Soya, mısır “hayvan yemi”, “bio enerji” bahaneleri arasında üretimine izin verilen Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) vakasında son yaşananlar 2004 yılında kurulan GDO’ya Hayır Platformunun mücadelesinin ne kadar haklı ve meşru olduğunu bir kez daha bilince çıkarmamıza vesile oldu.
      Nisan ayı başında, basında yer alan "Mersin`de GDO`lu pirinç yakalandı" haberleri ülkemizdeki GDO tartışmalarını yeniden başlattı. Ülkemize giren tarım ürünlerinin GDO‘lu olup olmadığını kontrol ile yükümlü olan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`nın rutin kontrolünde değil de Emniyet güçlerinin inisiyatifinde gerçekleştirilen ve GDO‘lu olduğu saptanan pirinçler, kurumlar arasındaki bir rekabeti de gündeme getirdi. Bakan Mehdi Eker, açıklamalarıyla konunun içeriğinden ve vahametinden bihaber olduğunu gösterdi. 
     Önce bunun aynı gemi ya da konteyner ile taşınan GDO‘lu soya ya da mısırdan bulaşmış olabileceğini öne süren yetkililer daha sonra yaptıkları açıklamalarda dünyada GDO‘lu pirinç üretimi olmadığını, daha sonra da GDO‘nun çeltik kavuzunda olup içindeki pirinçte bulunmadığını iddia ettiler. Yani bu süreçte Bakanlık, emniyet güçlerinin İTÜ laboratuvarlarda yaptırdıkları ve GDO‘lu olduklarını söyledikleri pirincin GDO‘lu olduğunu itiraf etmekten kaçınmaları halkımızın nitelikli beslenme hakkına yaklaşımlarını göstermiş oldu. Hatta Bakan Eker bu pirinci gönül rahatlığı ile “tüketin” bunda GDO yoktur beyanında bulunarak ithal pirinç tüketimindeki olası daralmayı önlemeye yönelik beyanlarıyla kimin çıkarlarının bakanı olduğunu net bir biçimde gösterdi. 
      Kapitalist üretim tarzı tarımsal ürünlerde de kendi doğası gereği en fazla ürünü en ucuz maliyetle elde etmek için bilim ve Fen’in tüm olanaklarını seferber ederek tarımsal üretim yaptığı gerçekliğinden hareketle GDO`lu pirinç üretimi olmadığını söylemek halkımızı kandırmakla eş anlamlıdır.
     2006 yılında ABD`de “tarımsal amaçlı üretim” izni  adı altında GDO’lu pirinç üretilmeye başladığını konuyla alakalı herkes biliyor. Dahası komşumuz İran’ın 2004 ten buyana 20.000hektarlık arazide yine “ticari amaçlı” GDO’lu pirinç ürettiği herkesçe bilinmekte.yanlızca ABD veİran’mı? Elbette hayır. Japonya, Çin ve Güney Kore de de GDO’lu pirinç üretimine izin verildiğini 2007 den bu güne üretimin devam ettiğini tüm dünya bilmekte.
      Bu kadar üretim olurda, hiç mi ülkemizde yaşanan skandal gibi vakalar yaşanmaz? Elbette yaşanır. Ülkemizde olduğu gibi GDO‘lu pirinç skandalları dünyanın birçok ülkesinde de yaşanmış ve yaşanmaya da devam etmekte. Yani yalnız değiliz! Örneğin 2006 yılında Almanya, Fransa ve İngiltere`de market raflarında GDO`lu pirince rastlanmıştır. Aynı dönemde ABD`de pirinç üreticilerinin tarlalarında GDO`lu pirinç “bulaşıklıları” tespit edilmiş ve AB, ABD`den aldığı pirinçlerde GDO olmadığına dair belge istemiştir. 
     2006 da Bayer‘in henüz ticari olarak yasallaşmamış sadece deneme üretimleri yaptığı LL601 isimli GDO‘lu pirincin normal pirinçlere karışması nedeniyle pirinç borsalarını allak bullak ettiği skandalın faturası 1,2 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. 
      GDO’ya Hayır Platformu çalışmalarından öğrendiğimiz ve daha geçtiğimiz yıl yaşanan bir kaç GDO’lu pirinç vakası şunlar. Belçika: 8 Mart, 15 Mart 2012, Çin orijinli GDO‘lu pirinç eriştesi tespit edildi ve ülkeye sokulmadı. Çek Cumhuriyeti: 6 Haziran 2012, Çin‘den gelen GDO‘lu pirinç eriştesi ülke sınırında yakalandı. Fransa: 20 Nisan, 14 Mayıs, 27 Haziran 2012, Çin‘den gelen GDO‘lu pirinç erişteleri sınırdan geri çevrildi. Almanya: 22 Ağustos, 5 Eylül 2012, Filipin orijinli GDO‘lu pirinç eriştesi tespit edildi ve raflardan toplatıldı. Norveç: 10 Mayıs 2012, Çin‘den gelen GDO‘lu pirinç eriştesi tespit edildi ve sınırdan geri çevrildi, 30 Ağustos 2012, Çin orijinli GDO‘lu pirinç sınırda yakalandı. İtalya: 26 Mart, 10 Ekim, 19 Ekim 2012 Çin orijinli GDO‘lu pirinç ve pirinç ürünlerine sınırda el kondu. Portekiz: 23 Mart, 16 Mayıs, 8 Kasım 2012 Çin orijinli GDO‘lu pirinç ve pirinç ürünleri tespit edildi ve sınırdan geri çevrildi.Hollanda: 13 Eylül, 2 Ekim, 7 Kasım 2012, Çin orijinli GDO‘lu pirinç ürünleri tespit edildi ve sınırdan geri çevrildi. 
       Görüldüğü üzere GDO‘lu olduğu tespit edilen hiçbir pirinç ve pirinç ürünleri Avrupa ülkelerinin sınırından giremezken, bizim yetkililer yapılması gerekenleri yapmak yerine GDO`lu pirinçleri biz tüketicilere şirin göstermeye çalışmaktadır. Tüm bu inandırıcı olmayan açıklamalar ve çelişkili tutumlar GDO`lu gıda tüketmek istemeyen emekçi halkımızda tedirginlik yaratmakta, kendilerinin ve çocuklarının beslenmesinde önemli bir yer tutan pirinç ve pirinç türevlerinin tüketiminde haklı kaygılarla geri durmak zorunda bırakılmışlardır.
      Hâlbuki Tarım bakanlığının emekçi halkımızı rahatlatması için yapması gereken açıklama GDO`lu pirincin ya da çeltiğin derhal imha edileceği açıklaması olmalı ve pirinçlerin nasıl imha edildiğini kamuoyuyla paylaşmasıydı. Bu yapılmadığı takdirde özellikle küçük ve orta ölçekli yerli pirinç üreticimizi de olumsuz yönde etkileyecek olan bir “pirinç tüketmeme protestosunun”  vebali Tarım Bakanlığının üzerine kalacaktır. Zira emekçi halkımız pirinç pilavı yemekten, pirinç unuyla muhallebi yapmaktan korkar olmuştur. 
       İnsanların genetiği değiştirilmiş organizmalar ile üretilen besinleri yemesinde sakınca görmeyenler, kar azami kar prensibiyle hareket edenler ve onlara yardım edenler halkımızın haklı öfkesinden mutlaka nasiplerine düşen bölümü hak ettikleri şekilde misli misline alacaktır.