Ermeni diasporasının tarih boyunca dünya kamuoyunu nasıl yanılttığına dair hazırladığım bu yazımı okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Bugün Avrupa ve Amerika ülkelerinden hangisi gerçek Türk dostudur? Bir kere bu devletlerin, tarihten gelen kuyruk acıları ve Haçlı Ordularının intikam duyguları vardır.

Sultan Mahmut’un Tanzimat Fermanı’ndan sonra Avrupa’nın Osmanlılara “hasta adam” gözüyle baktığı dönemde iç işlerimize karışmaya başladılar. İçimizdeki azınlıkları kışkırttılar. Hâlbuki bundan önce yan yana dostça, kardeşçe yaşayan bu azınlıklar şimdilerde problem olmaya başladı.

Avrupalı dostlarımız kirli ellerini, sinsi planlarını Türkiye üzerinde uygulama fırsatını buldular ve Anadolu’daki Ermenileri ayaklandırdılar.

Ülkedeki azınlıklar dış devletlerin tahriki ile kazan kaldırdılar. Yönetimi ele geçirme çabasına girdiler. Ermenileri Anadolu’da isyana teşvik ettiler.

İşte Ermeni Diasporasının Kuyruklu Yalanı; Avrupalı yazarların tespitlerinde, l9l5 tarihinde, dünyada Ermeni nüfusunun tamamı, 2.427.392 olarak belirtilmektedir. Bunların başında İngiliz seyyahı YNCH’ın 1901’de yayınladığı seyahatnamesi önemli bir kaynaktır. Buna göre Ermeni nüfusunun ancak 1.158.484’ü Türkiye’de bulunmaktadır. Hâlbuki Ermeni yazarı Basmanciyan Avrupalıların desteği ile bu nüfusun 4.500.000 kişi olduğunu, 2.500.000’in Türkiye’de yaşadığını iddia etmektedir.

Ermenilerin teşkilatlanması, dış yardımlar sayesinde hızlandı. Tanzimat Fermanından sonra Ermeniler devlet yönetimine sızdılar ve güçlü hale geldiler. Osmanlı sınırları içinde tüccar, esnaf, kuyumculuk dallarında adeta “Ermeni zenginliği efsanesini” yaşattılar, “Ermeni Millet Nizamnamesi” adıyla bir heyet kurdular. Bu heyet 1862 yılında resmi olarak onaylandı ve yürürlüğe girdi.

Bütün bu gelişmelerin özünde “Şark Meselesi”, yani Osmanlı topraklarının taksimi yatmaktaydı.

Ermeni Patriğinin Hain Planları; İstanbul’da oturan Ermeni Patriği “Nubar Paşa” başkanlığındaki Ermeni asıllı vali, adliye ve zabıta amirlerden meydana gelen bir komite kurdular. Olayları ters yüzü ederek, “Türk işkencesi” konusunu işlediler. Çeşitli Avrupa ülkelerinde Ermenilerin lehine mitingler düzenlendi. Eli kanlı papazlar, kiliseleri cephanelik haline getirdiler.

Erzurum İsyanını hazırlayan Erzurum Murahhası Ormanyandı. Bu zat, Osmanlı yönetiminde Paşa idi. Valiler ve üst seviyedeki bürokratlar Ermeni asıllıydı ve bu olayları körükleyenlerde onlardı.

Bu arada, Haren Aşikyan 1888’de Ermeni Patriği seçildi ve bu zat Erzurum’da kanlı isyanları başlattı. Burada binlerce Türk’ün kanı akıtıldı. Bu kıvılcım Kumkapı, Merzifon, Kayseri’ye sıçradı. Sason İsyanını çıkarıldı. Konu Avrupa’ya taşındı. Katledilenler Türklerdi, propagandalar ters yüz edildi. Avrupa şehirlerinde Ermeniler lehinde büyük mitingler yapıldı.
Rus ve Ermenilerin uyguladıkları soykırımlar; Ruslar Özlü Kalesini aldıklarında orada yaşayan 20.000 Türk’ü kadın kız, çoluk çocuk hepsini kılıçtan geçirmişlerdir. Bu olay, I. Sultan Abdulhamid’e rapor edilince Sultan; “Vah Vah! Özü Beni dil hun etti” dedikten sonra üzüntüsünden felç oldu.

Bunun üzerine Ermeniler Doğu’da onlarca tarihi Camiyi yıktılar, okulları yaktılar.

