Bana ulaşan bomba bilgiyi sizlere aktarmadan önce. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son durumunu bir kez daha görmekte çok ama çok fayda var.
Erdoğan Seul’de patronu Obama’dan elden tebligat alırken ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times ek tebligat çıkarmış. Bu ek tebligatın önemli bir özelliği de “eğer Tayyip Erdoğan kendine denilenleri yerine getirmezse başına neler geleceği” ile ilgili. Gazetedeki başyazı “Türkiye’nin bölgedeki başarıları” gibi gözükse de “ancak” ve “ne yazık ki” ile başlayan cümlelerle açık tehditler içeriyor. NYT 
diyor ki:
n Ne var ki Türkiye’nin demokrasisi, farklı ve kutuplaşmış bir halkın haklarını ve özgürlüklerini garanti etmekten hâlâ uzak. Bu zayıflıklar, yeni bir anayasa ile başlayarak düzeltilmelidir. Önümüzdeki birkaç ay hayati olacak.
n Sayın Erdoğan, meşru bir biçimde Orta Doğu’da bir liderlik rolü iddia edebilir. Ancak kendi demokrasisini güçlendirirse kredibilitesi artar. 
n Ancak bireysel haklarından çok devletin güvenliğine önem veren 1982 askeri Anayasa’sı hâlâ değiştirilmedi. Hükümet hâlâ Kürt ayrılıkçılarıyla savaşıyor. Yargı sistemi, resmen suçlanmadan süresiz tutukluluğa olanak tanıyor. Ve halkın ortalama eğitim düzeyi, sadece 6.5 yıl.
n Komisyon, şeffaf bir süreç izlemeli, Atatürk milliyetçiliğine dayalı eski otoriter belgeyi atmalı ve yeniden başlamalı.
n Yeni Anayasa, sivillerin ordu üzerindeki kontrolünü teyit etmeli, bireysel haklar ile ifade, din ve basın özgürlüğünü korumalı. Aynı zamanda vatandaşlık, sadece Türkler değil, baskı altında olmamaları için Kürtleri ve diğer etnik grupları dahil ederek yeniden tanımlanmalı. Mevcut anayasa, vatandaşı ’Türk’gibi tanımlıyor.
n Türkler, dinin toplumdaki rolü konusunda hala keskin biçimde bölünmüş durumda. Eğitim sisteminin birçok kusurları var. Sayın Erdoğan’ın yargı reformları, yeterli değil. Hükümet, terörü fazla geniş biçimde tanımlıyor ve fazla sık sık Kürtleri ve diğer eleştirenleri gözaltına almak ve tutuklamak için bahane olarak kullanıyor. 
Yoruma çok ihtiyaç yok. Şöyle, üstünden bir daha geçmekte ise fayda var. “Patron” özetle diyor ki;
“Dediklerimi eksiksiz yapman için en fazla birkaç ayın kaldı ona göre!.. Daha önce de söylemiştim ama bak bir daha tekrar edeyim. Bu senin son şansın. Kürdistan’ı tanıyacaksın. Kürtlerin her istediğine ‘evet’ diyeceksin. Türkiye’de federatif yapıya dediğimiz gibi geçeceksin. Güneydoğu’yu da Kürdistan’a teslim edeceksin. Terör örgütü ile savaşmayı bırakacaksın. İstediklerimin hepsini anayasal garantiye alacaksın. Yeni Anayasa da öyle Atatürkçülük, Türklük falan gibi şeyler de istemem. Ha, bunları yaparsan, yine de düşünürüm. Bakarım, istediklerimi tam olarak yerine getirmişsen liderliğini(siyasi hayatını) devam ettirebilirim ama bak yüzde yüz söz değil. Hadi bakalım koçum göreyim seni!..” 
