TZOB Genel Başkanı Bayraktar: Çeşitli türleri bulunan süne, buğday, arpa, yulaf yetiştirilen bütün illerimizde görülüyor , Süne zararlısı nedeniyle buğdayın ekmeklik  ve makarnalık kalitesinin bozulması, çiftçilerimizin  gelirlerinin azalmasına ve buğday ithalatına  yol açıyor. Geçen yıl süne zararlısından kurtarılan ürünün  ekonomiye katkısı 819 milyon lirayı buldu.  2011’de yemliğe ayrılan buğdaydan dolayı çiftçinin kaybı  ise 43,5 milyon lira oldu. Geçmişte yapılan yanlış süne mücadeleleri  doğaya ve çevreye zarar verdi.  İlaçların bilinçli ve kontrollü kullanımı sayesinde  ilaç tüketimi 3’te 1 azaltılmış, çevreye,  ürüne ve  insan sağlığına olan zararlar önemli oranda ortadan  kaldırılmış, ekonomiye büyük katkılar sağlanmıştır”

 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bitkisel üretimde hastalık, zararlılar ve yabancı otlarla mücadele yapılmadığında yüzde 35'e varan ürün kayıpları yaşandığını, çeşitli türleri bulunan hububat zararlısı sünenin, buğday, arpa, yulaf yetiştirilen bütün illerde görüldüğünü bildirerek, “Süne zararlısı nedeniyle buğdayın ekmeklik ve makarnalık kalitesinin bozulması, çiftçilerimizin gelirlerinin azalmasına ve buğday ithalatına yol açıyor” dedi.

 

Bayraktar, yaptığı açıklamada, geçen yıl süne zararlısından kurtarılan ürünün ekonomiye katkısının 819 milyon lirayı bulduğunu, ancak süneden kaynaklı kayıpların halen çok yüksek olduğunu vurguladı.

 

Tarih boyunca Anadolu çiftçisinin başına bela olan süne zararlısının ne kadar etkili olabileceğini anlamak için geçmişe bakmanın yeterli olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

 

“Yüzyıllar önce yapılan Diyarbakır Surları’nın üzerinde süne zararlısı kabartmaları bulunuyor. Adıyaman yöresinde sünenin yarattığı kıtlığı ve mücadeleyi anlatan halk oyunları, kımıl ve süne üzerine yazılmış hakaretler içeren türküler bulunuyor, hatta Osmanlı döneminde süne zararını önlemek için muskalar yapıldığı rivayet edilmiş. Mücadelesi yüzyıllardan beri süren, buğday ekilen bütün illerde görülen süne zararlısıyla mücadele çok önemli. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız öncülüğünde sürdürülen çalışmalarla geçen yıl süne zararlısından kurtarılan ürünün ekonomimize katkısı 819 milyon lira. Ancak süneden kaynaklı kayıplarımız halen çok yüksek.”

 

          Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, tarımsal üretimde verim ve kalitenin artırılmasının ürünlerin hastalık, zararlılar ve yabancı otlardan korunmasına bağlı olduğunu vurguladı. Bitkisel üretimde hastalık, zararlılar ve yabancı otlarla mücadele yapılmadığında yüzde 35'e varan ürün kayıpları yaşandığının altını çizen Bayraktar, bu kayıpların, bütün dünyada gıdaya her geçen gün artan talep dikkate alındığında çok büyük öneme sahip bulunduğunu bildirdi. 

 

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, şöyle devam etti:

 

         “Bu nedenle ülkemizde zirai mücadele ihmal edilmemekte, devlet bu alanda çiftçilerimizi desteklemeye devam etmektedir. Zirai mücadele yönünde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız çiftçilerimize yardımcı olmaktadır. Bakanlığın son yıllardaki uygulamalarıyla ilaçların bilinçli ve kontrollü kullanımı sayesinde ilaç tüketimi 3’te 1 azaltılmış çevreye,  ürüne ve insan sağlığına olan zararlar önemli oranda ortadan kaldırılmış, ekonomiye büyük katkılar sağlanmıştır. Bu bağlamda Yönetimli Çiftçi Mücadelesi programı dahilinde, tarla bitkileri, meyve, sebze, süs bitkileri hastalık ve zararlıları ile genel zararlılar, ambar zararlıları ve yabancı ot konularında bakanlık-çiftçi işbirliği gerçekleştirilmektedir.”

 

 

         -Süne fiyat düşürüyor-

 

         Türkiye’nin buğday üretiminde kendine yeterli pek az sayıdaki ülkeden biri olduğuna; ancak yine de her yıl belli miktarda kaliteli buğday ithal etmek zorunda kaldığına işaret eden Bayraktar, “Buğdayda kaliteyi sağlayan unsurlardan birisi de onun hastalık ve zararlılardan etkilenmemesidir. Süne zararlısı daha fazla buğday olmak üzere arpa ve yulaf üretiminde hedeflere ulaşmada bir engel oluşturmaktadır” dedi.