1909 Nisanında Adana İsyanını çıkardılar. Van Gölü güneyine kadar gelen Rus kuvvetlerine rehberlik yaptılar. Türklerin arkasından hançerlediler. Tüyler ürperten vahşice cinayetler işlediler.
Ermeniler Lozan’a, büyük bir siyasi çıkarma yapıp, Türkler aleyhine verdikleri muhtıraya Fransız, İngiliz, İtalyan ve Alman heyetleri büyük bir destek oldular. [Dr. Rıza Nur, hayatı ve hatıraları, C. III. İst. l968].

Erzurum’da ayaklanmalar oldu. Ermeni Komitecileri yüzlerce askeri Polisi ve zabıtaları şehit ettiler. Sonra da Ermeniler zulüm görüyor diye yaygara kopardılar.

Daha sonra Kumkapı, Merzifon, Çorum, Kayseri ve Yozgat isyanları patlak verdi, Sason isyanı ile de Doğu bölgelerine sıçradı. “Babı-Ali Numayışı” hazırlığı yapıldı. Buraya, Doğudan getirilen yüzlerce Ermeni’ye, İstanbul Kiliselerinde papazlar tarafından silahlandırılıp patrik İzmirliyan’ın yakın arkadaşları tarafından Üsküdar’daki kilisede “Haç, dünyayı yenecektir” şeklinde vaaz verdirildi.
18 Eylül Pazartesi günü Kumkapı’daki Patrikhane Kilisesinde 400.000 civarında Ermeni toplandı ve Bab-ı Ali’ye doğru yürüdüler. “Yaşasın Ermenistan” diye bağırıyorlardı. Çapulcuların sayısı beş bin civarına ulaşmıştı. Bunların Bab-ı Aliye girmeleri engellendi ve dağıtıldı.
Ermeniler bu defa Doğu Anadolu da “Zeytun ve Van” isyanlarını başlattılar. Burada da birçok masum insanın canına kıydılar. Bu bölgeye Rusya, Kafkasya ve İran yoluyla pek çok silah ve cephane sokuldu. İngiliz Sefareti kanalıyla Londra’dan gelen paralar yardım adı altında Ermeni Komitacılarına dağıtıldı. İstanbul’da Osmanlı bankası Ermenilerce işkâl edildi. Birçok asker ve sivil halk şehit oldu.

İstanbul’da bulunan bütün Ecnebi Sefirleri Sultana gelerek, Ermenilere zarar verilmemesi için ricada bulununca, Padişah onlara yakalanan silah ve bombaları göstererek: “Efendiler, Ermeniler, Tabayı Şahanem olan Müslüman Türkleri bu silahlarla katlettiler. Bu gördüğünüz silahların fabrikası benim ülkemde yoktur.” dedi. Bunun üzerine, Sefirler mahcup olup oradan ayrıldılar.

Sultan Abdulhami’e Yapılan Ermeni Suikasta hazırlamış, oyunları boşa çıkınca çılgına dönmüşlerdi. Bombanın patlaması sonucu üç asker, yirmi üç kişi öldü, sekiz kişide yaralandı.

Talat ve Cemal Paşalar ise tutuklu olan Ermenilerin kurtulması için mahkemeye baskı yapmışlardır. Yıllar sonrası bu iki paşa, yurt dışında Ermeni kurşunlarıyla öldürüldüler.

Bu olaylardan sonra iyice azıtan Ermeniler Kayseri’de bomba ve silah imalatı yapıp bunları Ermeni çetelerine dağıtmışlardır. Bu imalatı Nevşehir yan Misak yapmıştır.

 Ermeniler Yozgat’ta kalabalık bir nüfusa sahiptiler. Özellikle Boğazlıyan’ın Evrih ismindeki Ermeni köyü çeteleri, birçok Türk köylerini basarak masum, suçsuz, günahsız insanları katletmişlerdir. Evric, İğdeli, Menteşe köyleri Ermenilerin yoğun olduğu yerlerdi.

Boğazlıyan, Rumdiker köyünün Ermeni halkı, jandarma karakolunu basıp askerleri şehit ettikten sonra binayı da imha etmişlerdir.

