İster “dağ fare doğurdu” densin, ister “iş güvenliği için yeni adımlar” densin çalışma koşullarını re organize etmek üzere hazırlanan yasa tasarısı tam bir işverene nasihat yasa tasarısıdır. İşverene hemen hiçbir “yeni”  yaptırım içermeyen yasa tasarısı emekçi yığınların gözünü boyamak için hazırlanmış bir düzenlemedir.
 
         Henüz Ermenek'te göçük altında kalan 16 maden işçisinden 14'ünün cenazelerine bile ulaşılamamışken mevcut siyasal iktidar hesap vermek yerine yeni bir İş Güvenliği Yasa Tasarısı'yla işin içinden sıyrılma kolaylığına kaçıyor. Son12 yılda yaklaşık 15 bin işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği, bu ölümlerin artık teker teker de değil çok haneli sayılarla ifade edilecek düzeyde bir işçi kırımına dönüştüğü koşullarda Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından takdim edilen yeni tasarının içeriğinde işverenlere hiçbir yaptırım yok.   
 
         Toplumsal tepkinin basıncıyla hazırlanan bir tasarı olarak o, işçi sınıfının aklıyla dalga geçmenin ötesinde  bir anlam taşımıyor. Sanki büyük bir lütuf ya da radikal bir değişiklik yapılıyormuşçasına takdim edilen tasarı, işçilerin eğitilmesi ve haklarının bilincinde olmaları tiradıyla başlayarak, “sendikalar sokaklarda bağırıp çağıracaklarına işçinin eğitimiyle uğraşsınlar” yollu bir söyleme takdim edildi.
 
         Hazırlandığı günler öncesinden ilan edilerek büyük bir beklenti yaratılan tasarının ardı ardına sıralanan maddelerine baktığımızdaysa hem işçiyi esas sorumlu ilan eden hem de patronların güvenlik önlemleri için yapacakları maliyetleri yine işçinin sırtına bindiren bir yaklaşımın esas olduğunu görüyoruz. Tasarı kaba bir makyajlama çalışmasının ötesine geçemiyor. 
 
        Öyle ya yaşam odalarının olmadığı madenlere fosforlu yolların oluşturulması neyi ifade edebilir ki? Ya da maden patronlarının işçiye Hayat Sigortası yaptırmak zorunda olmaları eğer bu primler patronların cebinden çıkmıyorsa ya da başka yükümlülüklerle birleşmiyorsa neye yarar? Patronları hayatlarını kaybeden işçiler için işçi ailelerine ödemek zorunda oldukları ölüm parasından kurtarmak dışında... 
 
        Madenlerdeki cinayetlerde taşeronluk ve rödovans (madencilikte kiralama) sisteminin en önemli etkenlerden biri olduğu açıkken bunlara dokunmamak hatta rödovans anlaşmalarını 5 yıldan 15 yıla uzatmak; merkeze işçinin yaşamının değil de üretim daha fazla üretimin konulması dışında bir anlamı olabilir mi? Rödovans sistemiyle “Ne kadar üretirseniz o kadar alırım” diyen devletin bu yaklaşımının Soma'da, Ermenek'te neye mal olduğu açıkken bu sistemi kaldırmak bir yana anlaşma sürelerini uzatmak neyin nesidir?  “Kamuda rödovans olacak ancak bütünüyle bir başka taşerona devredilemeyecek. Özel sektörde ise rödovans olmayacak" demek mevcut durumun devam edeceğini söylemekle eş anlamlıdır.
 
       Denetimi özel şirketlere vermeyi sürdüren bir tasarı devleti sorumluluklarından azade etmek dışında bir anlam taşır mı? Patronlara dava açılmasının nasıl bir seyir izlediğiyse yaşanan pratiklerden belli değil midir? Soma'da ya da Torunlar'da ne oldu? Maliyet hesaplarıyla hareket eden, daha fazla daha fazla üretim dışında gözü bir şey görmeyen patronlara verilecek “cezalar” ya yeni ihale alamamak (bir yıl süreyle) ya da benzer maddi kayıplarken ve bunlar eski yasalarda da mevcutken kim nasıl caydırılacak? Güvenlik önlemelerini olağanüstü bir lütuf derekesine çıkarırcasına ödüllendirme (%2 pirim muhafiyeti) denilen biçimin devreye sokulması, en fazla yandaş ve büyük tekellerin daha da büyümesi ve sektörlerin merkezileşmesi dışında nasıl bir getirisi olacak? 
 
       Riskli sektörlerde çalışan işçilerin eğitimini ve sertifikalandırılmasını temel çözüm yöntemlerinden biri haline getiren hükümet, o sertifikaların nasıl, ne kadar zamanda ve hangi biçimde alınacağına dair ayrıntılara girme zahmetindeyse bulunmuyor. Oysaki Türkiye bu konuda zengin deneyimlere sahip bir ülke! 
 
       Sözün özü özeti günler öncesinden büyük değişiklikler yapılacakmış havası yaratılarak duyurulan yeni tasarıda yeni bir şey yok! Bazı maddeler eskiden de vardı, yeni maddelerse pisliği halının altına süpürmeye çalışan fakat yapamayan bir görüntü veriyor. Tasarı, işçi sınıfı örgütlenemediği, taşeronluk ve rödovans sistemi kaldırılmadığı, güvenlik için denetimin işçi iradesine açılmadığı koşullarda iş cinayetlerinin hız  kesmeden devam edeceğinin yeni bir ilanı dışında işçi ve emekçiler için bir anlam ifade etmiyor.