Tayyip Erdoğan’ın işi gerçekten de zor!.. Onun memurluğu 657 sayılı kanuna tabi olsa; adamı alırlar ceza için en fazla bir yerden diğerine sürerler. Maaşa da bir şey olmaz. Ama ABD’nin ki öyle değil. Adamın ekmeğini suyunu, her şeyi keserler. Bölgedeki eski memurların acıklı sonları hâlâ unutulmadı.
NYT’deki bu yazıyı okuyup bir de elimdeki bomba bilgiyi düşününce Tayyip Erdoğan’a kaçacak bir delik bırakılmadığını bir kez daha gördüm.
Hani, AKP’nin yeni Barzani üzerinden yeni Kürt açılımı var ya?
Hani, terör örgütü PKK ve İmralı canisini dışlayarak yeni bir sürece girdik ya?
Hani, başta BDP olmak üzere siyasal süreçte müzakereler yürütülecek ya?
Hani Barzani de PKK’ya silahları bırakması için baskı yapıyor ya?
Bu iktidarın ne kavgası ne de barışı, söylediklerinin hiçbiri inandırıcı değil. En büyük maharetleri sürekli kayıkçı kavgası yapmaları.
Yani nasıl mı?
BDP ile kavga eder gibi görünüyorlar ya!..
Meğerse işler hiç de öyle değilmiş. Erbil üzerinden yeni açılım tezgahları yürütülürken, “daha neler olacak” sorusuna cevap bulabilmek için görüştüğüm güvenilir kaynak, “AKP, BDP ile müzakerelere devam ediyor. Birbirlerine kapıları hiç kapatmadılar. Tayyip Erdoğan, pazarlıklar çerçevesinde Öcalan’ın ev hapsine çıkarılması konusuna yeşil ışık yaktı” dedi. Bu bilgiyi geçtiğimiz Cumartesi günü aldım. Bu tip haberleri yazmak kolay iş değildir. Kaynağınıza çok güvenseniz bile bekleyip en az bir-iki doğrulama daha almanız gerekir. Öyle yaptım. Başka kaynaklara başvurduğumda da haberi doğrulayıcı içerikte bilgilere ulaştım. NYT’deki baş makaleyi de okuyunca kendi kendime “Tamam. Adamlar bir tek ‘Öcalan’ı serbest bırakın’ı açıktan dememişler” dedim.
ABD yalnızca memurlarına yaptığı tehditli tebligatlarla işlerini yürütmüyor. Bir yandan da canımızı yakıyor. Hem de en acı şekilde. “Güçlü devlet adamı, güçlü...” havalarını palavradan sıkanlar ise acizlik içinde. 
Kabil’de askeri helikopterimizin düşmesinin üstünden 11 gün geçti. Yetkililerden “kazanın” sebebiyle ilgili hâlâ en ufak bir ses yok. Askeri bir kaynak ile sohbetimde o da benimle aynı kuşkuları paylaşmış ve “En fazla bir hafta,10 gün beklemek lazım. Bizde kaza kırım uzmanları oldukça profesyonel ve dünya çapındadır. Daha önceki tecrübelerime dayanarak söylüyorum. Kaza kırım raporu genelde bir hafta en fazla 10 gün içinde komuta kademesine arz edilir. Bu süre dolduktan sonra da hâlâ bir açıklama yapılmazsa sıkıntılı durum var demektir. Yoksa açıklamayı hemen yaparlar” demişti. Görüştüğüm birçok askeri uzman ise Skorskylerin teknik sebeple bu şekilde düşmesinin imkansıza yakın olduğuna vurgu yaparak ısrarla “şifre kilitlenmesi”nden ve şifrelerin ABD’nin elinde olduğundan söz etmişlerdi.
Bu satırları yazdıktan sonra akşam saatlerinde Genelkurmay’dan  “İlk bulgular teknik arıza” yönünde bir açıklama geldi. Ama biz yine de tüm raporun sonucunu bekleyeceğiz.
Her şey geldi, bu “birkaç aya” 
kilitlendi!..