1906–1922 yılları arasında, dış ülkelerin desteği ile Ermenilerin Anadolu’da yaptığı katliamda toplam 506,5l8 kişi şehit edilmiştir. [Türkiye Cumhuriyeti Devlet Arşivi-l995-Osmanlı Belgeleri Cilt.l.2.3.4.5.]. Bu rakamlar resmi kayıtlara kaydedilenler, fakat bilinmeyen ve tespiti yapılamayanlar ise bu sayının çok üstündedir. Bu katliamlar, yabancı kaynaklarca da doğrulanmaktadır.

1-Kars ilimiz merkez kasaba ve köylerinde 95.210 insanımız öldürülmüştür.
2-Van ilimizin ilçe ve kasabaların toplamında 201.096 kişi kurşuna dizilmiştir.
3-Bitlis merkez kasaba ve köylerinde toplam 66.277 kişi imha edilmiştir.
4-Trabzon kasaba ve köylerinde ise işkenceyle öldürülenlerin sayısı 3.597 kişidir.
5-Edremit ve civarında 15.000 kişi katledilmiştir.
6-Muş merkez kasaba ve köylerinde toplam 1.576 kişi suçsuz günahsız öldürülmüştür.
7-Doğubayazıt ve çevresinde yakılarak ve işkenceyle öldürülen 14.000 kişidir.
8-Kilis’te 2, Terme’de 9, Adana’da 12, Pozantı’da 40, Osmaniye’de 1, Iğdır’da 8 kişinin gözleri oyularak öldürüldüğü tüyler ürperten katliam yapıldığı kayıtlara geçilmiştir.
9-Maraş ilinde, milletin gözü önünde gebe gelinlerin karnına süngü takıp çocuğu bayrak yapanları ve kanlı dereden sel gibi kan akıtanları Maraşlılar unutmamışlardır. Sütçü İmam’ın isyanı bu nedenle olmuştur. Halkın gözü önünde 6 kişinin kulak ve burunları kesilerek öldürülmüştür.
10-Erzurum ve civarında ise 12.911 kişi camilerde ve toplama kamplarında kurşunla taranarak katledilmiştir. Kadın ve kız çocuklarının, göğüsleri kesildikten sonra öldürüldüğü tespit edilmiştir.
11-Nahcivan’da 82.292, Erivan’da 192, Kara kilise’de 12.000 kişi toplu imha edilmiştir.
12-Bayburt ve civarında 2.115 kişi diri diri yakılarak öldürüldüğü kayıtlarda yer almaktadır.
13-Diyarbakır ilinde 55, Antep’te 1, Ünye’de 12, Çıldır’da 100 kişi şehit edilmiştir.
14-Niğde’nin Ulukışla ilçesinde ise 7 kişi kulakları kesilip, gözleri oyularak öldürülmüş.

Bu katliamda kayıtlara geçen 506.518 kişi Ermeni çetelerince öldürüldüğü görülmektedir. Revan’da 25 köyün yerle bir edildiği, Bitlis’te 1 köyün tamamen yakıldığı, Van merkez ve köylerinde sayısı belirsiz insanların topluca kaybolduğu akıbetinden haber alınmadığı belirtilmektedir.

Trabzonda birçok insan evlerinden gece alınıp götürüldüğü,Vanda 180 hanenin imha edildiği, Başkale ilçesinden zorla götürüldüğü ve bir daha izlerine rastlanmadığı, Bitlis’te 100 hanenin kayıplara karıştığı, Maçka’da ise ölü sayısının tespit edilemediği, Geveş, Hizan, Hınıs civarında toplu katliamlar yapıldığı, Elaziz’de ölü sayısı kesin olarak bilinmediği, Çatak’ta 9 köyün tamamının yok edildiği, Ardahan, Büyükvadi, Kağızman, Sarıkamış bölgelerinde katliamlar yapıldığı, Kars’ta, Artvin’de, Diyarbakır’da birçok insan evlerinden alınıp götürüldüğü, Kars ve Oltu’da, Kilis’te 85 hanenin imha edildiği yerli ve yabancı bütün kaynak eserlerde ortak görüş olarak belirtilmektedir.

Bugün dünya kamuoyunda Ermeniler yoğun lobi çalışmaları yapmakta, Türklerin aleyhine, Ermenilerin lehine karar çıkarma çabaları devam etmektedir.

Kurtuluş Savaşı heyecanıyla, Ermenilere karşı haklı davamızda lobi çalışmaları ile karşı atağa geçmenin zamanı geldi de geçmek üzeredir. Düşmanın en korkuncu, kendisini dost gösterendir. Millet olarak da bu konularda duyarlı olmak zorundayız.