Niğde ilimizde 24 Sivil Toplum Kuruluşunun bir araya gelmesi ile oluşan, Niğde Sivil Toplum Kuruluşları Platformu, İstanbul Sözleşmesine Hayır ve Aile Dokunma başlığı ile basın bildirisi yayınladı. Sivil Toplum Kuruluşları Platformu adına açıklamayı yapan dönem sözcüsü Murat Dündar; İstanbul Sözleşmesi ve Aile konusunda hükümete ve tüm milletvekillerine çağrıda bulundu.

Niğde Sivil Toplum Platformu olarak; insanı, aileyi, toplumu, milletleri ve insanlığı yok etmek için ortaya atılmış yaldızlı sözlerle meşrulaştırılmaya çalışılan İstanbul Sözleşmesi’nin iptali için Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümetimize çağrıda bulunuyoruz.

Bilindiği gibi; 2011 yılında İstanbul’da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi olarak anılan Sözleşme bugüne kadar 46 ülke tarafından imzalanmıştır. Birleşik Krallığın da içerisinde yer aldığı 11 ülke sözleşmeyi imzalamış fakat onaylamamıştır. Yine Azerbaycan ve Rusya Federasyonu sözleşmeyi ne imzalamış ne de onaylamıştır. Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya ve Slovak Cumhuriyeti İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkan ülkelerdendir. Türkiye ise sözleşmeyi kamuoyunda yeterince tartışmadan, hukuki ve toplumsal yapımızı denkleme katmadan, çekincesiz olarak imzalayarak onaylayan ilk ülke olmuştur.

Genelde sözleşmeye getirilen eleştirilerin odağında farklı cinsel yönelimlerin meşrulaştırılması ve aile kurumunun zayıflatılması yer almıştır. Dolayısıyla sözleşmeye; aileyi zayıflatan, farklı cinsel yönelimleri meşru göstererek nesli ifsat eden bir anlaşma olarak tepki gösterilmesi gerektiğini düşünüyor ve antlaşmanın toplumun en temeli olan aile kurumunu kökten bozacağına hatta bozduğuna inanıyoruz.

İstanbul Sözleşmesi’nde cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi için toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması düşüncesi; diğer cinsel yönelimleri meşrulaştırmaya yönelik maksatlı bir adımdır. Fıtri farklılıkları görmezden gelerek eşitlik arayışı aile kurumunun geleceğini yok edici maksatlı bir çabadır.

Aynı zamanda İslam dininin ve dahi medeniyetimizin hiçbir yerinde kadına şiddeti meşru tutmayı bir tarafa bırakın, kesinlikle yasaklayan bir kültür; adeta kadına şiddetin nedeni gibi şüpheli ilan etme çabaları da kesinlikle kabul edilemez bir iftiradır.

Toplumu ifsat eden, aileyi hedef alan İstanbul Sözleşmesi ile ulaşılmak istenen sonuç son derece yıkıcıdır. Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi milletçe bu büyük ve kapsamlı saldırıyı önlemek için harekete geçilmelidir.

Sözde kadına yönelik şiddeti engellemek için imzalanan sözleşme, yürürlüğe girdiği günden beri şiddetin daha da artmasına sebep olmuştur. 2014 yılında 294 kadın cinayete kurban giderken, 2015 yılında 303 kadın, 2016 yılında 328 kadın, 2017'de 409 kadın ve 2018 yılında ulusal ve yerel gazete verilerine göre 440 kadın öldürülmüştür. Görüldüğü üzere bu sözleşmenin uygulamaya geçilmesinden sonra kadın cinayetlerinde azalma değil 2 katına yakın artma olmuştur.

Ayrıca bu sözleşmenin imzalanmasından sonra, boşanma oranları hızla artmıştır ve evlenme oranları düşmüştür. 2014 yılında 600 bin evlilik olurken, 130 bin boşanma olmuş; 2018 yılında ise 553 bin evlilik olurken, 142 bin boşanma olmuştur.

İnancımızı, geleneksel değerlerimizi hedef alan; ailemizi, toplumumuzu, neslimizi ve insanlığı yok etmeyi hedefleyen bu sapkınlığın “onur” ya da “eşitlik” kavramlarıyla meşrulaştırmaya çalışılma girişimlerini lanetliyoruz. Araf suresinin 80. ve 81. ayetlerinde;

“Lût’u da (Peygamber olarak gönderdik), Kavmine de ki: ‘Sizden önce insanlardan hiçbirinin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz?’ Çünkü siz, kadınları bırakıp da cinsel tatmin için erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz haddi aşan bir topluluksunuz.” diye buyrulmaktadır. Bu iğrençliği yaşam biçimi olarak kabul edip topluma dayatmaya çalışanları, bunlara zemin hazırlayanları, reklamlarını yapanları ve yaygınlaşmalarını sağlamaya çalışanları şiddetle kınıyoruz.

İnsanı, aileyi, toplumu, milletleri ve insanlığı yok etmek için ortaya atılmış yaldızlı sözlerle meşrulaştırılmaya çalışılan bu sapkınlığa karşı vicdan sahibi tüm insanları ses vermeye çağırıyoruz.

Cinsiyetsizleştirmeden, eş cinselliğe kadar her türlü sapkınlığı kadına karşı şiddeti önleme olarak algılamak bu topluma yapılacak en büyük kötülüktür. O nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bu konuda göreve çağırıyoruz. Niğde Sivil Toplum Platformu olarak İstanbul Sözleşmesi ile ilgili taleplerimiz aşağıda maddeler halinde yazdığımız şekildedir.

* İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması durdurulmalı ve feshedilmelidir.

* Her türlü “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” projesinden vazgeçilmelidir.

* 6284 sayılı yasa kendi kültür ve medeniyet kodlarımıza göre yeniden gözden geçirilmeli, yeniden yapılandırılmalıdır.

*Tek başına Kadının beyanı esas alınarak verilen, evden uzaklaştırma tedbirleri kaldırılmalıdır.

*Taraflar dinlenmeden, deliler sorulmadan, masumiyet karinesi ihlal edilerek karar verilmesinin önüne geçilmelidir. Delillerin yok sayılıp, tek başına kadının beyanını esas alınarak verilen cezalar hakkaniyete uygun değildir ve vicdanlardaki Adalet duygusunu yok etmektedir.

* Aile içi kavgalarda af müessesesi geçerli olmalıdır.

* Boşanmalarda erkeğe verilen Süresiz Nafaka hakkaniyete uygun değildir. Süresiz nafaka kaldırılmalıdır.

* Genç yaşta evlendikleri için ceza alan, ancak evlilikleri devam eden, çocukları olan kişilere verilen hapis cezaları kaldırılmalıdır.

* Evlilik öncesi eğitim kursları zorunlu hale getirilmelidir.

* Toplumumuzdaki aile kurumunun güzelliklerini anlatan yayınların arttırılması sağlayacak çalışmalar desteklenmelidir. Televizyon yayınları bu noktada denetlenmelidir.

Kısacası, Toplumumuzun Milli ve Manevi değer yapılarına uygun olmayan “2011 İstanbul Sözleşmesi”, “6284 Sayılı Aileyi Koruma (!) Kanunu’nun ilgili maddeleri, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” yasaları insanımızı, ailemizi ve milletimizi daha fazla tahrip etmeden derhal kaldırılmalıdır!

Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmelidir.

Saygılarımızla

NİĞDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI PLATFORMU

Editör: TE Bilişim