“Rüşvet” ,
“Yolsuzluk”,
“Kara para”,
“Ajan”,
“Paralel devlet”,
“Vesayet”,
“İhanet”,
17 Aralık 2013 ile 30 Mart 2014 arasında sıkıştırıldığı zannettirilen Türkiye gündemi.. “Tayyip Erdoğan’ı siyasetten silme” , “yerel seçimlerde AKP’ye kaybettirme” , “paralel devlet” , “cunta” başlıkları ile ortaya atılan komik algı oyunları ve psikolojik operasyonlar.
12 Eylül 1980’den bu yana vatanımız üzerinde uygulanan harbin en önemli kademesine geldik. Biz, yukarıda tırnak içi verdiğim ve bunun gibi başlıklarla uğraştırılırken (daha önce de kayıt düşmüştüm) büyük bir devlet krizi yaşıyoruz.
Büyük birader, Türk devlet sistemini çökertmek, vatanımızı parçalayıp Büyük Kürdistan ve oradan da Büyük İsrail’i kurmak adına en büyük balyozu indirdi. Bizler ise, “acaba hangi taraf haklı”girdabına düştük. Kitlesel iletişim araçları üzerinden fışkırtılan en avanakça tartışmaların peşine takılıp gidiyoruz. Büyük fotoğrafı ister istemez ıskalıyoruz, atlıyoruz. Türk’ün yok edilmesi için kurulan organizasyonun(şimdiki karşıt) aktörleri üzerinden tartışmalara katılırken parçalanması planlanan vatanımız için Türk Devlet yapısının tamamen çökertilmesi operasyonu tezgahına omuz veriyoruz.
Bu satırlarımın ardından, “yazar Tayyip Erdoğan’ın safına geçti herhalde” diye beni çok yaralayacak bir düşüncenin aklınızın köşesinden dahi geçmesini istemem. ADSIZ’ın sıkı takipçileri benim çizgimi net olarak bilirler. Adı, simgesi, amblemi ne olursa olsun hiçbir yanlışın yanında olmadım ve olmayacağım.
Söz konusu VATAN. Gerisi hiç umurumda değil.
Beraber yürüyüp o yollarda, her türlü rantı ustaca paylaşan, kendilerini eleştirenleri “dinden çıkmakla” suçlayan, vatan uğruna kendilerine muhalefet edenleri işsiz, aç bırakan ve hatta kodeslerde sürüm sürüm süründüren bir zamanların şen ortaklarının bugün içinde bulundukları kavga da hiç umurumda değil. İlahi adaletten kaçıp kurtulamayacakları için hak ettikleri cezayı bulacaklardır elbet..
Söz konusu VATAN.
Terör örgütü PKK’nın sivil siyasi uzantılarının neler yaptığına ve neler söylediklerine dikkatlice bakın. Adamlar hem nalına hem de mıhına nasıl muhalefet yapıyorlar!.. Bu arada özerk yapılarının fiili ve de resmi ilanı için belirledikleri 30 Mart mahalli seçimleri için nasıl ustaca organize olup çalışıyorlar..
Güvenlik birimlerinden edindiğim son şok bilgiyle büyük fotoğrafı biraz daha netleştirmeye çalışayım;
“Çözüm sürecinde” Recep Erdoğan’ın ballım güllüm olduğu terör örgütünün merkezi Kandil’den teröristlere “dön” emri verildi.
Şimdi, diyeceksiniz ki “çekilme zaten tiyatroydu” .
Doğru haklısınız!..
Güvenlik birimlerinin elindeki bilgilere göre süreçte çok iyi organize olan terör örgütünden 30 Mart ertesi büyük eylemler bekleniyor. Buna bir de bölgedeki mahalli seçimlerin zafer sarhoşluğunu ekleyin.
Devam edelim;
Terör örgütü dağa çıkanlar ile halihazırda dağda bulunanları, biz “Tayyip” – “Cemaat” kavgasına dalmışken ustaca sahaya sürüyor.
1- Siyasi ideolojik eğitim alanlar ve “sertifikalı” diye adlandırılan militanlar gelip teslim oluyor. Bunlar hiçbir eyleme karışmadıkları için serbest bırakılıyorlar. Kandil, bunları seçim çalışmaları için merkezlerde görevlendiriyor.
2- Kış konumunda olan ve eylemlere karışmış militanlar da mezra ve köylere gönderildi. Oralarda çalışıyorlar.
Başbakan ve “Tayyipçiler” de “şehit haberi gelmedi diye çok üzülenler var” propagandaları ile göz boyayıp içinde bulundukları bataklıktan sıyrılmaya çalışıyorlar.
Fotoğrafın daha da netleşmesi için iki de küçük hatırlatma yapalım;
1- “Paralel devlet” in isim babası bebek katili Abdullah Öcalan’dır. 2013 Ocak ayında üç kadın militanın Paris’te öldürülmesi sonrasında “Bu işi paralel devlet yaptı” demiş ve daha sonra ifadeyi Gezi’de tekrarlamıştı.
2- “Devletin içinde Ergenekon yapılanması var. Zekeriya Öz benimle de görüşsün” diyen de bebek katilinin ta kendisiydi.
Bu satırların arkasından da “Ahmet Takan cemaatçi olmuş” demeyin..
Olup bitenlere; bir de perde arkasında olup bitenlerle, taşeronların sayesinde sizlerden kaçırılan gerçeklerle bakın!..
Söz konusu VATAN…