Dokuzuncusu Düzenlenen Niğde Belediyesi Şehir Konferanslarının Konusu "Şehir Ve Üniversite" Konuğu Niğde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Görür'dü.
Şehir Konferanslarının dokuzuncusu Niğde Üniversitesi Derbent Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını yapan Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan, "Göreve geldikten sonra şehirde önemli gelişmeler ve hizmetler olduğu gibi, Sayın Görür'de üniversitemizin Rektörü olduktan sonrada Üniversitemizde önemli değişikler oldu, şehir ve üniversite ivme kazandı" dedi.

Belediye Başkanı Akdoğan; "Gözümüzün bebeği olan üniversitemizin saygıdeğer Rektörü
Niğde Belediyesi Şehir Konferansının dokuzuncusunda bizlerle beraber oldu. Nasıl ki bizim dönemde Niğde'nin, Niğde Belediyesinin kazanmaya başladığını söyleyebilirsek, aynı şekilde de Sayın Rektörümüzün üniversitemize Rektör oluşundan sonra üniversitemizde gerçekten Niğde bakımından ele aldığımız zaman ciddi kazanımlar elde etmeye başlamıştır.

Üniversitemizin şehirden kopuk olması ortadan kaldırılmış, üniversite ve kent kaynaşması yine üniversitemiz ile sanayicimizin iş adamımızın kaynaşması maksimum seviye çıkarılmaya başlamış ve bununla ilgili de gördüğümüz kadarıyla saygı değer Rektörümüz, sanayicimiz, iş adamlarımız, ticaret odamız, belediyemiz, vilayetimiz, diğer kamu kuruluşlarımız üniversitemizle beraber gerçekten diyalog içerisinde istişare içerisinde
Niğde'ye ne yapabiliriz halka ne yapabiliriz gayreti içerisindeler. Bu uyum gerçekten bizi sevindiriyor mutlu ediyor.

Sanırım tüm protokol mensuplarını, yetkilileri, yöneticileri de memnun ediyordur hoşnut ediyordur. İnşallah önümüzdeki dönemin sonuna kadar
Niğde'miz, üniversitemiz, şehrimiz, belediyemiz top yekun gerçekten bu şehri hak ettiği yere taşıyabiliriz taşırız. Bu yükü bizim taşıyabileceğimizi ben görüyorum buna inanıyorum.

Üniversitemizin eksikleri varsa bunların giderilmesi Rektörümüzün isteklerine kulak verilmesi gerekir. Doğrusu biz
Niğde Belediyesi olarak tüm kamu kuruluşlarında olduğu gibi üniversitemizin, rektörümüzün istediği taleplerin hiçbir tanesine bu güne kadar olumsuz cevap vermedik. Gücümüzün yettiğince karınca kararınca elimizden ne geliyorsa bunu yapmaya çalıştık ve bundan sonra da yapacağımıza herkes emin olabilir" şeklinde konuştu.

Niğde Belediyesinin düzenlediği Şehir Konferanslarının dokuzuncusunda Şehir ve Üniversite işbirliğini, yapılması gerekenleri ve yapılanları anlatan Niğde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Görür; "Niğde Belediyesi tarafından organize edilen şehir konferanslarının dokuzuncusunda bizlerin bir araya gelmesi kısmet oldu ve konu olarak da şehir ve üniversite konusu ele almayı düşündük.

Peki buna neden ihtiyaç duyuldu konu neden şehir ve üniversite olarak belirlendi derseniz, öncelikle hepinizin bildiği gibi
Niğde Üniversitesi 18 yıl önce 1992 yılında kurulduğundan bu güne kadar ciddi şekilde sorunlarıyla geldi. Bu sorunların temeli hepimizin bildiği inkar edemeyeceğimiz ancak hepimizin de konuşmaktan çekindiği şehir ve üniversite arasındaki kopukluktu. Bu kopukluk hem üniversiteye zarar verdi hem şehre zarar verdi. Her zaman söylediğim gibi bunun da sorumlusu tek taraflı değildi yüzde 50-50 iki tarafın bunda payı var" dedi.

Dünya genelindeki üniversitelerinde durumuna değinen Prof. Dr. Görür; "Bir kaç yüzyıldır araştırma geliştirme faaliyetlerinin yanı sıra üçüncü sorun olarak tanımladığımız üniversitelerin sosyal sorumluluğu ya da bulunduğu coğrafyada, bulunduğu ülkede gelişmeye, toplumun sorunlarına çözüm aramaya başladığı yıllar ise gerçekten çok kısa. Birkaç yıl öncesine kadar üniversite bunlardan kaçıyordu.

