Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kırmızı ette fiyatları aşağı çekmenin yolunun ithalat olmadığını bildirerek, “Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıklamasını doğru buluyoruz. Üreticinin girdi maliyetleri düşürülmeli, verimlilik artırılmalı. Biz de fiyatlardan memnun değiliz. Çocuklar başta tüketicinin ucuza et yemesini istiyoruz. Bu sorunun çözümü besi hayvanı ve yem maliyetlerinin düşürülmesinden geçer” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Başbakan Davutoğlu’nun Ekonomi ve Koordinasyon Kurulu toplantısında, kurul üyelerine, “vatandaşların aile bütçesinde önemli ağırlığı olan gıda harcamalarını hafifletmek amacıyla, genel enflasyon oranının üzerinde artış gösteren tüm gıda fiyatlarının yakından takibi ve bu konuda gerekli tedbirlerin gecikmeksizin alınması talimatını” verdiğini hatırlattı.

Et piyasasıyla ilgili alınan önlemler çerçevesinde, yerli üreticilerin korunması ve faaliyetlerine sürdürülebilir şartlarda devam edebilmeleri konusunun ayrı bir başlık olarak Ekonomi Koordinasyon Kurulu tarafından değerlendirildiğini belirten Bayraktar, yapılan açıklamada, bu çerçevede üreticilerin girdi maliyetlerini düşürmek ve verimliliği artırmak için orta uzun vadede alınabilecek tedbirlerin de ele alındığının kaydedildiğine değindi.

 

-Üretim sürekli artıyor-

 

Kırmızı et konusunun, Türkiye için sürekli önem taşıyan konular arasında olduğunu, üretimdeki artışa karşın sıkıntının tam anlamıyla atlatılamadığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

“Kırmızı et üretimi son 5 yıldır sürekli artıyor. Geçen yıl toplam kırmızı et üretimimiz, yüzde 1,2 artışla 1 milyon tonu aştı. Bu yılın Ocak-Şubat-Mart döneminde de üretim, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 13,8 artışla 210 bin 475 tona yükseldi.

Üretim destekleri artarak sürerse, et ve süt piyasasında istikrar sağlanırsa, et ithalatı söylemleriyle üreticiler tedirgin edilmezse kırmızı ette bir sorunumuz olmaz. Üretimin artmaya devam eder, 78 milyonluk ülke nüfusunun, 41 milyon turistin et ihtiyacı sıkıntısız karşılanır. Ülkemizde bunu yapacak hem altyapı ve hem de potansiyel mevcuttur. Bunu yapamazsak, geçmişte olduğu gibi çiftçimizin cebinde kalacak milyarlarca doları yabancı ülkelerin çiftçilerine aktarmış oluruz. Hem çiftçimiz hem ülkemiz kaybeder. Nitekim, 2010 yılı sonrası ithalata 3 milyar doların üzerinde bir döviz harcadık.”

 

-Üretim maliyetleri düşürülmeli, verimlilik artırılmalı-

 

Perakende fiyatların, et ithalatını açtırmak isteyen lobilerin en çok kullandığı argümanlardan birisi olduğunu vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Üretici maliyetlerini dikkate almayan bu kesimler, karar vericileri tedirgin ederek ithalatı açtırma, tatlı para kazanma yoluna sürekli başvurmaktadırlar. Sorunun temelinde girdi maliyetleri ve verimlilik yatmaktadır. Üretim maliyetleri düşürülemezse ve buna bağlı olarak verimlilik artırılamazsa et fiyatların gerilemesi mümkün değildir.

Et fiyatları, üreticiden tüketiciye ulaşana kadar da önemli oranda artmaktadır. Dana karkasın, temmuz ayı itibarıyla 25 lira 35 kuruş olan üretici kilogram fiyatı, tüketiciye ulaşana kadar 12 lira 3 kuruş artmakta ve 37 lira 38 kuruşa çıkmaktadır. Kuzu karkasın aynı ay itibarıyla 23 lira 25 kuruş olan üretici kilogram fiyatı, tüketiciye 18 lira 39 kuruş fazlasıyla 41 lira 54 kuruştan satılmaktadır.

Temmuz ayı itibarıyla son bir yılda, üreticinin sattığı dana karkasın kilogram fiyatı 6 lira artarak 19 lira 35 kuruştan 25 lira 35 kuruşa yükselmiştir. Bu dönemde tüketici fiyatları da 6 lira 61 kuruş artmış ve 30 lira 77 kuruştan 37 lira 38 kuruşa çıkmıştır.

Yine Temmuz ayı itibarıyla son bir yılda, üreticinin sattığı kuzu karkasın kilogram fiyatı sadece 2 lira 44 kuruş artarak 20 lira 81 kuruştan 23 lira 25 kuruşa yükselmiştir. Bu dönemde tüketici fiyatları da 4 lira 3 kuruş artmış ve 37 lira 51 kuruştan 41 lira 54 kuruşa ulaşmıştır.”

