30 Mart seçimlerinin en önemli sonuçlarından birisi Güneydoğu Anadolu’da BDP’nin aldığı oyların % 51.6’da kalması olmuştur. 2011 seçimlerinde % 51.4 olan BDP oyları ancak % 0.2 artmıştır. Oysa Öcalan, 30 Mart’ın seçim değil de demokratik özerklik için referandum olduğunu ilan etmişti. Öcalan’ın bu seçimlerde BDP için belirlediği oy hedefi % 80’di. BDP/PKK’nın müzakere sürecinin başlamasından sonra Güneydoğu Anadolu’da belediyeler ve KCK eli ile adeta devlet gibi davranmaya başladığı göz önünde tutulur ise Öcalan’ın belirlediği hedefe ulaşılamasa bile % 65 civarında bir oy ortalaması yakalaması mümkün görünüyordu.
Seçimlerden önce ve sonra Güneydoğu Anadolu’ya hakim olan manzarayı gözlerimizin önüne getirelim. Müzakere sürecinde AKP Hükümetinin PKK’yı muhatap alması ve PKK’nın meşrulaşması, devlet yanlısı insanların devlete olan inancını ve güvenini sarsmıştır. Devletin kendilerini PKK’nın insafına terk edeceğini düşünen devlet yanlısı aşiretler, büyük korucu aileleri bile PKK’ya yaklaştılar. Polisin karakollarına ve askerin kışlalarına çekildiği bir Güneydoğu Anadolu’da halk tamamen PKK/BDP’nin etki alanına bırakılmıştı. Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak’ta PKK kent merkezlerinde beton sığınaklar oluşturmuş. Özellikle bu üç kentte PKK yanlılarına silah dağıtılmış. PKK, “Medya savunma alanları” adını verdiği kurtarılmış bölgeler oluşturmuş ve bu bölgelere yaklaşan askeri birliklere ateş açılıyor. PKK, şehirlerin yanlarında sözde şehitlikler oluşturmuş ve 24 saat kalaşnikoflu PKK’lılar saygı nöbeti bekliyorlar.
Sosyal alanlarda da PKK’nın hakimiyeti görülüyor. PKK kadın hakları savunucusu olmuş, karısını döven erkeklere para cezası, eşinden uzaklaştırma cezası vererek kadınların gönlünü alıyor. BDP adalet komisyonları, davalara bakıyor. Belediyeler aracılığı ile güçlü bir iş ve ekonomik çıkar ağı oluşturulmuş durumda. PKK/BDP, devlete yakın olan büyük ailelere, korucu aşiretlerine BDP’ye katılmaları için baskı yapıyor ve bu baskıya boyun eğen ailelerin BDP’ye katılımları reklam ile duyuruluyor. 30 Mart seçimleri öncesinde Güneydoğu Anadolu’daki durumu en hakim şekilde bu kelimeler ile izah etmek mümkündür.
Bu somut koşullar BDP /PKK’ nın bir oy patlaması yapacağı beklentisini PKK yandaşlarında oluşturduğu kadar PKK’ya karşı olan çevrelerde de doğurmuştu. Bunca baskıya rağmen BDP’nin oyunda ciddi bir artış olmadı. Gerçi BDP iki ili daha kazanarak, BDP’nin belediyeye sahip olduğu belediye sayısını artırdı ancak istediği sonuca ulaşamadı. Bir anlamda Güneydoğu Anadolu’dan “demokratik özerkliğe hayır” çıktı. Devletin kendisini bu derecede yalnız bıraktığı bir ortamda Güneydoğu Anadolu’da seçmenin küçümsenmeyecek bir bölümü devlete ve millete AKP iktidarına rağmen sahip çıktı.
AKP dışında CHP ve MHP’nin bu sonuçları çok ciddi bir şekilde okuması gerekmektedir. Özellikle CHP’nin Güneydoğu Anadolu’da PKK ağzı ile konuşan politikacılar ile siyaset yapmak yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine sahip çıkan, inanan insanlar ile siyaset yapmaya yönelmesi doğru bir başlangıç olacaktır. Tabii ki hemen sonuç almak mümkün değildir. Ancak ısrarlı ve planlı bir çalışma muhakkak sonuç alacaktır. AKP’nin insanlarımızı PKK’nın insafına terk ettiği bir dönemde bu insanlar PKK’ya karşı direnirken, MHP’yi ve Atatürk’ü hatırlayan bir CHP’yi yanlarında bulurlar ise büyük güç bulacaklardır. Unutmayalım, Büyük Birlik Partisi’nin Güneydoğu Anadolu’da aldığı oyların incelenmesi çok öğretici olacaktır.
YENİÇAĞ