Türk Diyanet Vakıf Sen İl Başkanı Ruhan Kara, “Bizim peygamberimiz barış, sevgi ve merhamet peygamberidir. O, bütün insanlara kardeşliği, her insanın yalnızca insan olmasından dolayı sevilip sayılacağını, merhametli olmayı, iyilik etmeyi öğretmiştir. Dinimizin evrensel mesajı da, barıştır, sevgidir, hoşgörüdür” dedi.
 
 
        Türk Diyanet Vakıf Sen İl Başkanı Ruhan Kara, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle yaptığı basın açıklamasında; “Peygamberler, Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara bildiren seçilmiş kimselerdir. İnsanlık tarihiyle birlikte tarihin akışı içinde insanlığın takındığı tutum ve davranışlara göre sayısız peygamberler gelmiş ve insanları doğru olana yöneltmek için rehberlik etmişlerdir. Yüce Allah’ın gönderdiği son peygamber Hz. Muhammed’dir (SAV)” dedi. İnsanlığın hidayet rehberi, Allah kelamı Kur’an-ı Kerimi vahiy yoluyla alıp doğru bir şekilde insanlara tebliğ eden alemlere rahmet Hazreti Muhammed (sav)’in dünyayı teşriflerinin yüzlerce yıldır milletimiz tarafından coşkuyla kutlandığını dile getiren Kara, “ Asırlardır Müslümanlar, Cenab-ı Hakk’kın son mesajını insanlara duyurmak, öğretmek ve mesajın içerdiği konularda insanlara örneklik etmekle görevlendirilen Hz. Peygamber’in hayatını araştırmaya ve öğrenmeye büyük önem vermişlerdir. Bu nedenle, değerli ilim adamlarımızın araştırmalarını ve düşüncelerini halka aktarabilmek için Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfı peygamberimizin doğumunu içine alan haftayı Kutlu Doğum Haftası olarak ilan etmiştir” dedi.
 
            KALPLER İYİLİĞE SEVGİ DUYMAK
            ÜZERE YARATILMIŞTIR
 
          Hz. Peygamber'e iman etmenin farz olduğunu dile getiren Kara, “ Hz. Peygamber (s.a.v)'e iman etmek İslâm’ın erkânından birisi, imanın da şartlarından bir şarttır. Bundan dolayı her Müslüman’ın O'nun Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğuna şahâdet etmesi, O'nun Rabbinden getirdiği her şeyi tasdik etmesi ve O'ndan gelen bütün sözleri ve fiilleri kabul ederek, O'nu hayatında kendisine örnek alması gerekir. Şüphesiz ki insan, iyiliğin esiridir. Kalpler kendisine iyilik yapana karşı sevgi duymak üzere yaratılmıştır. Eğer bir insan, kendisine iyilik yapan bir insanı severse, ya ona bir hediye verir veya dar zamanında yardım eder. Bir kişi başka bir kişiyi sevince bunları yaparsa, o halde, bütün âlemlere hidayetle gelen, tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen, insanlara kitabı ve hikmeti öğreten, dünya ve ahiret saadetine kavuşma yolunu açıklayan bu yüce Peygamber'e karşı tutumumuz ne olmalıdır?
 Hiç şüphesiz ki; Allah sevgisinden sonra sevgiye en lâyık olan Hz. Muhammed (s.a.v)'dir. Zîrâ Yüce Allah bir ayet-i kerimede Hz. Peygamber (s.a.v)'e hitâben şöyle buyurmaktadır: ‘(Ey habibim!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.’(Ali İmran-31)
 
Aziz milletimiz, Müslüman olduğu yıllardan beri peygamber sevgisiyle dolup taşmış ve o sevgiyle yaşamıştır. Yunus’un ve diğer birçok şairimizin, bu yüce sevgiyi ifade eden şiirleri, ilahileri, halkımızın dilinden hiçbir zaman düşmemiştir. ‘Adı güzel, kendi güzel Muhammed’in sevgisini yaşatabilmek için kendince değişik tedbirlere başvurmuştur.
Milletimiz, İslamiyet’i huzur ve barış dini olarak anlamış ve yaşatmıştır. Şu güzel vatanımızda yaşayan insanları, aynı duygu ve düşüncede birleştiren en önemli motiflerden birisi de, peygamber sevgisidir” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim