Tatilin sona ermesine az bir zaman kala hem çocukları hem de aileleri okul telaşı sarmış durumda. Okul alışverişi ve okul servisi ayarlaması gibi koşturmacaların içinde kaybolup, çocukların ilk gün heyecanını unutmamak gerekiyor. Çocukların okula duygusal, zihinsel ve fiziksel olarak hazır olmasının önemini vurgulayan Ömer Halisdemir Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Gelişimi Uzmanı Tuğba Değirmenci çocuğu okula başlayacak ailelere önerilerde bulundu.

Çocuğun okul ortamına girdiğinde ailenin ve öğretmenin göstereceği tutum, çocuğun kendisine ve okula olan güvenini yakından etkileyecektir diyen Ömer Halisdemir Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Gelişimi Uzmanı Tuğba Değirmenci; “ Dolayısıyla uzun bir tatilin ardından zamanının büyük çoğunluğunu okul ortamında geçirecek bir çocuğun mutlu ve başarılı olabilmesi, arkadaşları ve öğretmenleri ile uyumlu ilişkiler içerisinde olabilmesi için ebeveynlerin dikkatle üzerinde durmaları gereken bazı konular vardır” dedi.

Çocuğunuzun okul sürecini sorunsuz atlatmak için çocuklarınız Okul başlamadan sağlık kontrollerini yaptırmaları konusunda uyarılarda bulunan Değirmenci; “ Okul zamanı gelmeden tatilin son günlerinde çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının yerinde olduğundan emin olunmalıdır. Bunun için diş, göz gibi genel sağlık kontrolleri yaptırın. Çocuğun duygusal veya psikolojik gelişimiyle ilgili endişeler varsa uzmanlarla (Çocuk gelişim uzmanı, çocuk psikiyatrisi, psikolog vb.) paylaşın. Uzmanlar kaygıların yaşa uygun konulardan mı ya da ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gereken gelişmelerden mi kaynaklandığını belirlemenize yardımcı olurlar. Okullar açılmadan önce uyku ve kahvaltı saatlerini düzenleyip okul alışverişini birlikte yapın: Rutine alışmak biz yetişkinlerde olduğu gibi çocuklar için de zaman alabilmektedir bu nedenle özellikle kahvaltı ve uyku saatlerinizi düzenleyin. Okul alışverişinizde ise çocuğun tercihlerine önem vermeniz ve okulda kullanacağı materyalleri tanıtmanız faydalı olacağını ifade etti.
Okul hakkında çocuklarınıza rahatlatıcı bilgiler verin diyen Dr. Değirmenci; “Çocuk okula başlamadan önce ve başladıktan sonra kafasında çeşitli sorular ve endişeler olabilir. Bu gayet doğal bir durumdur. Çocuğun okulu benimseyip sevmesi için okula başlamadan önce okulla ilgili gerçek, yaşına uygun, anlaşılır bilgiler verilmesi çok önemlidir. Örneğin “Okul yeni bilgiler öğrenebileceğin çok güzel ve eğlenceli bir yer. Orada senin yaşında arkadaşların olacak ve öğretmeniniz size yardımcı olacak.” denilebilir. Çocuk sizin verdiğiniz bilgiler dışında size merak ettiği başka sorular sorabilir. Bu durumda ise çocuğu sabırla dinleyip göz kontağı kurmayı ihmal etmeden, sorularını yaşına uygun anlaşılır ve sorduğu sorularla yargılamadan küçümsemeden cevaplamalısınız.  Okulu çocuğu korkutma aracı olarak asla kullanmamalısınız. Okulunu beraber gezin: Okula başlamadan önce çocuğa gideceği okul ve sınıf gezdirilmelidir. Mümkünse çocuğun okul arkadaşlarıyla daha önceden sosyal bir ortamda bir araya gelmesi sağlanmalıdır” diye konuştu.
Ömer Halisdemir Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Gelişimi Uzmanı Tuğba Değirmenci, “Anne-babasıyla yakın ilişkide olan, endişeli ve korkan çocuklar genelde okula gitmeyi reddederler. İlk kez okula başlayacak ya da anaokuluna gidecek bir çocuğun yanında mutlaka annesi ve babası da olmalıdır. Aile ile olan ayrılık sahnesi olabildiğince kısa tutulmalıdır. Anne ve baba mümkünse çocuğuna onu sevdiğini söylemeli, okulda mutlu ve güvende olacağını, gün sonunda okula gelip onu alacaklarını anlatmalıdırlar. Yeni bir durumda insanların endişe duymalarının doğal olduğunu ve öğretmen, arkadaşlarını tanıyıp okul düzenine uyum sağladıktan sonra her şeyin düzeleceğini anlatmak çocuğunuzun daha iyi hissetmesini sağlayacaktır. Okulda kalacağı süre hakkında bilgi verin: Çocuğa okulda kalacağı süreyle ilgili bilgi verilmelidir. Çünkü pek çok çocuk, anne ve babasından ayrılacağı endişesini duyar. Onların kendisini bırakıp gideceklerini, geri gelmeyeceklerini düşünür. Çocuğa okulda güvende olduğu, onu çıkışlarda almaya gelineceği, çocuğun okulda sürekli kalmayacağı açıklanmalıdır” dedi.

