İran Fars Haber Ajansı, anlamlı bir tespitte bulunuyor.
“Bu Siyonist oyuna Müslümanlar yerine solcuların direnmesi Türkiye adına daha da şaşırtıcı ve acı bulunuyor.”
Eskiden “Müslümanlar neden geri kaldı” diye tartışılırdı. Şimdi “neden ileri gidiyor” diye tartışacağız anlaşılan. Ben bu duruma eski yazılarımda dikkat çekmiştim ama bugünlerde ve bir başkasının söylemesi, ne de olsa, tesirli oluyor. “İleri gitme” yi, “haddi aşmak” anlamında okuyacaksınız.

***

Libya’daki gelişmeleri izlerken üzüldüm. Bana Irak’ı hatırlattı. Hani Saddam’ın heykelinin boynuna ipi takıp sürükleyen Iraklılar geldi gözümün önüne. Şimdi onlardan bir tekinin bile sağ kaldığını zannetmiyorum. Kimi Şii camilerinin bombalanmasında ölmüşlerdir, kimi de Sünni! camilerinin bombalanmasında. Kalanı da sokaklarda, arabalarda bombalanarak ölmüşlerdir. Hanımlarının ne olduğundan haber yok. Camilere, evlere, müzelere postalla girip çiğneyen işgalciler unutuldu mu bilmiyorum ama Irakta da milli bir direnişin, direnişçileri aşan bir direnişin kıpırtıları görülüyor.
O “Siyonizm” denilen şeyi Müslüman ülkelere Erbakan Hoca öğretmişti. Hatta birkaç kere yazdığım bir anısını tekrarlamak istiyorum. Suudi Arabistan’da kendisine çok lüks bir üniversiteyi gezdirdikten sonra nasıl bulduğunu sormuşlar:
“Çok güzel demiş, yalnız bir eksiği var.” Nedir, diye sorduklarında da:
 “Şuurlandırma fakültesi” diye cevap vermiş.

***

“Trilyonların” konuştuğu Somali manzaralarına bakıyorum. Türkçe konuşmakta güçlük çeken kibarlık meraklısı bir şarkıcı, aç (!) Somalilerin dans ederek (!) karşıladıkları bir ziyaretçi grubu, sulu gözlü konuşmalar... Peki Kızılay Başkanı bu gezinin arifesinde niye istifa etmişti? Her taraf gösteri ve gösteriş! Bu kadar gösteri ve gösteriş içinde insani duygular, merhamet vs. barınabilir mi? Barınan şey, görülen manzaradan duyulan ürperti ve korkudur. Erbakan Hocanın lafına geliyoruz. Şuurlandırma fakültesi eksik! Allahın hikmeti işte, solcular daha önce şuurlandılar demek ki. Gerçi şimdi “solcu sağcı” değil “milli ve gayrimilli” olanlardır çarpışan. Yani milli olanlar, son çözümlemede yüzde on ihaneti içlerinde barındırmayanlardır aynı zamanda.

***

Birinci Dünya Harbi’nde imparatorlukları ve monarşileri yıktılar. Sonra onların yerine ulus devletleri kurdular; onları da zamanla lokma lokma doğrayıp yutulabilir federasyonlar haline getirmek için. Bir şeyi hesap edemediler yalnız. Ulus yani milli devletler, milli bilinci de geliştiriyor. Şimdi direnen, o milli, ulusal bilinçtir. Ulusal yani milli bilinci ne yapsanız susturamıyorsunuz. Hapse de atsanız, göz altına da alsanız bu olmaz. Hani derler ya, eşyanın tabiatına aykırı diye, işte öyle.