18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98. yıldönümü dolayısıyla mesaj yayınlayan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, “Bugün, vatan toprağını kanlarıyla kutsallaştıran, Türk tarihinin her döneminde bizlere sonsuza kadar yaşayacağımız özgür ve bağımsız bir yurt armağan etmek amacıyla gözünü kırpmadan canını feda eden aziz şehitlerimizi saygıyla andığımız gündür” ifadesini kullandı..
Üstelik Necdet Özel, Genelkurmay Başkanı olarak siyasi iktidarın emrinde ama, “Türkiyeli” demedi, “Türk Milleti” dedi, Atatürk’ten de yine “ebedi başkomutan” olarak bahsetti. Bu arada, Çanakkale Boğazı üzerinde “Solo Türk” uçağıyla gösteri uçuşu yapıldı. Tayyip Erdoğan duymasın, ayaklarının altına alır sonra! “Solo Türkiye” olacak!


***


Tabii söze değil icraata bakılır. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz..
İcraata bakıldığında, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98’inci yıldönümünde Deniz Kuvvetleri’nin neredeyse bütün komuta kademesi tutuklanmış veya mahkûm edilmiş durumdadır. Tabii Kara ve Hava Kuvvetleri ile Jandarma’da da tutuklamalar devam etmektedir.
Bütün bu operasyonların, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni sindirmek amacı ile yapıldığı, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin ifşa edilen şifreli mesajlarında da ortaya çıkmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, terörle mücadeleyi cephede kazanmışken, Amerikalı Savcı Susanne Hayden’ın eğitiminden geçen bir ekibe kuzu gibi teslim edilmiştir. Bize her gün, Silivri’den, Hasdal’dan, Hadımköy’den, Sincan’dan mektuplar geliyor. Son mektup Hasdal’dan, Kurmay Yarbay Yunus Nadi Erkut’tan geldi; “Soğuk bir Şubat günü, / Pusuya düşürüldük vatan yolunda, / Vurulduk sırtımızdan.. / Kimse yoktu. / Gerçeğin asaleti bir yürek mesafesindeyken, / Haykırdık sesimiz kısılırcasına, / Kimse Yoktu” diyor.


***


Cem Gürdeniz’in “Hedefteki Donanma” kitabı çıktığı günlerde, Trabzon Limanı NATO’nun emrine verildi. Tıpkı Amerikan Özel Kuvvetleri ile albay düzeyinde bir protokol imzalanması gibi.. Protokol deniliyor ama, Amerikan özel kuvvetlerine Türkiye topraklarında operasyon yapma yetkisi verildiği iddia ediliyor.. Bu iddialara kimse cevap vermiyor. Hani Meclis kararı? Yok.. Bu tür emirlerden sadece verenler değil, yerine getirenler de sorumludur. Çünkü hukuka aykırıdır.
Hukuka aykırı emir, Cumhurbaşkanından da gelse, Başbakan’dan da gelse, mahkemeden de gelse yerine getirilmez! Türkiye’de bir sürek avı gibi sürdürülen siyasi davalardaki tutuklamaların tamamı hukuka aykırıdır.
Genelkurmay Başkanlığı da bünyesinde yargı organları da bulunan bir kurumun karargâhıdır. Diğer taraftan dünyanın hiçbir silahlı kuvvetleri kozmik odasını aratmaz! Aramaya gelenleri tutuklar!
Kendisinden emin olan bir başkomutan, hukuka aykırı delillerle, hukuka aykırı arama kararlarıyla, hukuka aykırı polis fezlekeleriyle ordusundan değil bir komutan, bir er bile teslim etmez!
Gerçi ha bir eri teslim etmişsin ha bir orgenerali, ne fark eder? Er dediğimiz de silahlı kuvvetlerin temelidir, dayanağıdır.


***


İşte AKP sözcüleri açıkça niyetlerini beyan ediyor. Tayyip Erdoğan, alenen devletin kurucu felsefesi olan Türk Milliyetçiliğini ayaklarının altına almaktan bahsediyor. Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Yusuf Tekin ise “Küresel bir devlet, dünyada söz sahibi bir ülke, bölgesel güç olmak istiyorsak üniter yapıdan vazgeçmeliyiz” diyor.
TSK mensupları tutuklanırken, PKK’lılar ile Başkanlık sistemi pazarlığı yapılıyor..
Bütün bunlar iktidarın meşruiyetinin sona erdiğini gösteriyor.