Niğde Üniversitesi  Müh. Mim Fakültesi Öğretim Elemanı Mustafa Korkanç  Hacıbeyli ile ilgili Fatih Kızılkaya’nın yayınladığı  yayında  “Hacıbeyli Geleceği nasıl olmalı?” diye yazdığı yazıyı bu kere  günceleyerek bir kez daha  gündeme taşımak istedim.
 
Yayında yer alan bu yazıda  Mustafa  Korkanç  Hacıbeyli için önermeleri dikkate değerdi.-“Öncelikle Hacıbeyli kasabasının bir mensubu olmaktan son derece memnunum. Çocukluk yıllarımızda bulmakta zorlandığımız imkanlar artık daha kolay elde ediliyor. Evet bizlerin çocukluk yılları daha canlıydı diye düşünüyordum. Çok hızlı geçen yıllardan sonra şehre gelince okul hayatımız başladı, ancak yaz tatili gelince köyde olmayı çok arzulardık. Hacıbeyli’de zaman su gibi geçerdi. Sokak’tan ve özellikle Öz’den balık tutmaktan geldiğimiz, bütün kıyafetlerimizin çamur olduğu günleri, annemizin buna kızdığı yılları asla unutamam. Dedim ya yıllar çabucak geçti; lise, üniversite ve iş hayatı. Köyden iyice uzaklaşmaya başladım. Sevgi anlamında, destek anlamında değil tabi ki. Gidip gelmek, uzun süre kalmak, artık iş hayatımızın yoğunluğu açısından oldukça zor. Bilindiği gibi Niğde’nin en güzel yerlerinden, elma diyarı kasabamızın gittikçe fakirleşmesi ve dışa bağımlı hale gelmesi beni son derece üzüyor. Bu kapsamda aslında kasabanın geleceğinin daha iyi olması konusunda birçok fikri kasabamız halkıyla paylaştım. Ama hayata geçirmek için keşke vaktim olsa  Kasabanın geleceğinin daha iyi olması için neler yapılabileceğini sorgulayınca bende oluşan şu fikirlere sırasıyla değinmeye çalışacağım. Öncelikle Hacıbeyli kasabasının oldukça kaliteli elmasının daha fazla kitlelere ulaştırılması için geleneksel ELMA FESTİVALİ yapılmalıdır.  Bu iş aslında çok zor değil. Ağustos ayı sonları gibi bir tarihte ülkemizin bütün meyve komisyoncularını davet ederek, yerel ve ulusal anlamda halkla ve dışarıdaki kasabalılarımızla bir kaç gün geçirmek ve çeşitli etkinliklerle, TV ve gazete ilanları ile daha tanınır duruma gelebiliriz. Adına “birlik” ya da ne derseniz deyin, elma için çiftçi adına her şeyi yapmaya yetkili bir kurum oluşturulmalıdır. Bu durumda hem elma fiyatı daha iyi olacak hem de köyde kurulacak büyük bir SOĞUK HAVA DEPOSU ile buradan doğrudan bağlantı yapılacaktır. Bunun diğer avantajları da elma için zirai mücadele ilaçlarının toptan alınmasından gübreye kadar önemli girdilerin aracısız olarak üreticiye  daha uzun vadeli krediler verilmesi yoluyla daha ucuz elde edilmesi olacaktır. Ayrıca bu birlik köy adına yaptığı girişimlerle alternatif ürünler yetiştirmek için de değişik bağlantılar kurmaya çalışmalıdır. Yukarıda belirtilen ilaç, gübre ve diğer önemli girdilerin aslında meyve suları fabrikasıyla doğrudan bağlantı kurularak çiftçinin ürünlerinden gelen ve kendi adına yapılan masraflardan karşılanan ve toptan satılan, doğru bağlantılardan elde edilen farkların çiftçiye ödenmesi daha kolay olacaktır. Bu işler aslında çok zor değil inanın. Diğer önemli eksikliklerin başında köylünün gücüne göre değil de doğrudan mühendislerin önerdiği ilaç ve toprak tahlillerinden elde edilen sonuca göre gübre verilmesi gelmektedir. Bu bağlamda örneğin ilaç zamanında herkesin kendi bahçesini tek tek değil de toptan sırayla tarayıp ilaçlama yapılması ile ilacın koruma etkinliğinin daha fazla olması sağlanacaktır. Ayrıca diğer bir yöntem de uçakla yapılacak ilaçlamadır. Kasabanın elma ve meyvecilik dışında alternatif ürünlere ve çeşitliliklere yönelmesi de gereklidir. Aslında bu konuda oldukça geç kalınmıştır. Ülkemizde olduğu gibi halıcılık kasabamızda da yok olmuştur. Bu sektörün tekrar canlandırılmasında yarar vardır. Bunların yanında hayvancılığın özellikle de küçükbaş hayvancılığın kasabaya tekrar kazandırılması gerekmektedir. Köyde her dönem gelir elde edebilmenin yolları arasındadır bu konu. Aslında belirtmekten geçemeyeceğim bir konu daha ver. Ondan da biraz bahsetmek isterim. Kasabamızın düğün, nişan, sünnet gibi özel günler için  bir salona ihtiyacı bulunmaktadır. Dolayısıyla düğün sahibi yemek verecek ise  burada toplanılması, eğlencelerin burada yapılması ile uygun alanı bulunmayan köylümüzün önemli bir eksiğinin  giderileceği düşünülmektedir. Ayrıca düğün günü sayısının da bir güne indirilmesi artık günümüzde kaçınılmaz hale gelmiştir. Çünkü gerek düğün sahibi, gerekse de eşi dostu daha az sıkıntı çekecektir. Bilmem artık gelenek ve göreneklerine  aslında son derece saygılı  ve bağlı biri olarak ben bile bu konuda düşünmekteyim. Hepinize saygılar sunar, bu çalışmada yılmadan değerli zamanını, hevesini ve düşüncelerini harcayan değerli Fatih kardeşimizi kutlarım. Böylece Hacıbeyli Kasabası ölümsüz bir eser kazanmış oldu.” Diyordu. Hacıbeyli için  2008 yılında yazılan bir yazı.  Ne yapıldı ne yapılmadı onu irdelemedim ama  dünde düşünülen bügün olan mı yoksa değişen bir şey yokmu onu da Hacıbeyliler değerledirsin istedim.