 

Sünenin, bitki saplarını ve daha çok daneyi emerek buğdayın verimini, ayrıca ekmeklik ve makarnalık kalitesini dolayısıyla fiyatını düşürdüğünü, ileri dereceli durumlarda buğdayı yemlik sınıfına sokarak ekonomik kayıplara neden olduğunu vurgulayan Bayraktar, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ve borsaların artık protein kriterine göre fiyatlandırma ve alım yaptığını, bundan dolayı süne başta olmak üzere, zirai mücadelenin çok daha önemli hale geldiğini belirtti.

 

         Türkiye'de çeşitli türleri bulunan süne zararlısının buğday, arpa, yulaf yetiştirilen bütün illerde görüldüğünü anlatan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Süneyle sistemli bir şekilde mücadele ilk olarak 1927 yılında devletçe Güneydoğu Anadolu Bölgesinde başladı. Devlet, 1927-2001 yılları arasında kurulan ekiplerle, uçak, yer aletleriyle mücadele yaptı. Geçmişte yapılan yanlış süne mücadeleleri doğaya ve çevreye zarar verdi. Uçakla mücadele sünenin çoğalmasını kontrol eden doğal ortamda bulunan parazit ve predatörlere zarar vermesi nedeniyle uçakla mücadeleden vazgeçilmiş; 2001’den sonra yer aletleriyle ilaçlama yapılmaya başlanılmıştır.

 

         Süneye karşı mücadele edebilmek için öncelikle erken tohum ekimi, erkenci ve sert çeşitler seçimi, iyi bir tarla hazırlığı, anız yakılmaması, mera alanlarının tahrip edilmemesi, av ve yaban hayatının korunması, toplulaştırılmış nadas ve toplu hububat alanlarının yaygınlaştırılması, kanal, akarsu boyunca ve tarla kenarlarında yetişen ağaç ve ağaççıkların korunması, tarla kenarları ağaçlandırılması ve yeşil kuşaklar oluşturulması, süneye dirençli çeşitlerin seçimi, münavebe yapma gibi kültürel tedbirlere başvurmak gerekmektedir.

 

Sünenin çoğalmasını kontrol eden doğada bulunan faydalı böceklerin (parazit ve predatörler) korunması için tedbirler alınması, çevre dostu biyolojik ve entegre mücadele yöntemleri geliştirmeli ve bu mücadele türleri devlet tarafından desteklenmeye devam edilmelidir.”

 

         -Mücadele: Zamanında ve etkin olmalı-

 

Buğday üretiminde süne mücadelesinin zamanında ve etkin yapılmasının büyük önem arz ettiğinin altını çizen TZOB Genel Başkanı Bayraktar, süne mücadelesinin 2009’dan itibaren “Yönetimli Çiftçi Mücadelesi”ne dönüştürüldüğünü belirtti. Bayraktar, bu çerçevede, her türlü eğitim, mücadele zamanı, mücadele yöntemi ve ilaçlama zamanı gibi teknik desteğin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca sağlandığını, ilaç, alet, vasıta, işgücü gibi mücadele masraflarının ise çiftçiler tarafından karşılandığını bildirdi.

 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, geçen yıl 22 ilde süneye karşı yürütülen mücadele sonucunda milli ekonomiye katkının 819 milyon lirayı bulduğunu vurgulayan Bayraktar, buna karşılık 2011’de yemliğe ayrılan buğdaydan dolayı çiftçinin kaybının ise 43,5 milyon lira olduğunun tahmin edildiğini belirtti.

 

-Süne zararını ekonomik eşiğin altında kontrol edinceye kadar mücadele-

 

Bayraktar, şunları kaydetti:

 

“Üretim artışı yanında üretilen ürün kalitesi de tarımsal üretimin ana hedefleri arasında yer almaktadır. Diğer şartlardan ve özellikle süne zararlısından dolayı buğdayın ekmeklik ve makarnalık kalitesinin bozulması, çiftçilerimizin gelirlerinin azalmasına ve buğday ithalatına yol açmaktadır. Süne konusunda devletin teknik desteği ve TMO'nun kaliteli buğdaya yüksek prim vermesi takdir edilmektedir. Zirai mücadelede ilaç tüketiminin azaltılması da hem ekonomik hem çevresel açıdan olumlu katkılardır. Süneye karşı mücadelede, teknik destek ve ilaçlama için devletin verdiği makine ekipman desteği önemlidir. 2012 yılında zirai mücadele ilaçlarının terkibinde bulunan aktif maddeler ve aktif madde üretiminde kullanılan hammaddelerde uygulanan Katma Değer Vergisi’nin yüzde 18 den yüzde 8'e düşürülmesi önemlidir. Bütün bunların yanında çiftçilerimiz de bu mücadelede il ve ilçe müdürlüklerinin verdikleri eğitim ve teknik destekten azami ölçüde yararlanmalı, Bakanlık elemanlarıyla birlikte, süne zararını ekonomik eşiğin altında tutuncaya kadar  mücadeleye bütün güçleriyle devam etmelidirler.”

 

 

Editör: TE Bilişim