Niğde Baro Başkanı Avukat Hüseyin Demirbilek yaptığı açıklamada; “Dünya’ nın terörizmle etkin mücadele etmesi hukukun demokrasinin ve insan haklarının korunması için zorunlu iken ABD’ nin uluslararası hukuka aykırı tehdit dilini kullanarak terör örgütleriyle olan yoğun ilişkileri şüphesiyle hakkında tutuklama kararı verilen Andrew Craig Brunson isimli kişinin derhal serbest bırakılması talebi her şeyden önce insanlığın terörizmle mücadelesini baltalamıştır. Terör örgütlerini cesaretlendirecek bu tavrın izahı yoktur.
ABD’ nin tutumu aynı zamanda yargının dünya üzerinde siyasallaştırılması yok sayılması sonucunu doğuracak kadar tehlikelidir. Bunun yansımalarının insanlık adına geriye dönülemez ağır sonuçları olacaktır.
Buna özellikle hukuk çevrelerinin asla sessiz kalmaması gerekir” dedi.  
 
Niğde Barosu olarak son gelişmeler ışığında Avrupa Birliği barolarına gönderilmek üzere  bir çağrı mektubu hazırladı. Bu mektup değişik dillerde çevrilip başta Avrupa Birliği ülkeleri Barolar birliği başkanlıklarına ve barolara olmak üzere uluslararası hukuk çevrelerine gönderilecek.
Mektup aynen aşağıda
 
Sayın Başkan,
Niğde Barosu Başkanı olarak size aşağıda açıklayacağım çağrıyı yapmayı görev biliyor sizi hukuk ve insanlık adına sorumluluk paylaşmaya, itiraz etmeye davet ediyorum.
 
Türkiye bir yandan kökeni Avrupa olan hukukunun gelişmesi demokrasi ve özgürlüklerin genişlemesi için çaba gösterirken bir yandan da yıllardır PKK/YPG/PJAK, DEAŞ son olarak da FETÖ gibi terör örgütleri ve onların uzantıları ile mücadele vermektedir. Terörizmle mücadele etkin ve başarılı şekilde sürdürülürken başta adil yargılanma hakkı olmak üzere temel hak ve hürriyetlerin korunmasına da azami özen gösterilmektedir. Kabul etmek gerekir ki bir yandan yoğun şekilde terörizmle mücadele ederken diğer yandan hukuku ve demokrasiyi geliştirmeye çalışmak kolay değildir. Gerçek şudur ki (PYD/YPG/PJAK ) PKK terör örgütünün kamuflaj için kullandığı isimlerdir. Keza Fetullahçı terör örgütü(FETÖ)de Türkiye’de hukuk düzenini şiddetle ortadan kaldırmak isteyen insanların yaşam haklarına kadar uzanmış acımasız terör örgütleridir. Türk halkı terörizmin acımasızlığını yıllardır tüm şiddetiyle yaşamaktadır.
 
Bugün Türkiye sayıları 3.5 milyonu bulan dünyanın en çok sığınmacı barındıran ülkesidir. Savaştan, terörden kaçan çoğu kadın ve çocuk olan bu insanlara Türkiye’ ye girişlerinde etnik kimliği sorulmamıştır. Avrupa devletleri sığınmacılara kapılarını kapatırken Türkiye barınma ve gıda, sağlık, eğitim sorunlarını çözmüştür. Türkiye’ deki sığınmacılar kamu hizmetlerinden Türk vatandaşları ile aynı şekilde faydalanmakta hatta pozitif ayrımcılık yapılmaktadır. Türkiye’ deki tüm Barolar bu insanlara hukuki destekte bulunmaktadır. Baromuzun bulunduğu Niğde ilinde de sayıları binleri bulan sığınmacılar güven içinde yaşamaktadır.
 
Avrupa Birliği ülkeleri ise sığınmacı sorununa ne yazık ki insan hakları temelinde bakmamaktadır. Kabul etmek gerekir ki Türkiye sınırları açtığı taktirde milyonlarca sığınmacı Avrupa’ ya yönelecektir. Unutulmamalıdır ki bu insanlara yaşadıkları yerleri terk ettiren sebep savaş ve terörizmdir.
 
Durum buyken hukuk demokrasi özgürlükler insan hakları konularında iddialı oldukları iddiasını kuvvetli şekilde açıklayan devletlerin çıkar ilişkileri temelinde terör örgütlerini muhatap alması onlara mali ve askeri destek sağlamaya devam etmesi durumunda dünyanın bir insanlık suçu olan terörizmle mücadelede başarısını imkansız hale getirmektedir.
 
Siz de terörizmi çağrıştıracak en küçük bir olay ortaya çıktığında ülkenin tümünü kapsayacak güvenlikçi tedbirler aktif devreye sokulurken terörizme karşı dünyada en etkin mücadeleyi veren Türkiye’ de kamu düzenini ve güvenliğini korumaya yönelik olarak alınan güvenlikçi önlemler, Avrupa Birliği ülkeleri tarafından sebebini bir türlü anlayamadığım şekilde eleştirilmektedir. Eleştirilerin hukuk demokrasi ve insan hakları konularında odaklaması söylem olarak yapıcı gibi görünse de Avrupa’ da terör örgütlerinin faaliyet yürütmeleri karşısında halkımız bu eleştirileri iyi niyetten uzak görmektedir.
 