 

-Besi hayvanı fiyatları geçen yıla göre yüzde 50’lere

varan oranda pahalandı-

 

Üretici et fiyatlarının artmasındaki en önemli faktörlerin besi hayvanı ve yemdeki fiyat artışları olduğunu belirten Bayraktar, “maliyetin yaklaşık yüzde 58-60’ını oluşturan besi hayvanı fiyatları, geçen yıla göre yüzde 50’lere varan oranlarda pahalandı. Yem fiyatları da son 5 yılda yüzde 65,3 artışla enflasyonun üzerinde arttı. Ucuz besi hayvanı sağlamak ve yem fiyatlarını düşürmek zorundayız” dedi.

Üreticilerimizin geçen yıl yaklaşık 200 kilogramlık bir danayı 10-12 liraya alıp ahırına koyabilmişken, bu yıl 15-16 lira civarında bir fiyata ancak satın alabildiklerini vurgulayan Bayraktar, “besi hayvanını geçen yıla göre yüzde 50’lere varan bir oranda daha pahalıya elde edebildiler. Şu an itibariyle ise besiye konulacak hayvanın canlı kilosu 17 liraya satılmaktadır. İthal edilen hayvanlar da ucuz olmayıp, canlı olarak ülkemize kilogramı 16,5-17 liradan gelmektedir” bilgisini verdi.

Üretici maliyetinin yaklaşık yüzde 28-30’unu oluşturan yem kalemleri içinde fabrika besi yeminde, son 5 yıla bakıldığında, fiyatlarda önemli artışların olduğunun görüldüğünü vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“2010 Temmuz ayında tonu 556 lira olan besi yemi, 2015 Temmuz ayında 919 liraya çıkmıştır. Artış oranı yüzde 65,3’ü bulmuştur. Aynı dönemde tüketici fiyatları enflasyonu yüzde 47,4 oranında gerçekleşmiştir. Buna göre, yemdeki reel artış yüzde 12’yı geçmiştir.

Şayet, vatandaşlarımızın makul fiyatla et yemesi isteniyorsa, üreticilerimizin üzerindeki ağır girdi maliyetleri düşürülmeli, destekler artırılmalıdır. Et ithal etmenin ülke hayvancılığına ve perakende fiyat düşüşlerine etki etmediği, bilakis üretici fiyatlarını etkilediği, birçok işletmenin kapanmasına neden olduğu geçmiş tecrübelerle sabittir.

Besicilerimizin en önemli maliyet kalemleri besiye alınan hayvanlar ve yemdir. Toplam besi maliyeti içinde hayvan alımları yüzde 58-60, yem ise yüzde 28-30 oranında pay almaktadır. Geriye kalan yüzde 10-14’lük giderleri ise, enerji, işçilik, veteriner, ilaç ve diğer masraf kalemleri oluşturmaktadır.

 

-Besi hayvanı maliyetini düşürmek için sütte istikrar şart-

 

Dolayısıyla üretim maliyetleri düşürülmek isteniyorsa öncelikle besiye alınacak hayvan alım fiyatlarını düşürmek gerekmektedir. Bunun yolu ise süt sektöründe istikrarı sağlayacak tedbirleri hayata geçirmekten geçmektedir. Eğer sütte istikrar sağlanırsa hem damızlık hayvanlar kasaba gitmez hem de besicilerimizin ihtiyacı olan canlı hayvan tedarikinde sıkıntı yaşanmaz, dolayısıyla şu an için besi hayvanı ithalatı için dışarı yönelmek zorunda kalınmaz. Halen ihtiyaç bulunduğu için besilik dana ithalatı sürüyor. Bununla sınırlı kalmalı. Fiyatları düşürmenin yolu ithalat değildir. Et ithalatı olursa üreticimiz perişan olur. Sektör büyük yara alır.

 

-Yem maliyetini düşürmek için meralar korunmalı ve ıslah edilmeli-

 

Yem maliyetlerinin aşağı çekilmesi çok önemli. Çünkü, yemin, üretici maliyeti içindeki oranı yüzde 28-30’u buluyor. Yem maliyetini düşürmek için ise; ucuz yem kaynaklarımızdan meraların korunması, ıslah edilmesi ve çiftçilerimizin kullanabileceği hale getirilmesi getirmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki üretim maliyet farkının en önemli kalemini bu tür ucuz yem alanları oluşturmaktadır. Meralar bu şekilde imara açılmaya devam ederse, maliyetleri düşüremeyiz, tüketicimiz ucuza et yiyemez. Bunun yanında birçok yem hammaddesi üretiminde gübre ve mazot gibi girdilerde KDV ve ÖTV yükünün azaltılması gerekmektedir. Aksi takdirde tüketicilerimize ucuza et alabilmeleri pek mümkün görünmemektedir.”

Bayraktar, bunlara ilave olarak üreticilere yönelik desteğin artarak devam etmesinin bir zorunluluk olduğuna dikkati çekti. 

Editör: TE Bilişim