Niğde’de yerel özelliklerle ilgilenen sayısı giderek artıyor. Bu bağlamda toplumsal bir bilinç oluşmasa da her köyde, kasabada, okulda bir gönüllü oluşması umutlandırıcı. O arada Niğde Üniversitesinin de konuya yönelik ilgi duyan öğretim elemanları olması Niğde için geleceğe daha çok bilgi ve belge taşınacağının habercisi. Hacıbeyli ile ilgili Fatih Kızılkaya bir yayın çıkarmıştı.  2008 yılına aitti dergi de yazılara baktığımda 2015 yılında güncelliği yitmemiş yazılar vardı. Höyük ile ilgili şu bilgiler vardı-“ Yeri: Niğde – Kayseri karayolu ile gidilebilmektedir. Köy ile höyük arasında ise bahçeler içinden geçen toprak bir yol bulunmaktadır. Höyük en yakın köy isminden çıkılarak Hacıbeyli Höyüğü olarak isimlendirilmiştir. Çevrede ise yalnız höyük olarak bilinmektedir. Hacıbeyli köyü’nün batısındaki sırttan doğuya, vadinin içine bakıldığında, vadi tabanındaki bahçeler arasında, iki tepenin olduğu görülmektedir; güneydeki tepe höyüktür. Konumu ve Çevresel Özellikleri: Denizden 1.070 m yükseklikte yer alan Yay gölü’ne güneyden açılan dar bir vadinin tabanında yer alan höyük yaklaşık olarak oval biçimlidir. Höyüğün boyutları olarak, çapının 100 m,yüksekliğinin ise 10 m olduğu bildirilmektedir. Höyük, Yay Gölü’nün (diğer adları ile sultan sazlığı/Kurbağa gölü) günümüz rakımından 130 m daha yüksekte yer almaktadır. Tepenin üstü ve güney yamacı günümüzde buğday ekim alanı, kuzey kesimi ise elma bahçesi olarak kullanılmaktadır. Gene höyüğün yer aldığı dar vadinin meyve bahçeleri ile kaplı olduğu gözlenmektedir. Doğu kıyısı çevresinden, Aladağ’dan doğup güneyden kuzeye doğru akıp Yay Gölü’ne dökülen, yaz kış devamlı akan bir dere geçmektedir. Günümüzde 3-4 m genişliğinde olan dere oldukça sığdır. Yakın çevresinde tatlı su kaynağının var olup olmadığı ise bildirilmemektedir. Olasılıkla burada yerleşenler su ihtiyaçlarını dereden karşılamışlardır.  Araştırma ve Kazı: İlk defa 1990 yılında Kaman Kalehöyük’de kazı yapan Japon ekibinin, kaman çevresinde özellikle Kırşehir- Aksaray- Kayseri bölgesinde  yüzey araştırma sırasında tesbit edilmiştir [Omura 1992:542}ilk toplamada höyükte Neolitik Çağ bulgularının var oluşu, burada 1993 yılında  daha ayrıntılı bir yüzey toplaması yapılmasına yol açmıştır. Yerleşme yerinin kuzey kısmı olasılıkla elma bahçesi yapımı sırasında kısmen tahrip edilmiş ve bu kesimde 30 m uzunluğunda 4-5 m yüksekliğinde bir kesit oluşmuştur.  Tabakalanma: Höyüğün yüzeyinden yapılan toplamada Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ dışında Demir çağ ve İlk Tunç Çağı çanak çömlek parçaları ele geçmiştir. Kesitin olduğu kısımda ise üstte 2-3 m kalınlığında Demir Çağı ve İlk Tunç Çağı çanak çömlek parçalarının var olduğu tabaka, bunun altında da 1.5-2 m kalınlığında, içinde çanak çömlek parçalarının izlenmediği, buna karşılık çok sayıda bu obsidien yontma taş endüstriye ait örneklerin mevcut olduğu bir tabaka gözlendiği bildirilmektedir. Bu bulgulardan yola çıkarak höyükte şimdilik iki ana tabakanın var olduğu sanılmaktadır. Alt tabakada 1 m yüksekliğe kadar korunmuş olan kerpiç duvarlar ile çaytaşı tabanlar, yanmış toprak kalıntıları vardır. Kerpiç duvarlar 20-30 cm uzunluğunda, 6-7 cm kalınlığında açık kahverengi kerpiçler kullanılarak yapılmıştır. Harç ile kerpiçin farklı renklerde çamurdan hazırlanmış olduğu, kesitlerde görülmektedir.” Hacıbeyli ile ilgili Yayında yer alan bilgiler bölgedeki tarihi doku ile örtüşmektedir. Yalnız Hacıbeyli değil Dündarlı, Dikilitaş, İçmeli, Karatlı gibi yakın bölgelerle ilişkilendirildiğinde önemli buluntuların bölgede olması olağandır. Ciddi anlamda bölge araştırmaya açıktır. Bu bağlamda 2008 yılından 2015’e erdiğimiz süreçte bölgede farklı araştırmalar oldu mu?  Özünde Niğde köy köy kasaba kasaba dağ taş tarihin izlerinin açığa çıkarılmasını beklediği bir zenginliktir.