Hatta biz
Niğde Üniversitesi olarak toplumun sorunlarıyla çok fazla ilgilenen bir üniversite değildik. Son yıllarda toplumun sorunları üniversiteleri ilgilendirir hale geldi ama bundan üniversitenin kaçmak gibi bir şansı yok. Neden yok? Çünkü bilgi üretiyorsunuz, iletiyorsunuz, nasıl iletiyorsunuz? Çalışmalarınızı, bulduklarınızı, icatlarınızı bilimsel makale yoluyla tüm dünyaya yayıyorsunuz. Yaymak zorundasınız çünkü bilgi evrenseldir.

Bilgiyi saklayamazsınız. Bilgiyi neden üretiyorsunuz? İnsanlığa faydalı olmak için, bilginin faydaya dönüşmesi için, insanlığın refah ve mutluluğu için bilgi üretiyorsunuz. Eğer siz bilgiyi yaymazsanız o zaman insanlığı ihanet etmiş olursunuz. Şunu yapabilirsiniz; bilgiyi ticarileşinceye kadar kendinize saklayabilirsiniz. Ama bilgi çok fazla süre saklanamaz saklandığı sürece bilgi olmaktan da çıkar. Bilgi yayıldığı sürece, başkalarına iletildiği sürece kıymet ifade eder.

Bildiğiniz gibi artık dünyada sınırlar kalktı. Dünya büyük bir köye dönüştü. İstediğiniz yere 24 saat içerisinde imkanlarınız ölçüsünde rahatlıkla gidip gelebiliyorsunuz. Dolayısıyla bu öğrenciler için de aynı. İmkânı olan öğrenci parası varsa gider bir ülkeye o ülkede öğrenimini, yüksek öğrenimini tamamlayabilir. O zaman uluslararası standartlarda eğitim vermeniz gerekiyor. Uluslararası standartlara uygun öğrenciniz olması gerekiyor. Bunu nasıl yapacaksınız? Üniversite olarak siz yapacaksınız.

O zaman uluslararasılaşacaksınız. Uluslararasılaşamadığınız sürece dünya standartlarını yakalamanız mümkün olmayacak. Bu konuda
Niğde olarak da bu yıl yabancı öğrenci 33 tane belki önümüzdeki yıl çok daha fazla olacak. Ondan sonra yüksek lisans doktora öğrencileri bunları Niğde Üniversitesine getirme çabası içerisindeydi. 2012 yılı içerisinde üniversitemizin de 20. yılı kapsamında yapılacak olan önemli sempozyumlar var. Bunların hepsi üniversiteyi uluslar arası boyuta taşımak için yapılan üniversiteyi uluslararasılaştırmak için yapılan işler.

Üniversitenin özgür ve güvenli ortamlar sağlaması lazım. Güvenliğin olmadı yerde özgürlükten bahsetmek mümkün değil. Üniversiteler kaçınılmaz bir şekilde toplumun odak noktası. Ticaret ve ekonomi uluslar arası hale gelmiş, dünya ticaret merkezleri kurulmuş ve hizmetlerin serbest dolaşımı söz konusu dünyada. Dolayısıyla artık Türkiye'de de yükseköğretimin yeniden yapılanması kaçınılmaz hale gelmiş. Şu anda hantal bir yapı içerisinde Türkiye boğuşup duruyor.

Bu yönde biliyorsunuz hükümetin ve yükseköğretimin, yükseköğretim kurulunun ciddi çalışmaları var. Zaten yeniden yapılandırma için ciddi çabalar sarf ediliyor. Dünya da sınırlar kalkmış ne yapacaksınız? O zaman yapancı dil bilen nitelikli eleman talebini karşılayacak sistemleri kurmanız lazım. Onun için üniversitelerin bundan kaçması mümkün değil. Üniversite bilgiye kolay erişimi sağlamak zorunda.

Üniversitelerin araştırma geliştirme faaliyetlerine aşırı derecede önem vermesi gerekiyor. Bu anlamda üniversitelerin sanayiyle iş birliği noktasında ciddi çabalar sarf etmesi gerekiyor. Bu sadece
Niğde Üniversitesinin, sadece Türkiye'nin sorunu da değil. Bu tüm dünyanın sorunu. Ben üniversite sanayi iş birliğine bir adım daha ileri giderek kenti de ekliyorum.

Üniversite sanayi kent işbirliği şeklinde bir üçgen kurup bu üçgeni sağlıklı bir şekilde işletme zorunluluğumuz var. Belki dünyanın gelişmiş ülkelerinde buna ihtiyaç olmayabilir ama Türkiye'nin özellikle taşra üniversitelerinin kesinlikle bunu yapması gerekiyor. Bunu yapmadan üniversitenin etrafına fayda sağlaması mümkün değil. Üniversiteler değişen şartlara uyum sağladı. Gelişen toplumun ihtiyaçlarını karşılama noktasında ciddi mesafeler kat etti. Yeni bilgiler üretti bu ürettiği bilgileri iş gücü yetiştirmek üzere kullandı. İnsanlığın refahı için gerçekten ciddi gelişmeler oldu.

