Niğde Üniversitesi Kaşgarlı Mahmud Uygur-Çin Araştırmaları Merkezi aracılığıyla "Türk Dünyası'nda İlk Aydınlanma Hareketi:Ceditçilik" konulu bir panel gerçekleştirildi. Prof. Dr. Abdureşit Jelil Qarluq, Doç. Dr. İbrahim Maraş ve Doç. Dr. Saime Selenga Gökgöz'ün konuşmacı olarak katıldığı panelin başkanlığını Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat yaptı.


Haber: Harun Öztürk - Niğde Tek. Bil. MYO Radyo TV Programcılığı 1. Sınıf (II.Öğretim)

 

Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen panel, Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat'ın konuyla ilgili yaptığı giriş konuşmasıyla başladı. Prof. Dr. Polat, düzenlenen panelin önemine değinerek Ceditçilik için yapılan çalışmaların geç kaldığını, bu yüzden yeterli kitleye ulaşılamadığını söyledi. Meselenin çok yönlü olarak halka anlatılamadığını belirten Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat, bu doğrultuda çok sayıda bilimsel çalışmanın yapılması gerektiğini söyleyerek sözü panelin ilk konuşmacısı Doç. Dr. İbrahim Maraş'a bıraktı.

 

CEDİTÇİLİK HAREKETİ NASIL GELİŞTİ VE NASIL YAYILDI

 

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Maraş, Ceditçiliğin başlama noktasının "Nereye gidiyoruz?" sorusundan yola çıktığını belirterek hareketin tarihi sürecini anlattı. Doç. Dr. Maraş, Ceditçilik hareketlerinin en ciddisinin Rusya'ya bağlı İdil-Ural bölgesinde başladığına dikkat çekerek, "16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Rusların kıyımı yüzünden o coğrafyada hep bir ölüm-kalım savaşı olmuştur. Bu kıyıma rağmen Ceditçilik 18. yüzyılın sonlarına doğru en üst düzeye çıkmıştır. Kazan'da ki hareketliliği gören Katarina, hemen hoşgörü politikası sergileyerek yeni bir misyonerlik faaliyeti başlatmışsa da bu durum daha çok Türklerin işine yaramış, Türkler  gittikleri bölgelerde yetiştirdikleri öğrencileri teşkilatlandırmışlardır" diye konuştu. Kursavi dönemine de değinen Doç. Dr. İbrahim Maraş, Kursavi'nin  eğitimdeki bozuklukları dile getirdiğini ve insanlardaki din algısını eleştirdiğini söyledi. Kursavi'nin "Din kalıplaştırılamaz. Kutsallaştırılacak tek şey fikirlerdir, yani hakikattır. Alimler değil" şeklindeki düşüncesinin başına her zaman sorun açtığını belirten Doç. Dr. Maraş konuşmasının devamında eğitim ve din konularının dışında tarihle de ilgilenen bir alim olan Mircani'ye de değindi. Mercani'nin ilk kez müslümanlık dışında bir kimlik vurgusu yaptığını belirten Doç. Dr. İbrahim Maraş, bu düşüncenin kısa sürede Ceditçilik adı altında hız kazandığını söyledi. Konuşmasını günümüzdeki durumun değerlendirilmesiyle bağlayan Doç. Dr. Maraş, günümüzde bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduğunu söyleyerek sözlerini tamamladı.

 

UYGUR VE OSMANLI ETKİLEŞİMİ

 

Doç. Dr. Maraş'tan sonra kürsiye çıkan Niğde Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdureşit Jelil Qarluq, Uygur yenileşme sürecini ve bu yenileşme sürecinde İstanbul aydınlarından nasıl etkilenildiğini anlattı. İlk olarak Uygur coğrafyasındaki o döneme ait durumdan bahsederek sözlerine başlayan Prof. Dr. Qarluq, Osmanlı zamanında yaşanan Uygur yenileşmesine değindi. Uygur bölgesinde kurulan devlete Osmanlı sancağının asıldığını, Osmanlı sultanlarının adlarına hutbeler okutulduğunu söyleyen Prof. Dr. Qarluq, bu durumdan rahatsız olan Çin'in yeniden Uygur bölgesine saldırdığını ifade etti. Bu saldırıdan sonra Osmanlı-Uygur arası siyası ilişkilerin kesintiye uğradığını ancak kültürel ilişkilerin hiç bir zaman kesilmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Abdureşit Jelil Qarluq, bu ilişkiler bağlamında özellikle eğitim ile ilgili çalışmalara değindi. O dönemin öne çıkan önemli isimlerinden olan Mesut Efendi'nin eğitimini İstanbul'da tamamladıktan sonra Uygur coğrafyasına geri döndüğünü söyleyen Prof. Dr. Qarluq, "Mesut Efendi Türkçülük konusunda ısrarlıdır, bölgeye döndükten sonra milletin ruhunu, zihniyetini temizlemek için mektep açma faaliyetlerine başlamıştır. İlk açtığı mektebin adı ise Mekteb-i Turandır. Bu mekteplerde yetiştirdiği öğrencilerden gitmek isteyenleri Hindistan üzerinden Anadolu'ya göndermiştir. Fakat bu durum yine Çinlilerin hoşuna gitmemiş çeşitli yollarla engellemeyi başarmışlardır" diye konuştu. Prof. Dr. Abdureşit Jelil Qarluq, konuşmasının son kısmında bölgenin günümüzdeki durumundan bahsederek konuşmasını tamamladı.

 

"TARİHİ DÜŞÜNCE OLARAK OKUYORSAK DEĞİŞİMİ DE OKUYORUZ"

 

Son konuşmacı olarak kürsüye çıkan Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Saime Selenga Gökgöz ise "Yeniden Ceditçilik" diyerek başladığı konuşmasında Ceditçilik hareketinin günümüzde ortaya çıkış biçimlerine örneklerle değindi. Ceditçilik kapsamında, bir milleti yeniden anlamaya başlamalıyız diyen Doç. Dr. Gökgöz, 19. ve 20. yüzyıllarda ki Türk-Rus ilişkilerine değinerek Atatürk döneminden ve Atatürk'ün Türk dünyasında oluşturduğu etkilerden bahsetti. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Asya'daki etkileşimlerden ve Türkistan hareketliliğinden bahseden Doç. Dr. Saime Selenga Gökgöz, bu doğrultuda yeni bir hareketlilik için tarihi yeniden okumamız gerektiğini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı. 

 

Soru cevap kısmından sonra sona eren panelde Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat, panelistlere teşekkür ederek plaket takdim etti. Kaşgarlı Mahmud Uygur-Çin Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdureşit Jelil Qarluq da Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat'a bir plaket takdim ederek teşekkürlerini iletti.

 

Editör: TE Bilişim