Eğitim Emekçisi Göksel Rıza Özkan’ın makalesini sunuyoruz.


         Haber ajanslarına düşen iş kazaları sonucu ölüm haberleri sıradanlaştı.Gün geçniyorki ülkemizin dört bir köşesinden "iş cinayeti" haberi gelmesin!Ölen emekçilerin pisi pisine ölmesinemi yanarsın geride bıraktıkları gözü yaşlı acılı ailelerine mi?
         Ajanslar 3 Şubattan bu yana ölümlü işkazası haberleri vermekte. Son olmasını umut ettiğim,ancak bu kuralsız çalışma koşıullarında daha çok duyacağımız iş kazası haberleri bilinciyle ölen emekçi kardeşlerimin yakınlarına başsağlığı diliyor, iş cinayetlerinin artık son bulmasını istiyorum!
         3 gün önce Antalya Büyük Lima'daki dolum tesislerinde ölen iki emekçi kardeşimiz için içimiz yanarken Afşin Elbistandan üst üste gelen "göçük" haberleri ve emekçi ölümleri yüreğimizi kora dönüştürdü.
         "Petrol Ofisi'nin Antalya Büyük Liman'daki petrol dolum tesislerinde 7 Şubat'ta bir tankta meydana gelen patlamada, Yılmaz Dal ile Hasan Yiğit adlı işçiler iş kazası sonucu yaşamını yitirdi." Ajanslar böyle geçiyordu haberi! Sorumlusu,nedenleri vb.vb.yoktu! "Kaderlerinde bu vardı" Ölüm onların hakkıydı,haklarınıda almışlardı.Ölen emekçi ölür ancak üretim durmazdı! Kural kar daha çok kar kuralıydı!       
         Kısacası güzel insanlartüm bu iş cinayetlerinin sorumlusu kapitalist düzenin ta kendisidir. Dün Ankara OSTİM'de her türlü denetimden uzak iş yerlerinde katledilen 20 emekçi kardeşimin kanı kurumadan Antalya'da işçilerin katledilmesi kapitalizmin işçilerin kanını emerek yaşadığını gösteriyor. Sermayenin aşırı kar hırsının yol açtığı iş cinayetleri kader olmasa gerek.Maden göçüklerinde ölüm kader olmasa gerek.
         Torba yasa ile yasallaşmak üzere olan esnek çalışma, taşeron sistemi, güvencesiz, sendikasız çalışmanın sonuçları emekçi sınıflara ölüm ve gözyaşı olarak dönüyor. Torba yasanın işçi sınıfı için ölüm torbası olduğu bir kez daha açığa çıktı. Ayrıca ucuz emek sömürü cenneti olan serbest bölgelerin aynı zamanda işçilerin serbestçe katledildiği merkezler olduğu açığa çıkmıştır. Hükümetlerin uyguladığı emekçi düşmanı politikalarda ısrar etmesi nedeniyle yaşanan iş cinayetlerinden gelmiş geçmiş tüm siyasi iktidarlar sorumludur.
        Hele hele esnek, güvencesiz, sendikasız işçi çalıştırılmasını yasa haline getiren AKP hükümeti bu cinayetlerin sorumluluğundan göstermelik açıklamalar,hamasi nutuklar ve sahte gözyaşlarıyla kurtulamaz. Ayrıca  bize göre, “önce insan!” yerine, “önce kâr”, “önce sermaye” anlayışını öne çıkararak iktidarlarını sürdürmeye çalışanlar bu cinayetlerin  ve geçmişteki can kayıplarımızın sorumluluğunu paylaşmaktadır!
        Bütün bu yaşanan iş kazaları, emekçi haklarına saldırı paketi çalışmaları emekçilerin büyük bir kesiminin, çalışma ilişkilerinde sınırsız esneklik ve keyfiliğin hüküm sürdüğü koşullarda, kuralsız ve güvencesiz olarak çalıştırıldıklarını göstermektedir. Hükümetler kayıtdışı, kuralsız, güvencesiz, sağlıksız koşullarda sözümona üretim yapan işyerlerine yönelik önlem almadığı ve sendikal hakları tanımadığı sürece bu cinayetler de durmayacaktır.
       3 Şubatta OSTİM’de, insanlık dışı koşullarda, güvencesiz ve insanlık dışı koşullarda çalışmak zorunda kaldıkları için yaşamlarını yitiren 20 işçiyi kaybetmenin acısını hangi cümlelerle anlatmalı diye yüreğimiz kavrulurken Antalya ve Afşin Elbistandan gelen iş cinayetleri haberleri ile acımız katlanarak arttı.Tüm yaşanan ve yaşanacak acılara rağmen çok iyi biliyoruz ki:
      İşçi ve emekçiler örgütlenip, bu "cinayetlerin" hesabını sormadıkça emekçilerin adları gazete köşelerinde, haber bültenlerinde,ajanslarda katliam mağduru olarak kalmaya devam edecektir.
      Öncelikle katliamın birinci sorumlulurı arasında bulunan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı istifa etmeli, "İş kazası" olan yerlerdeki yüklenici,taşeron,holding sahibi tüm iş sorumluları tutuklanmalıdır. İşçilerin sefalet ücretleri hızla iyileştirmeleri, çalışma saatleri 8 saat’e çekilmeli hatta çoğu sanayi bölgelerinde 6 saate düşürülmelidir. Risk taşıyan iş yerleri tam teşşekllü denetimleri bitene kadar kapatılmalı, bu süre içinde tüm işçiler ücretli izinli sayılmalıdır. Tüm işçiler ve emekçiler geniş bir sağlık taramasından geçirilmelidr. İş yerinde can güvenliği almayan tüm işletmeler kapatılmalıdır.
      Yeter artık her gün öldüğümüz. Biraz da yaşamak için.. kendimiz için ..geleceğimiz ve şimdisi için..kaderimizi elimize almak ve "işkazalarında" ölmemek için  yine yeniden hep birlikte mücadeleye.
                                                                                                                                                           Göksel Rıza Özkan
                                                                                                                                                              Eğitim Emekçisi
 

Editör: TE Bilişim