ve sayımı “babadan kalma usulle” yapmalıdır.

Geç kalınırsa kimse ağlamasın sonra.

*****


MERAK ETTİKLERİM

Bunlar ne önlemmiş böyle!


Üniversite giriş sınavlarında ortaya çıkan “şifreleme” sistemi 1.7 milyon öğrencinin kâbusu oldu. Sınavların tekrarı milyonu aşkın çocuğumuzun psikolojisini bozacaktır ama aksi durumda da yine milyonun üzerindeki çocuğumuzun geleceği ile oynandığı kuşkusu hiç bitmeyecektir.

Bu olayla birlikte aklıma takılan bir konu var. ÖSYM Başkanı kendilerini savunmak için “olağanüstü güvenlik önlemlerinden” söz etti. 1.7 milyon öğrenci için ayrı kitapçık hazırlandığını ileri sürerek bu durumda hile yapılmasının olanaksız olduğunu vurguladı.

Ancak bazı anlarda alınan “olağanüstü güvenlik önlemleri” de şüphe çeker. Hatırladığım kadarıyla bir kere soruların çalınması dışında (uzun yıllar önce) sınavlar iptal edilmişti, ama her şeye rağmen giriş sınavı hep doğru işleyen bir sistem olarak bilindi bugüne dek.

Elbete geçmişte de bazı önlemler alınmıştır ama bu yıl alınan önlemlerin “olağanüstülüğü” sanki “olağanüstü bazı hilelerin üstünü örtmeyi” amaçlıyordu gibi de geliyor insana.

Bu faktörü göz ardı etmemeliyiz.

*****


UYARI

Tutuklama yok peki görevden alma


Son zamanlarda devletin bazı birimleriyle ilgili pek çok skandal çıkıyor ortaya. Arkasından hemen “savcılık soruşturma başlattı” haberi de sökün ediyor.

Konu iktidarla ilgili değilse hakkında soruşturma açılanların evlerine sabahın köründe baskın yapılıyor, bu kişiler “delilleri karartmasınlar” diye tutuklanıyor.

Ama iş iktidar yanlısı devlet görevlilerine gelince akan sular duruyor.

ÖSYM Başkanı ve diğer yetkililer tutuklanmasın ama madem soruşturma açıldı, o zaman “delillerin karartılmaması için” bu kişilerin açığa alınması gerekmiyor mu?

*****


Şifreli kitapçık iddialarından sonra, önümüzdeki haftaların en çok satacak kitabını tahmin etmek zor değil: “YGS’de Başarının Şifreleri” (Gani Yıldız)

*****


YENİ ÖĞRENDİM

ANAP’tan CHP’ye destek


Seçimler için aday belirleme son günü yaklaştıkça ilginç ittifaklar da ortaya çıkıyor.

Bunun son örneği eski ANAP’ın bu seçimlerde CHP’ye destek vermek için harekete geçmesi.

ANAP’ın eski Genel Başkanı ve Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’ın CHP üst yönetiminde zemin yokladığını ve özellikle büyük kentlerde kime oy vereceğine henüz karar verememiş eski ANAP’lılara “CHP’ye destek verin” çağrısı yapabileceğini öğrendim.

Yılmaz’ın eski ANAP’lı bakanlardan Ahat Andican ile İstanbul eski teşkilat başkanlarından Mehmet Ekşi’nin CHP’den aday gösterilmesini istediği belirtiliyor.

Konuştuğum bazı eski ANAP’lılar “Bu seçimlere mahsus AKP iktidarından kurtulmak için CHP’ye destek veririz.

Özellikle büyük kentlerdeki eski ANAP oylarını kimse küçümsemesin” dediler.

CHP yönetiminden ise bu konuda henüz net bir karar çıkmadığını öğrendim.