Türk Eğitim-Sen Eşit işe Eşit ücret maksadı ile çıkartılan  Kanun Hükmünde Kararnameye tepkisini sürdürüyor. Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-Sen aldığı kararla her Çarşamba Niğde Cumhuriyet Meydanında protesto yapıyor.

Bu Çarşamba günü de Türk Eğitim-Sen üye ve yöneticileri Cumhuriyet Meydanında bir basın açıklaması yaparak, çıkartılan KHK ile öğretmenler ve akademisyenlerin yok sayıldığını iddia ederek hükümeti sert bir dille eleştirdi.

Türk Eğitim-Sen Niğde İl Temsilcisi İhsan Uğraş'ın okuduğu basın açıklaması şöyle ;

Hükümet, kamudaki ücret dengesizliğini ortadan kaldırmak için 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi çıkardı. Ancak Hükümetin çıkardığı KHK ücret adaletini tam olarak sağlamamış, yeni adaletsizlikleri beraberinde getirmiştir. Aynı unvan ve aynı kadroda olanların farklı ücret almasının önüne geçilmesi için getirilen düzenlemede öğretmenler ve akademisyenler yok sayılmıştır. 

Eşit işe eşit ücret düzenlemesinde, kamuda istihdam edilen personelin yüzde 60’ına ise hiçbir artış yapılmamıştır. Ücretlerinde artış yapılmayan kesimlerin başında eğitimciler gelmektedir. Öğretmenlere, profesörlere, doçentlere, yardımcı doçentlere, araştırma görevlilerine, Din Hizmetleri Sınıfındaki din görevlisine, Sağlık Hizmetleri Sınıfından hekim dışı sağlık personeline, Maliye Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Bakanlığı gibi kurumlarda çalışanlara yapılan aylık ek ödeme miktarında herhangi bir değişiklik olmamış, bu meslek grubu görmezden gelinmiş, onlarla adeta dalga geçilmiştir. Bu düzenlemede eğitim çalışanlarının öğretmeni, akademisyeni, hizmetlisi, memuru, teknisyeni ile bir bütün olduğu göz ardı edilmiştir.

Hükümetin, kamudaki ücret dengesizliğini ortadan kaldırmak için çıkardığını iddia ettiği bu KHK büyük eşitsizliklere yol açmıştır. Bu düzenlemede, üst düzey yöneticilere yüksek, bazı devlet memurlarına da daha düşük oranlarda ek ödeme yapılırken; öğretmenlere, profesörlere, doçentlere, yardımcı doçentlere, araştırma görevlilerine, Din Hizmetleri Sınıfındaki din görevlisine, Sağlık Hizmetleri Sınıfından hekim dışı sağlık personeline, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu gibi kurumlarda çalışanlara büyük haksızlıklar yapılmıştır.

Tüm bu yapılan haksızlıklar yetmiyormuş gibi, üstüne tuz-biber ekercesine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı talihsiz açıklama özveriyle çalışan öğretmenlerimizi rencide etmiştir.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e yönelik eleştirileri cevaplamak isteyen Arınç “Ama kendisi ilkeli, öğretmenlere şahsiyet kazandırmak isteyen bir insandır.” diyerek  öğretmenleri derinden yaralamıştır.

Son yıllarda ülkeyi yönetme becerisi gösteremeyenler ve beceriksiz Milli Eğitim Bakanlarının sayesinde öğretmenlik mesleğinin itibar kaybettiği doğrudur, ancak mesleğin itibar kaybetmesi öğretmenlerin şahsiyet problemi yaşadığı anlamına gelmez. Bakanlık makamına gelmiş, yıllardır siyasetin içinde bulunan bir kişinin bu iki ifade arasındaki farkı bilmemesi kabul edilemez.

Arınç’ın ifadesi öğretmenleri yaralamıştır, söylediğinin ne anlama geldiğinden habersiz kişilerin toplum önündeki beyanları öğretmenlik mesleğinin zaman içinde itibar kaybetmesine sebep olmuştur. Adama sorarlar; “10 yıldır öğretmenlik mesleğinin itibarını iade etmek için ne yaptınız?” Ayrıca, öğretmenler şahsiyetli insanlardır, hem de öylesine şahsiyetli insanlardır ki, yarattığınız türlü sosyo ekonomik problemlere rağmen, bu ülkede büyük bir gayretle çalışan, fedakarca, emeklerini öğrencilerinden asla esirgemeyen, neredeyse tek meslek mensubudurlar. Öğretmenler, mesleğini icra ederken ”Ne kadar maaş o kadar iş” demeyen, cefakarca, eğitim davasını omuzlayan insanlardır.
Sayın Arınç, sizin, milli eğitim bakanlarınız ve Hükümetinizin, son on yılda öğretmenler için ortaya koyduğunuz bir tek özel  çalışmanız ya da “bu öğretmenler için” diyebileceğiniz bir çalışmanız oldu mu? Bu soruya evet diyebilecek bir babayiğit olduğunu düşünmüyoruz. Biz ise size, son on yılda öğretmenler adına kaybettirdiğiniz onlarca örnek uygulamanızı ortaya koyabiliriz.
Sayın Arınç aşağılayıcı sözünüz için, öğretmenlerden derhal özür dileyin ve sözünüzü düzeltiniz. Aksi takdirde, Türk Eğitim-Sen olarak, sizi bu ifadeleriniz sebebiyle ÖĞRETMEN DÜŞMANI olarak ilan edecek ve anacağız. Ayrıca, öğretmenler bu ağır ve aşağılayıcı sözünüzü asla unutmayacaktır. Belki, yüzünüze kimse bir şey demeyecek ama 662 bin 317 öğretmenin yüreğinden geçen size yetecektir.

Türk Eğitim-Sen'den Dilekçe Eylemi







Editör: TE Bilişim