Üniversiteler, toplumun, insanlığın refahını yükseltmesinde önemli katkı sağladı. Kültürü korudu ve kültürün korunması açısından ciddi çalışmalar yaptı ve kültürün gelişmesine fırsat verdi. Hem kendini yeniledi hem de toplumsal değişime öncülük etti. Ancak bütün bu konuştuğumuz şeyler yeterli mi kesinlikle yeterli değil yeterli olması mümkün değil. Çünkü bunların hepsinde önemli derecede aksamalar var. Özellikle de toplumsal sorumluluğu anlamında üniversitenin ciddi eksiği var.

Niğde'nin 2011 yılı bütçesi 69 milyon TL. artı, projeler vasıtasıyla gelen 7-8 milyon TL. 14 bin öğrenci 1000 personel. Şimdi öğrenciler diyor ki herkes bizi para olarak görüyor, Rektör de bizi öyle görmeye başladı. Rektör sizi öyle görmüyor. Kimse de sizi öyle görmüyor. Ama arkadaşlar bu bir realite, bundan kimse kaçamaz. İstediğiniz kadar kaçın. Siz burada bir para harcıyorsunuz, üniversite burada bir yatırım yapıyor ve bu işler bu şehirde dönüyor.

O zaman çarşıda ki esnafı da hiç birimizin para kazanıyor diye suçlama hakkı yok. 2006'dan sonra ki süreçte de 2006'ya kadar olan sürecin amaçlarıyla aynı amaç güdüldü. Önce büyük şehirlere üniversiteler kuruldu. Daha sonra bölge üniversiteleri kuruldu. Daha sonra da kentlere, her şehre üniversiteler kuruldu. Dolayısıyla önce bölgesel farklılıklar hafifletilmeye çalışıldı, şimdi de iller arasındaki farklılıklar giderilmeye çalışılıyor. Ama bu bir süreç, üniversiteleşme süreci.

Akademik dünya da şöyle tanımlanıyor kendi mezunu profesör olduğunda üniversite üniversite olmuştur.
Niğde de üniversitenin kuruluş yıllarında nüfus 50-55 bin civarındaydı. Bugün nüfus 106 bin. Ben 1980 yılından 1995 yılına yani Niğde'ye gelinciye kadar memleketimle Kayseri arasında gidip gelirken buradan geçiyordum. O yıllarda Niğde'nin terminali bile yoktu.

Bir tane tren garının karşısında büro vardı. Bilet satış bürosu otobüsler orda durur, doğudan gelen bütün araçlar orda durur, yolcuları oradan alır oraya bırakır bir tane ofis, başka bir şey yok. Tabi o zamanlar sürekli olarak dışarı göç veriyor, buradan geçerken ya da geldiğim ilk yıllarda akşam hava kararacağı vakit piyasada kimse yok. Kendi kendime
Niğde'nin terk edilmiş bir şehir olduğunu düşünüyordum. Şu anda Niğde de dışarı doğru göçle içeri doğru göç birbirini dengelemiş durumda ve içeri doğru göç biraz daha fazla duruma gelir hale geldi.

Bence üniversite olmasaydı göç devam ederdi. Çünkü üniversite
Niğde'nin sanayisini ele aldığınızda gerçekten insanları buraya çekecek boyutta bir sanayileşme yok, sanayi kenti değil. Dolayısıyla buradan göç kaçınılmazdı. 12 bin öğrenci Niğde'de. Niğde'ye her yıl 4 bin - 5 bin arası öğrenci geliyor. Ayrıca şehirleşme anlamında da kırsal kesimden bildiğim kadarıyla yıllık %1 oranında Niğde merkeze veya ilçelere kayma var.

Bu da şehirleşmeyi gösteriyor. 14 bin öğrenci var bunun 2 bini, yüzde 30'luk kısmı Niğdeli, onları çıkıyorum. Geriye 12 bin öğrenci kalıyor. Her öğrenci ayda400 lira harcıyor ortalama ve yaklaşık olarak 10 ayı
Niğde de geçiyor. Hesabı bu şekilde yaparsanız her öğrencinin bir yılda Niğde'ye bıraktığı para 48 milyon TL." şeklinde konuştu.

Konferansın ardından
Niğde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Görür'e Niğde Valisi Alim Barut ile Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan tarafından çiçek ve plaket verildi.
 
Editör: TE Bilişim