Siyasette dışa bağımlılık insanlara korkular, cesaretsizlikler ve zulümler yükler. Bunların herbiri şerrin kaynaklarını büyütür, halkın, milletin, millî değerlerin yok sayılmasına ve ülkenin bölünmesine götüren sürecin kapılarını açar… Din kalpten çıkar, iman buharlaşır, Allah’a bağlılıktan, Peygamber sevdasından, hizmetten, onurdan, kahramanlıktan, sadakattan, vefadan, fedakârlıktan, centilmenlikten söz edilemez ! Kalleşlik meslek haline getirilir, öfke sanat diye algılanır, sanat ucube diye adlandırılır, gençlere kinlerinin davacıları olmaları öğütlenir.Bu şekilde merhamet, kardeşlik, dayanışma, birlik beraberlik ortadan kalkar !
 
Şecaat sözlük anlamı olarak «yiğitlik, cesurluk» demektir. Korkulu anlarında kâlp kuvveti ile cesaretini, koruyan, diri tutan, teslim olmayan, hak için canını ve malını feda eden, vazifesi olmayan bir işe burnunu sokmayan kişiler şecaatlidirler.
 
İmam-ı Gazzali’ye göre ise şecaat «Gazap gücünün din tarafından te’dip edilmiş yani eğitilmiş, akla bağlı» ve hikmete uygun olarak işletilmesinden doğan bir fazilettir. «Şecaat, Allah’ın kitabında yerilmiş olan korku ve hırstan nefsin sıyrılmasıdır.»
İmam-ı Gazzali şecaatin insanları olumsuzluklara götüren çok ileri, ya da çok geri utanç verici reziletlerini, insanı aşağılayan hallerini ise şöyle ifade ediyor :
1 -  Saldırganlık (tehevvür) : Şecaatin  itidal (vasat) noktasından ziyade olması ile ortaya çıkan bu rezilet, insanı, aklın sakınmayı gerekli kıldığı bir takım mahzurlu fiilleri işlemeye sevkeder.
 
AKP’li yöneticilerinin Amerika’yı memnun etme uğruna Suriye’de Müslüman’ı Müslüman’a kırdırtma duygusuzlukları, Irak’ta 2 milyon Müslüman’ı Amerikan askerlerine öldürtme serüvenine destek olma, 2 milyon Müslüman’ı katleden, Müslüman hanımlara, kız çocuklarına tecavüz eden Amerikan askerlerine ülkelerine sağ selim dönmeleri için dua eden  Recep Tayyip Erdoğan’ın, yandaşlarının, İslâm’a ters davranışları, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman subaylarına reva görülen muameleleri, uygulamaları ve söz ya da ifadeleri bize bu yönde iyi görüntüler arzetmiyor.
 
2 -  Korkaklık : Şecaat eksikliği demek olan bu rezilet gazap gücünün gereken ölçüde faaliyet göstermesine ve insanın, yapılması gerekeni yapmasına engel olur. (1)
 
Suriye, Irak, Libya, Pakistan, Afganistan vb.  Müslüman ülkelerin yanlarında yer alma, onlarla birlikte hareket etme yerine emperyalistlerin tehditleri ve şantajlarından korkarak ya da çekinerek, iktidarda kalma uğruna onların parçalanmalarına, öldürülmelerine sebep olmak, katillerle birlikte hareket etmek Müslüman’lara yakışmayan tehlikeli görüntülerdir.
 
İmam-ı Gazzali bunu «şecaat, saldırganlık ve korkaklıktan hangisi bir insanda bulunursa fiilleri o huya uygun olarak ortaya çıkar. Buna göre, şecâat huyuna sahip olan kimse, gerektiğinde ve gerektiği gibi atılır. İşte güzel ve övülen ahlâk budur ve Allah Teâlâ’nın, Muhammed (S.A.) ‘in mahiyetindekiler, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlidirler» ayet-i kerimesinden (El Feth Sûresi, 29. Âyet) muradı da budur.  Buna göre, her halde şiddet taraftarı veya merhametli  olmak fazilet değildir.  Fakat fazilet (şecâat), ancak akıl ve din ölçüsüne uyan tutumdur.
 
Gerçeklerin üstünü örtenler, halka karşı iki yüzlü olanlar hizmet ehli olamazlar.
Aklı olmayanın dini olmaz. Aklını iyiye, doğruya, güzele kullanmayanın davranışları da çirkin olur.
 
Türkiye’deki «Müslümanım, müftüyüm, hocayım ve bilim adamıyım» diyenleri uyarıyorum !
 