Gerek eylemlerinden yüz binlerce insanın olumsuz etkilendiği, başta uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere gelirlerini illegal yolardan sağlayan PKK terör örgütü ve uzantılarının gerekse 15 Temmuz 2016 yılında da yüzlerce sivil insanın ölümü ve binlercesinin de yaralanmasıyla sonuçlanan darbe girişiminin failleri olan FETÖ yönetici ve üyeleri Avrupa’ da rahatlıkla dolaşabilmekte propaganda yapabilmektedir. Unutulmamadır ki Terörizm yayılmacıdır. Terörizm bizim yaşadığımız coğrafyada güçlendiğinde Dünya ve Avrupa için de tehdit kaçınılmazdır.
 
 Türkiye’ de idam cezası bulunmamaktadır. Türkiye’ de terör örgütü yöneticiliği ya da üyeliği şüphesiyle haklarında dava açılan insanların adil yargılanma hakları korunmakta ve yargılamalar denetime açık şekilde yapılmaktadır. Türkiye’ de barolar yargılamalarda aktif rol almakta, baroların ve avukatların görevlerini yapmaları engellenmemekte, şüpheli ya da sanıkların savunma hakları kısıtlanmamaktadır.  Ancak tüm bunlara ve suçluların iadesi anlaşmalarına rağmen Türkiye’ nin iade talepleri reddedilmektedir. Bu tutum aynı zamanda uluslararası hukukun iş birliği içinde gelişmesinin önünde bir engeldir. Bu bağlamda hukukun siyasallaşmasının Avrupa’ dan tetiklenmesi anlayamadığım hususlardan bir diğeridir.
 
Son olarak bir Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olan rahip Andrew Craig Brunson isimli kişi terör örgütleriyle işbirliği yaptığına dair kuvvetli şüpheyle birlikte gözaltına alınmış ve hakkında mahkeme kararıyla tutuklama kararı verilmiştir. Güvenlik tedbiri halen şüphelinin sağlık nedenlerinden dolayı evinde devam etmektedir. Ancak Amerika Birleşik Devletleri hakkında mahkeme kararıyla tutuklama kararı verilen Rahip Brunson’ un derhal serbest bırakılmasını aksi halde Türkiye’ ye ciddi yaptırımlar uygulayacağı tehdidinde bulunmuştur. Akabinde yaptırım açıklamasıyla Türkiye’ nin ABD’ ye ihraç ettiği çelik ve alüminyum ürünlerine ek gümrük vergisi çıkarmış, twitterden açıklamalar yapılmış dolar Türkiye’ nin ekonomik verileriyle örtüşmeyecek şekilde birkaç günde Türk Lirası karşısında spekülatif olarak değer kazanmıştır. ABD ekonomik baskıyla yargıya intikal etmiş bir soruşturmada şüphelinin salıverilmesini istemektedir. Yıllardır terörizmle mücadelede büyük bedeller ödeyen Türkiye ve Türk halkının tehditlere aldırmayacağını bu konuda yöneticilerimizle halkımızın tam bir mütabakat içinde olduğunu özellikle söylemek isterim. Ancak ABD’ nin asla kabul edilmeyecek bu yaklaşımı, terörizmle mücadelede yaratacağı zafiyet yaratacak, uluslararası ve evrensel hukuku rafa kaldıracak kadar güçlü etkisi olacaktır. ABD’ nin tutumu yargının dünya üzerinde yok sayılması sonucunu doğuracak kadar tehlikelidir. Bunun yansımalarının insanlık adına geriye dönülemez ağır sonuçları olacaktır.
 
Yargının bağımsız olması gerektiği tartışmasız evrensel kabuldür. Yargı kararlarının siyasal ekonomik baskılarla ortaçağdan kalan zorbalık söylemleriyle ortadan kaldırılabileceği inancı İnfial yaratması gereken bir tutumdur ve bunun karşısında dünya barolarının ve hukukçuların sessiz kalmaması gerekir.
 
Ne yazık ki Avrupalı hukuk ve düşünce birliklerinin bu güne terörizme karşı olması gerektiği noktada olmadığını üzülerek görmekteyiz. Bir hukukçu olarak bunu anlamakta zorlandığımı da ifade etmek isterim.
İnsanlık, demokrasi, evrensel hukuk, insan hakları gibi yaşamsal konularda biriktirdiği değerleri korumalıdır. Hukukun üstünlüğü tartışmaya açılmamalıdır. Terörizmle mücadeleden asla taviz verilmemeli buna aykırı söylem ve politikalar şiddetle kınanmalıdır.
Niğde Barosu olarak sizlere çağrımız sorumsuz politika ve söylemlere insanlık adına karşı sorumluluk almanız, görüşlerinizi etkin şekilde kendi kamuoylarınızda dile getirmeniz ABD’ nin son hukuksuzluğuna karşı susmamanız, sesinizi yükseltmenizdir.
 
 
Saygılarımla.
Av. Hüseyin DEMİRBİLEK
Niğde Barosu Başkanı
 
                                                               
 
Editör: TE Bilişim