Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, okyanus ötesi ziyaretinde ABD’lilerin Suriye konusunda  “tavsiyelerini”  alıp yurda döneceği son gün Genelkurmay Başkanlığına eş zamanlı ilginç bir ziyaret gerçekleştirildi.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral James N. Mattis’in Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’i ziyaretini fotoğrafları ile birlikte Genelkurmay’ın internet sitesinden öğrendik. Orgeneral Mattis’in ABD’nin bölgedeki bir numaralı askeri yetkilisi ve sorumluluk alanı içinde Suriye, Lübnan, Irak, İran, Afganistan, Mısır, Yemen, Pakistan gibi ülkeler olduğunu hatırlayınca gazetecilik görevimizi yerine getirmek için kollarımızı sıvadık.
Genelkurmay’ın internet sitesinde fotoğraflar dışında bir bilgi kırıntısı olmayınca önce Dışişleri Bakanlığına gittik.  “ABD’de de ne oldu”  diye sorduk, malum  “İcraatın içinden”i dinledik. Ulaşabildiğimiz tek ve en önemli haber; Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Suriye konusunda  ABD’lilere verdiği  “asker bizim gibi düşünmüyor”  mesajıydı.
Herhalde, ABD’liler Davutoğlu’ndan bu mesajı alınca,  “TSK ile bir de biz görüşelim bakalım”  diye harekete geçip Merkez Kuvvetler Komutanını Ankara’ya  gönderdi.
Askeri kaynakları soru bombardımanına tuttum. Oldukça rahat bir görüntü verdiler.
İkili görüşmenin tam içeriğini değil ama havayı yansıttılar. Şöyle:
“ABD’nin Suriye konusunda istekleri ortada. Bunun için TSK’nın ikna edilmesi tek başına yetmiyor. Öncelikle Türk Milletinin ikna edilmesi lazım. Türk Milletinin ikna edilmesi için öncelikli yer Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türk kamuoyu zaten Suriye’ye müdahaleye sıcak bakmıyor”.
İnternet sitesinden sadece fotoğraflarını gördüğümüz bu önemli görüşmenin altı çizilen bir yönü daha var. Askeri kaynaklar onu da şu şekilde izah ediyor:
“Biz bu bölgede oturuyoruz. Komşularımızın sayısına ve kimler olduğuna dikkat edin. Uzaktan gelen biri için mahallenin diğer çocukları ile kavga etmenin manası var mı? Amerika bölgede bir İran’la, Rusya ile çatışmayı göze alabilir mi?” 
Verdiğim gazetecilik sözü gereği olup biteni dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.
Merak etmeyin. Haber takibi sürüyor.


Faili meçhulde kalanlar 
MİT krizi ile birlikte “faili meçhuller” tartışması da tam gaz gidiyor.
Terör örgütü ile mücadelede başarılı mücadele yürüten, 1992-1995 yılları arasında Olağanüstü Hal Bölge Valiliği yapan Ünal Erkan’a faili meçhul tartışmasını sorduk. Ünal Erkan, çok kısa ama anlamlı bir yorum yaptı:
“Türkiye’de faili meçhul konusu tartışılıyor. Herkes abartılı bir rakam üzerinden konuşuyor. Ancak olayın gerçeğini çok az kişi öğrenmeye çalışıyor. O dönem cinayetler dışında birçok olay da var faili meçhul olarak. Örneğin, terör örgütü bir karakolu basıyor, o karakola saldırı düzenliyor. Ancak kimdir, nedir bilinmiyor. Saldırıya kimler katılmış, saldırıya kim komuta etmiş vs. bu bilgiler olmayınca bu olay faili meçhul olarak kayda geçiyor.
Ayrıca abartı rakamların dışında gerçek rakamlar ortaya çıktığında şu gerçek ortaya çıkıyor. Hep devlete suçlama yapılmasına rağmen terör örgütünün işlediği birçok faili meçhul cinayet görülüyor. Bunu kimse hatırlatmıyor. Yani gerçek rakamın tamamını geçtim en az yarısı terör örgütünün işlediği faili meçhul cinayetlerdir. Bunları anlatmak gerekir. PKK’nın çok sayıda infazı zaten biliniyor. Neden kimse bunların üstüne gitmiyor. Hep tek taraflı olarak güvenlik güçleri eleştiriliyor, devlet eleştiriliyor.”


Komisyonda kalanlar
MİT kanununda değişiklik öngören yasa teklifinin Meclis Adalet Komisyonunda görüşülmesi sırasında yapılan kavgaları okudunuz.Yazılı basının yer darlığından olsa gerek milletvekilleri arasında geçen bazı ilginç diyaloglardan haberiniz olmayabilir.
CHP Milletvekili Süheyl Batum’un teklif üzerindeki konuşmasından bir bölüm:
“Bundan sonra Başbakanın koruması altında bir grup oluşturuluyor. Örneğin TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) bu da Başbakanlığa bağlı ve dokunulamıyor. Örneğin TİB beni bir yıl dinlemiş haberim yok. Teknik takibe almışlar beni. Beni dinlerken ne alabilirler ki? Ne aldılar? Bunu gündeme getirince de ’yargı bağımsızdır ne yapacağız’ dediniz. Sonradan haberimiz oluyor. Peki, beni dinleyeceğini neden bana bildirmiyor. Nedir bu özel görev kavramı? Kişiye özel bir görev kavramı ne demek? Bunu daha önce de siz getirdiniz. İlk defa da Adalet Bakanı’nın ağzından duyduk. MİT için bu kanun teklifinde de aynı durum söz konusu.” 
İlginç bir diyalog da MHP Milletvekili Ali Uzunırmak ile BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak arasında geçti:
Ali Uzunırmak:  Neden şikayet ediyorsunuz? Devlet artık siz olmuşsunuz.
Murat Bozlak: Bugüne kadar sizdiniz devlet!..
Ali Uzunırmak: O nedenle 12 Eylül döneminde o kadar hapis yattık değil mi?
Bozlak: Biz de hapis yatıyor baskı görüyoruz...
Uzunırmak: Biz hâlâ düşüncede devletiz...