Amerika’nın telkin, talimat ve tavsiyeleriyle hareket eden AKP yöneticilerinin hal ve hareketlerini biz milletin birer fertleri olarak tahlikeli ve yanlış buluyoruz ; Bunlar ülkemizi uçuruma ve karanlığa götürme telaşına girdiler. Hiç çekinmeden, endişe duymadan, Allah korkusu taşımadan, komşu Müslüman ülkenin devşirme teröristlerini silahlandırmaktan bahsediyorlar. Şimdiye kadar işledikleri günahlar, suçlar, hatalar yetmiyormuş gibi anayasaya ve insan haklarına da aykırı, bunların İslâm dışı eylemlerine dur demek hepimizin görevi olmalıdır !
Cenab-ı ALLAH’ın (C.C.) Kur’an-ı Kerim’de ifade ettiği gibi,  sapıtan 30 kişi’yle birlikte, bu kişilere karşı görevlerini yapmayan, uyarıda bulunmayan, ama gece gündüz ibadet eden, zikreden 30 000 kişiyi nasıl ve niçin helâk ettiğini düşünemeyenlere bir sözümüz var : Ne zaman uyanacaksınız ?
 
Türk Milletine, Türk Silahlı Kuvvetlerine, Irak’a, Libya’ya ve Suriye’ye olumsuzluk yaşatanlar veya yaşatacaklar, zulüm taşıyanlar asla iflâh olmayacaklar !
 
Her davranışlarında şiddet, öfke, kin, husumet, olumsuzluk fışkıran ve ALLAH’tan kopan AKP yöneticilerinin ve yandaşlarının bulundukları yerleri, sözlerinin ve eylemlerinin kaynaklarını acilen gözden geçirmeleri gerekir. Ne zaman ve hangi sebeplere nasıl takılacaklarını bilmeyenler ALLAH’ın (C.C.) bir garip kulunun Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, İran’da,  Erzurum’da, Urfa’da, Edirne’de veya Paris’te «ALLAH’a  yakarışı, sığınışı» kusur sahiplerini tarümar edebilir… ALLAH (C.C.) ya Müntekimü’dür.
 
Türkiye’nin yeni anayasaya, lüzumsuz dış müdahalelere, komşu ülkeleri tehdit eden ve oralarda şiddeti körükleyen kişilere ihtiyacı yok, vatansever, anlayışlı, çevremizdeki ülkelerle dostça ve kardeşçe ilişkiler kuran, milletin tümünü kucaklayabilen bağımsız siyasetçilere, düşünen insanlara, huzura, hizmete, haksızlıkları dile getiren güçlü bir muhalefete ihtiyacı var !
 
İmam-ı Gazzali’ye göre devlet adamlığı, şerefli olduğu kadar tehlikelidir de. Nitekim Resûlullah (S.A.) «On kişinin üzerinde bile olsa idârecilik yapmış olan herkes kıyâmet gününde Allah’ın (C.C.) huzuruna elleri boynuna bağlanmış olarak gelir. Sonra da ya adâleti sayesinde kurtulur veya zulmü yüzünden mahvolur» buyurmuştur.
İmam-ı Gazzali’ye göre İdarecilikteki sorumluluğun ağırlığına rağmen, İmam-ı Gazzali’ye göre, sahip olacağı imkânların kendisini doğru yoldan  ayırmayacağından emîn olan ehliyetli kimselerin bu zor görevi üstlenmekten çekinmemeleri gerekir. Bununla beraber, bu kimseler, işin başında kendilerini yoklamalı, hak ve adâlet üzere devam edeceklerinden, arzu ve ihtiraslarına uymayacaklarından, görevi kaybetmemek için yakışıksız çârelere baş vurmayacaklarından emin olmalıdırlar.
 
İmam-ı Gazzali’ye göre, devlet yönetimine talip olanların, her şeyden önce kendi nefislerini arıtmaları, yönetmeleri gerekir. Zira, ancak bu sâyededir ki, yönetimde başarıya ulaşmaları, kişiler ve zümreler arasında bir uyum sağlamaları mümkün olur. «Kendisini yönetemeyen, nefsini zapt u rapt altına alamayan insan başkalarını nasıl yönetebilir? (....) Ağaç doğru olmayınca gölge de düzgün olmaz?» (2)
 
°  Mustafa Çağrıcı, İmam-ı Gazzali’ye göre İslâm Ahlâkı, nazarî ve ahlâkî olarak, Ensar Neşriyat, 1962, sayfa 178 (1)
°  Mustafa Çağrıcı, İmam-ı Gazzali’ye göre İslâm Ahlâkı, nazarî ve ahlâkî olarak, Ensar Neşriyat, 1962, sayfa 249 (2)
 
Ankara, 03.03.2012
   
Selam ve sevgilerimle.
 
Üzeyir Lokman ÇAYCI
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
 
------------------------------------------------------------