AKP’nin Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu yargı paketini gördük. Adamlar, hedeflerine varmak için kafalarındaki zihniyeti sağlam adımlarla hayata geçiriyorlar. Adına“Başkanlık sistemi” diyorlar ama sundukları her öneride diktatörlüğün yapı taşları var. Yargı paketleri de öyle. Çalışmaların bütününe baktığınızda -daha önce de defalarca yazdık- Türklük kazınıyor. Anayasanın hiçbir maddesinde “Türk” istemiyorlar. Bunu da inkar etmiyorlar. Görüşlerinde çok samimiler!..
AKP’nin kendi yazdığı Anayasa’dan çıkarıp komisyona gönderdiği ve çok tartışılması gereken yargı paketindeki en önemli hususlardan biri; mevcut Anayasa’daki yargı yetkisi maddesinde “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” ifadesini kaldırması. Yerine ne önermiş AKP?
“Hakimler, görevlerinde bağımsız ve tarafsızdırlar; anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanatlarına göre hüküm verirler.”
MHP’nin Meclis Uzlaşma Komisyonu’na gönderdiği yargı paketine de ulaştık. Ne yazık ki, “Türk Milleti adına ” karar verme ifadesi MHP’nin hazırladığı metinde de yok.. Ne var?
“Hâkimler, görevlerinde bağımsız ve tarafsızdırlar; hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.”
Maalesef ve de maalesef, aynen böyle!.. MHP’li dostlarımız, Ülkücü kardeşlerimiz kızmasınlar. Yüce Yaradan’ın Türk’e bahşettiği en önemli özellik hak ve hakikat yolunda gözünü kırpmadan yürümesidir. Doğruları her zaman olduğu gibi yazmaya devam edeceğim.
Ayrıca; ümit ederim ki; MHP heyeti bunu “sehven” yapılmış bir hata olarak düzeltir, komisyonda yargı paketi görüşmelerinde gereğini yapar.
“MHP’nin yargı erki ile ilgili Anayasa Uzlaşma Komisyonuna sunduğu önerilere ilişkin genel esaslar” başlığı ile Uzlaşma Komisyonuna gelen pakette AKP ile benzerliklerin yanı sıra farklı çok önemli öneriler de var. Yargı mensuplarının kur’a ile atanması, Anayasa Mahkemesine yapılacak iptal başvurularında sadece ana muhalefete değil Meclis’te grubu bulunan tüm siyasi partilere hak tanınması gibi. MHP’nin önemli önerilerini yerimiz elverdiğince özetleyelim;
*…Sorunun temelinde yargı mensubunu göreve getiren kaynak ile ilişkisinin kesilmesidir. Daha açık ifade ile yargı mensubunu atayan ve seçen makam ile ilişkisinin kesilmesi ve bu güçlerin etki alanından çıkarılması gerekir.
Bu da belirli makamlara ehliyet ve liyakatleri ile gelebilmiş yargı mensupları arasından aday olanların kura yöntemi ile seçilmelerine anayasal imkân sağlanması ile mümkündür. Dolayısıyla MHP yargıyı gerçekten bağımsız ve tarafsız bir hale getirmek ve hukukun üstünlüğünü sağlamak için anayasal sistemimizde yeni bir usul olarak kura yöntemini önermektedir.”
* “Yüce Divan
Madde-
(1) Yüce Divan, ikisi Anayasa Mahkemesi, dördü Yargıtay Ceza Daireleri, ikisi Yargıtay Hukuk Daireleri, ikisi Danıştay İdari Dava Daireleri, biri Danıştay Vergi Dava Daireleri üyeleri arasından kendi Genel Kurulları huzurunda kura ile seçilir. Yüce Divanın üyelerinden en kıdemlisi Başkan olarak görev yapar.
(2) Yüce Divan, Cumhurbaşkanını, Meclis Başkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Genelkurmay Başkanını, kuvvet komutanlarını, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkanı ile Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcı vekilini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yargılar.
(3) Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı yapar.
(4) Yüce Divan üyesi olarak görev yapanlar hariç olmak üzere Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yüce Divan yargılamalarında temyiz mercii olarak görev yapar.”
***
“Gergin adamlar” tiyatrosu haline gelen Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndan da kulisler aktaralım. Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu hoca, Uzlaşma Komisyonu çalışmalarında“devre dışı bırakılmaktan” şikayetçiymiş. Söylenene göre; AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop ile arasına kara kedi girmiş. Hoca, “başkanlık” sisteminde yeterince inisiyatif alamamaktan çok dertliymiş. Anlatılana göre Burhan Kuzu hocayı teselli etmek için yine komisyon üyesi AKP’li bir arkadaşı şunları söylemiş:
“Ya hoca!.. Şimdilik sen bir kenarda otur, şu komisyon biraz gitsin. Nasıl olsa bir yerde dağıtırız. Bu komisyon amacına ulaşmaz. Çünkü; çok uzlaşılmayacak alanlar var. Sen ne de olsa Anayasa Komisyonu Başkanısın. Yarın, bir gün bizim önerimiz Anayasa Komisyonuna gelecek. Bu işin mimarı sen olacaksın. Yani, olmayacak işin mutfağında olacağına, olacak işin mutfağında ol..”