Yargı sisteminin vazgeçilmez unsurlarından biri olan avukatlık, toplum nazarında itibarlı mesleklerdendir. Doktorluk ile pek çok yönden benzeşen avukatlık, halkın; “Allah ne eksik etsin, ne lâzım olsun dediği meslekler sınıfına girer. Doktorun da avukatın da emeklisi olmaz. Gün yüzü görmeden yıllarca hastanelerde çalıştıktan sonra yazlığına yerleşen doktora komşuları nasıl rahat yüzü göstermezse, avukatlar da her an her türlü soruya ve soruna maruz kalabilirler. Vatandaş, avukatı Cuma çıkışında, kahvede, çarşıda, pazarda, çeşme başında, nerede yakalarsa selâm edip derdini döker, soracağını sorar, ayaküstü bedava hizmet alır. Avukatların da doktorlar gibi; kimseye “hayır” deme lüksü yoktur.  Hipokrat yeminleri gereği ayırt etmeksizin her hastaya bakmakla mükellef olan doktorlar misali avukatlar da, gerektiğinde eli kanlı bir seri katili savunmak zorunda kalabilirler.

Her iki meslek grubunun da ünvanları, isimlerinin önüne ömür boyu yapışır kalır. Kariyerleri boyunca literatür, süreli yayın, kanun, tüzük, mevzuat vs takip etmeleri gerekir.  Hastalar doktorları gece gündüz nasıl arıyorlarsa, müvekkiller de avukatlarını her saat arayabileceklerini düşünürler. Toplantıdaymış, duruşmadaymış fark etmez, vekâlet ücretini bir kez ödeyen müvekkil; artık ömür boyu avukat tutmuş olduğunu varsayıp bıktırana kadar arar, sorar, eşini dostunu da alır gelir. Parası çıkışmazsa köyden bal, tereyağı, küp peyniri, tavuk, mercimek, nohut, bamya, ak pakla getiren de olur. Tek seferlik vekâlet ücretiyle ömür boyu istişare dönemi, avukatın sabrı taşana, müvekkili telefonda engelleyene kadar sürer gider. Her iki meslek grubunun üyeleri de diğer mesleklere göre daha çabuk yıpranır. Doktorluk da Avukatlık da çelik gibi irade, sağlam bir sinir sistemi ile mutlak profesyonellik gerektirir. Hassas insanların yapacağı işler değildir.  Entelektüel derinlik bir yana, çok boyutlu düşünme ve muhakeme yetenekleri de diğer meslek mensuplarına göre üç beş adım ileride olmalıdır. Okumaya, yazmaya, gece gündüz çalışmaya hevesli olmayan, yaptığı işin karşılığını kimi zaman alamamaya, esnek çalışma saatlerine, tehdit ve hatta şiddet ve hayal kırıklıklarına hazır olmayan gençler başka meslek seçmelidirler. Bir dönem Niğde siyasetine de Doktor ve Avukatlar yön vermişlerdir.

Hakkaniyetin savunulmasında esas görevi üstlenip yükün ağırını çeken avukatlar, yargının olmazsa olmazı, adaletin yorgun savaşçılarıdır.

Bilindiği üzere Avukatların mesleki örgütü barolardır. İstanbul Barosu’nun ilk Genel Kurul Toplantısı 5 Nisan 1878’de yapılmış ve 1958 yılında da aynı günde İzmir’de yapılan Baro Başkanları toplantısında 5 Nisan’ın Avukatlar Günü olarak kutlanması karara bağlanmıştır. 5 Nisan, özünde savunma özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkının günüdür.

Durum böyle olmasına böyledir ama ülkemizde avukatlar vazifelerini ifâ ederken kimseye yaranamadıkları gibi refah düzeyi bizden iyi olan ülkeler seviyesinde para kazanamazlar. Gayrimenkul işlerinde emlakçıyı devre dışı bırakmaya meyilli olan yurdum insanı elbette ki avukata da hak ettiği parayı vermeyecek, Baro’nun belirlediği rayicin altında kalan bir meblağ istendiği halde “ Ne var ki; topu topu iki dilekçe yazdı” deyip bir hayli pazarlık ettikten sonra vekâlet ücretini eli titreyerek takdim ederken, peşin alınan mahkeme masraflarına da itiraz edip homurdanacaktır. Halkımız bedava hizmet almayı sever. Avukat yazıhanelerinde bulunan “İstişâre Ücrete Tabiidir” ibaresinin gereği yapıldığı bugüne kadar pek az görülmüştür. Vatandaş, hem işi olsun ister, hem de para vermek istemez.    

