Yıllardır dillendiriyorum bir hayalimin olduğunu…
                Ve yıllardır, hayallerim hayatıma şekil veriyor. Onlarla ağlıyor, onlarla gülüyorum.
 Sadece kendi hayatımda değil, mesleğimde, seminerlerimde, konferanslarımda, dost meclislerinde yani bulduğum her ortamda yüreğimin feryadı olarak dile getiriyorum o hayallerimi
 Yer yer,  geçmişten günümüze, hayallerini yazanların anlattıklarına da bakıyorum.
 Herkes kendi cephesinden dillendirmiş özlediği alemin çizgilerini…
Kimi Osman Yüksel Serdengeçti olmuş, Ural Altay Dağları’na olan hasretini işlemiş satırlarına; kimi, Tuna’ya ağıt yakmış Hayati Vasfi edası ile “Tuna yandı ben ağladım.” Demiş.
Bazıları, Tanrı Dağlarından aşağı inip Isık gölüne ulaşmış Aytmatov gibi…
Nurettin Topçu Yarınki Türkiye’yi anlatmış “Yaşatma ideali” dediği ülküsü ile, Cemil Meriç bir kez daha “Bir biz vardık bir de ötekiler” diyerek geçmişi yad etmiş Bu Ülke ile…
Bazen Ak Toprakların özlemi ile yanmışlar Işınsu misali… Bazıları Galip Erdem misali Çileyi dillendirmiş yazdığı mektup ile; kimi zaman Taşer gibi Büyük Türkiye dillendirilmiş gönülden gönüle…
Turan demişler Gökalp gibi ve uzanmışlar Ötüken bozkırlarına Atsız şiirleri, romanları ile…
Şimdi yaşananları tablolaştırıp, ötelere yeni ülküler gösterme sırası bizlerdediye düşünüyorum. Dün söylenenleri yüreklerimizde yeni şevklerle birleştirip yeniden aktarmakgerekiyor yeni nesillere…
Evet, ben de “Bir Hayalim Var!” diyorum yüksek sesle:
Bir hayalim var; “İçi pırıl pırıl Müslüman, dışı alev alev Türk; içi dışına hakim dışı içine köle” bir nesil adına…
Bir hayalim var; “Allah’a layık kul, Rasulullah’a layık ümmet, ecdadına layık bir millet” adına…
Bir hayalim var; “ ülkesini; peygamber evi kadar mübarek, alimlerin tekkesi kadar kutsal, asker ocağı kadar kıymetli” gören bir topluluk adına…
Bir hayalim var, “Kim var?” denildiğinde, sağına soluna bakınmadan “Ben varım.” diyecek, “hizmette en önde, ücrette en arkada” durma erdemine sahip bir gençlik adına…
Hayal ediyorum, yaşadığımız yerlerde sevginin, adaletin, hak ve hakikatin hakim olduğu yönetimleri…  Beklentisiz, saf, riyasız, kimin ne dediğine bakmadan yürüyen; hem de ardına bakmadan, -gaye Rızay-ı İlahi olduktan sonra- kınayanların kınamasından korkmadan yolları düz eden, millete vefa şuuruna sahip yöneticileri…
Hayalim o ki; mesuliyet duygusu doğrultusunda, Yeniden Maneviyata Dönüş ideali ile büyük Türk İslam Medeniyeti tasavvuru hayat bulsun ve mazi ati bütünlüğü yarınlara ışık tutsun.
Ve hayallerimizin hayatımız olması, bizden sonraki nesillere “Ülküler, gökteki yıldızlara benzer. Onlara ulaşamazsın ama yıldızlar sayesinde yönünüzü tayin edersiniz.” düşüncesinden hareket ile yol göstermesi, Rabbimden niyazımdır.