Değirmenci; “Okulla ilgili kaygılarınızı çocuğunuza yansıtmayın: Anne babanın okulla ilgili kaygılarını çocuğun yanında konuşmaması önemlidir. Okula uyum sağlamakta zorlanan çocukların pek çoğunun anne babasının davranışlarından etkilendikleri gözlemlenmektedir. Örneğin; bir anne çocuğu okula başlayacak diye endişeliyse, çocuk bu durumu annesinin jest-mimik ve davranışlarından kolaylıkla anlar ve etkilenir. Anne baba ne kadar kararlı ve tutarlı davranırsa çocuğun okula uyum sağlaması o kadar kolay olacaktır. Çocuğun endişelerini göz ardı etmeyin: Çocuklar okula gitmek için ne kadar hevesli olurlarsa olsunlar yine de yeni bir ortama girecekleri için özellikle okulun ilk günü endişe duymaları normaldir. Çocuk yaşadığı duyguları paylaştığında onu dinlemek gereklidir. Çocuğun duyguları küçümsenmemeli ve eleştirilmemelidir. Yaşadığı endişenin normal olduğu, diğer çocukların da bu konuda endişe duydukları söylenerek bu duyguların yaşanabileceği anlatılmalıdır. Ayrılık kaygısı yaşatmayın: Bazen de çocuk okula kolay alışmasına rağmen anne-baba çocuğundan ayrılmakta zorlanmakta ve bu durum çocuklar için bir ikilem yaratmaktadır. Bu nedenle çocuk okula alıştıysa anne baba okula geliş gidişi abartmamalı, çocukla vedalaşma uzun tutulmamalıdır. Okulla ya da öğretmenle korkutmayın: Çocuk okulla ya da öğretmenle korkutulmamalıdır. “Okula gidince sen görürsün gününü” ya da kötü bir davranış yapınca “ seni öğretmenine şikâyet edeceğim” gibi sözler ileri dönemlerde çocuğu okuldan soğutabilir. Okula gitmek istemiyorsa yaşadığı problemle ilgili destek olun: Bazı çocuklar ilk hafta ya da ilk ay hiç sorunsuz okula gelip giderken hiç beklenmeyen bir zamanda okula gitmek istemiyorum diyebilir. Bu durumda öncelikle çocuğun okula gitmek istememe nedeni öğrenilmeye çalışılmalıdır. Arkadaşıyla anlaşamaması, anneden ayrılamaması gibi nedenler öncelikle sınıf öğretmeniyle işbirliği içerisine gidilerek çözülmeye çalışılmalıdır. Çocuğa yaşadığı problem ile ilgili destek olunmalı, güven verilmelidir” diye konuştu.

Güçlü yönlerini keşfetmesi için çocuğunuza yol gösterin

Dr. Değirmenci; “Son yıllarda okullarda giderek yaygınlaşan akranların dışlama ve zorbalıklarına maruz kalan çocuklar için de okul dönemleri oldukça zorlu olmaktadır.  Eğer çocuğunuz okulda bir baskı gördüğünü dile getiriyorsa öğretmen ve okul yönetimi ile birlikte sorunun çözümü için çalışmak gerekmektedir. Bu süreçte, çocuğun okuldaki olumsuzluklardan etkilenmemesi için güçlü yönlerini fark etmesi yetenekleri ve yapabildikleri için övülmesi ve bu özelliklerini kullanması için destek olunmalıdır. Gerekirse öğretmeninden yardım alması konusunda yönlendirilmelidir. Anne-babanın en önemli görevlerinden biri de, çocuklarına bağımsızlığa ulaşmalarında yardımcı ve yol gösterici olmaktır. Çocuğunuzu anlamaya çalışın: Çocukları okul yaşantısına hazırlarken onların birer yetişkin gibi davranması beklenmemelidir. Anne baba çocuğun yaş gelişim özelliklerini bilmelidir. Bazı etkinliklerden çabuk sıkılabilecekleri, oyun istekleri, yeme içme ve tuvalet ihtiyaçlarını gidermede sorunlar yaşayabilecekleri akıldan çıkartılmamalıdır. Baskı yaparak ve zorlayarak çocuğunuzu okulda bırakıp gitmeyin: Çocuk okula gelmek, sınıfına girmek istemiyorsa asla baskı yaparak, zorlayarak, çocuk terk edilmemelidir. Öncelikle anne baba kararlılığını korumalı okula gitmenin onun görevi olduğunu çocuğa hatırlatmalıdır. Sınıfa girmek istemiyorsa yavaş yavaş alıştırma yöntemini denenmelidir. Bu yöntemde; ilk birkaç gün teneffüslerde anne babayı rahatlıkla bulabileceği, ulaşacağı yerde beklenmeli, sonra aradaki mesafe gün gün artırılmalıdır. Bu uzaklaşma süresi her çocuk için değişebilir. Buradaki esas kural çocuğa verdiğiniz sözü tutmaktır. Seni kapıda bekleyeceğim dendiğinde mutlaka beklenmelidir” dedi.

Okul fobisine doğru zamanda müdahale edin diyerek velileri uyaran Dr. Değirmenci, “ Okul olgunluğu; çocuğun bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal anlamda okula hazır olması anlamına gelmektedir. Kimi çocuk bu olgunluğa 6 yaşında kimisi ise 8 yaşında ulaşmaktadır. Okula gitmek istemeyen ve okul fobisi olan çocuğa doğru zamanda müdahale edilmez ise iyice okuldan uzaklaşacak ve okulu reddetme sorunu kronik hale dönüşecektir. Bu sorun aile ve okul içinde huzursuzluğa, akademik başarısızlığa, okulda uyumsuzluğa, çocuklarda asosyal bir eğilime neden olmaktır. İlerleyen süreçte ise psikolojik sorunlara yol açabilir” şeklinde konuştu.
Editör: TE Bilişim