Avukat denince aklıma ilk gelen kişi rahmetli Sait Şahenk’tir. İstasyon caddesinde şimdilerde Esirgen Eczanesinin yeri İstiklâl Göncü babamın ticarethanesi, üstü de Hazine Avukatı Sait Bey’in yazıhanesiydi. Rahmetli Sait amca hemen her gün dükkânımıza uğrar, hoşbeş edip, etrafına neşe saçardı. Avukatlığa başlamadan önce Kayseri’de savcı olduğu söylenirdi. Sait Şahenk’in Niğde sevgisi öylesine ağır basmıştı ki, biraderi Ayhan Şahenk’in firması Doğuş Holding’de hukuk müşaviri olarak çalışmayı tercih etmemiş, Niğde’ye yerleşmişti. Şahenk, 1954-1959 arasında Niğde Baro Başkanlığı da yaptı. 

Vakt-i zamanında; Niğde’nin yegâne avukatı, Niğde Havalisi Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin  kurucusu, Cemal Efendizade Şahap Bey idi. (Av. Şahap Tüzün) Şahap Bey uzun seneler popülerliğini korumuş, aileler çocuklarına, okuyup onun gibi olmalarını söylediklerini rahmetli hukukçu Hürrem Kubalı anlatmıştı. Niğde’de onu örnek alıp 1925 yılında Ankara’da açılan Hukuk Fakültesine gidenler az değildir. Gafur Soylu, Hüseyin Nail Kubalı ( İstanbul Hukuk Mez. Anayasa Profesörü)  Av. Asaf Nakipoğlu ( Emekli Hakim)  Av. Mehmet Atacık, Av. Rasih Arısoy ( Hazine avukatı)  Av. Hasan Sabri Ünsal ( 1948-1953 Niğde Barosu Başkanı) Ergun Özkan ( E. Milletvekili) Naci Şiri ( E.Noter) gibi hukukçular, hem başarılı bir Ceza Avukatı hem de ateşli bir vatansever olan “Avukatların Kutbu” Şahap Tüzün’ün izinden gitmişlerdir.

Ardından gelen kuşakta ise Niğde’nin efsane avukatları bulunmaktadır: Derviş Şahiner, Yaşar Artıran ( E. Noter) Orhan Camkes ( Bisikletçi Kâzım’ın oğlu) Özhan Oğuz, Zülkâr Şahin, Ahmet Karaca, Hasan Çankaya, Kutsi Yılmaz, Yavuz Kadıoğlu ( Kaderin bir cilvesi; 5 Nisan 2017’de vefat etti) Ahmet Gültekin ( E. Edebiyat Hocası, sonradan hukuk okuyor) Hasan Hüseyin Gül, Sadettin Sayın, Ahmet Çıldır ve Av. Edebiyatçı Osman Üçer’e rahmet diliyorum. Niğde sizleri ve hizmetlerinizi unutmayacaktır.

Yaşayan efsaneler: Hikmet Kahraman, Av.Edebiyatçı İsmail Özmel, Suat Tosun, Bülent Kıvanç, Burhan Ündücü, Hasan Peker, Nail Gündüz, Naci Değirmenci, Ferhat Soydemir, İdris Keskin, Mustafa Oral, Ersin Dokuz, Eski Belediye Bşk. Av. Ahmet Oğuz Özmen, E. Noter Emin Algan, Erkan Şahin, değerli Baro Başkanımız Osman Çimen, Hüseyin Demirbilek, İrfan Bahar ve burada adlarını yazamadığım Baromuza kayıtlı 250 Avukatımızın yaptığı iş saygıyı ziyadesiyle hak ediyor.

Müvekkillerinin hakkını savunma uğruna tehditlere, şantajlara, nice meşakkatlere göğüs geren, baskı gören, tacize dayağa maruz kalanlara selâm, vurulup ölenlere rahmet olsun. 5 Nisan Avukatlar Günü vesilesiyle; görevlerini adil ve dürüstlükle yapan, mazlumla zalimi ayıran, meslek etiğine uygun hareket eden, takip ettikleri davaları dert edinip adaletin tecelli etmesi için uğraş veren tüm avukatlarımızı tebrik ediyorum.