Bugün 10 Ocak ve çalışan gazeteciler günü.
 
Ne güzel değil mi? Bizim de bir günümüz var…
 
10 Ocak tarihli tüm gazeteler, büyüklerimizin kutlamalarını yayınlanacak.  Genelde şöyle sözler edilecek  “Basın Demokratik sistemin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Toplumun bilgilendirilmesi, vatandaş ile devlet arasındaki iletişimin sağlanması, kamuoyunun tüm yönleriyle aydınlatılması  gibi önemli görev ve sorumlulukları üstlenmektedir. Özel, hayata ve kişilik haklarına saygı duyan, toplumun önemli değerlerine gereken hassasiyeti gösteren  kutsal bir meslektir”.
 
Ancak çalışan gazeteciler açısından bakarsak acaba böyle midir?
Gelin, bunu da pandoranın kutusunu açarak olayın gerçek yüzünü sergileyelim.
Acaba özellikle toplumu yönetenler, sivil toplum kuruluşlarının başındakiler;
 
Hangi 10 Ocak’ta çalışan gazetecilerin mesleki sorunlarını irdelediler?
 
Acaba hangi 10 Ocak’ta çalışan gazetecilerin derya yüküyle dolu olan sorunlarını tartıştılar?
 
Acaba hangi 10 Ocak’ta çalışan gazetecilerin  mesleki sorunlarına deva oldular?
 
Bugün gelinen noktada “Gazeteci” denince sadece yaygın basında “dört köşe başı”nı tutmuş köşe yazarları mı geliyor aklınıza?
 
Eğer gerçekten de böyleyse “aklınız, fikriniz, gözünüz zirvede”kilerde demektir. Lütfen aşağılara inin, sıyrılın bu mavi bulutlarla süslü zirvelerden!.. Çünkü bu mavi bulutlara tepeden aşağıya bakan zirveleri süsleyen, aşağıdaki, ovadaki yeşillikler, güzelliklerdir.
Türk basınında zirveleri besleyen ise bozkırda filizlenip, yeşeren Anadolu basınıdır. Anadolu basını, Türk basınının mihenk taşıdır. Orada zirveyi besleyen vadiler, dereler, göller olmasa, zirvedekilerin hiçbir hükmü kalmaz!..
 
Zirveden inen gözler, taşrada yaşanan sıkıntılar arasında yeşeren güzellikleri görecektir. Ancak bu güzelliklerin, ne zorluklarla beslenip büyüdüğünü bilmek gerekir. Öyle kuru kuruya her 10 Ocak’ta “çalışan gazetecilerin günü kutlu olsun” demekle her şeyden sıyrılmanız mümkün değil.
 
Bence yetkililer, “Hangi çalışan gazetecilerin gününü kutluyoruz?” sorusunu kendilerine sormaları gerekir. Bunu sormak da yetmez!..
 
Taşradaki gazetelerin, kar-kış demeden sokak sokak gezen muhabirin makinaları dönüyor mu?
Dönüyorsa nasıl dönüyor?
Dert mi dönüyor, baht mı dönüyor?
 Önemli olan 10 Ocak’ta, taşradaki gazetecilerin “ocaklarının tütmesi”, yoksa ocaklarının üstünde “baykuşların ötmesi” değil!..
 
Nice 10 Ocak’larda, “bozkırdaki gazetecilerin de ocaklarının tütmesi” dileğiyle…
Kalın sağlıcakla…
 
Şerife TÜRKEŞ KANAATBİLEN
Niğde Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti Başkanı