Üç yılı aşkın bir zamandır, Niğde’nin en köklü gazetesi olan Hamle Gazetesinde
 “ Konuk Yazar ” olarak yazı yazmaktayım.
            Türkiye’nin en özgür televizyonu olan Ulusal Kanal’ın Niğde Temsilcisi sıfatıyla da Niğde Gazeteciler Cemiyetine üyeyim.
            Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli olduktan sonra vatanın bütünlüğü ve milletin birliği yolunda çalışmalarıma devam etmek konusundaki isteğimi gazete yazarı olarak da sürdürmeme fırsat veren başta Hamle Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sayın Ali Osman Sayın’a ve Niğde Gazeteciler Birliği’ne en derin şükranlarımı sunarım.
            Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk de askeri okul yıllarından itibaren ara ara gazetecilik yaptı. İstanbul’da kısa bir süre yayınlanan Minber Gazetesine ortaklık etti, milletimizin sesi oldu. İrade-i Milliye ve Hâkimiyet-i Milliye Gazeteleriyle de halkı aydınlattı ve halkı örgütlemek adına yazılar yazdı.
            Basının bir okul, kuvvet ve rehber olmasını isteyen Atatürk’ün tersine bugün gazetecilik mesleği, genel anlamda işlevini yerine getirmemektedir. 
                                                                           YANDAŞ MEDYA 
            Bir kısım basın, beslendiği kaynağın her uygulamasını, açıklamasını sorgulamadan alkışlayan, manşetlere taşıyan, kendini mahkemelerin yerine koyup kişi ve kurumlar hakkında peşin hükümler verip, karşıt görüşleri ciddiye almayan bir yayın politikası izlemektedir.
            Bir kısım basın bu haliyle ülkenin bağımsızlığına, kişinin özgürlüğüne değil, belli güç odaklarına hizmet vermektedir.
            Özerk devlet, iki bayrak tartışmaları sürüp, Büyük Ortadoğu Projesi ile de ülke adım adım bölünmeye giderken basının bugünkü hali içler acısıdır.
Tarih, Türk basınının bugünkü tavrını da not edecek, gelecek kuşakların öğrenmesine olanak sağlayacaktır. 
                                                            ASIL GAZETECİLİK 
Oysa gazete, gerçek haberi millete ulaştırmalıdır. Gazeteci kendine sansür uygulamamalı, gazete yönetimi yazarının yazısı üzerinde söz sahibi olmamalıdır.
Halkı birleştirmelidir.
Halkı ikna etmeli, kendine inandırmalıdır.
Bulunduğu yöreye ait sorunlarını öne çıkarmalı, çözüme kavuşturulmasını sağlayarak tarihte iz bırakmalıdır.
Paylaşmayı, dayanışmayı, birlikteliği amaçlarının en başına koymalıdır.
Gazete bir bakıma halkın gözü, kulağı ve sesi olmalıdır.
Gazeteler bütün bu görevlerini özgürce yerine getirebilmek için yeterli maddi güce, elemana ve teknolojik altyapıya da sahip olmalıdır. 
Devlet halkın sesi olan gazetelere karşılık beklemeden destek olmalıdır.
Halkımız da doğum haberinden başlayıp ölüm ilanına kadar; mezuniyet, sünnet, evlilik, kimlik kayıp ilanı vb. konularda kişisel sorunlara sahip çıkan gazetesine abone olmalı, okumalı, abone bulmalı ve sonuçta okuduğu gazeteye sahip çıkarak maddi destek sağlamalıdır.
Ocak 2011 itibariyle Türkiye’nin bugünkü geldiği noktadan, kendi çıkarının gözetilmesinden ötürü memnun olanların dışında, toplumun tüm kesimleri rahatsız, korku içinde ve yarınından endişelidir.
Yarın da hangi oranda memnun olacağımıza günümüz basınının tutumu önemli ölçüde etki edecektir.
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne yazıları nedeniyle şehit olan tüm gazetecilerimizi ve basın emekçilerini rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Henüz suçunu öğrenemediği halde tutuklu bulunan gazeteci arkadaşlara özgürlük diliyorum.
Tüm gazeteci arkadaşların Gazeteciler Günü kutlu olsun.