Türk Eğitim-Sen Niğde Şube Başkanı İhsan Uğraş, “Son bir hafta içerisinde, dördü Diyarbakır’ın Lice ilçesinde ve üçü Elazığ’ın Arıcak ilçesinde olmak üzere 7 öğretmenimiz cinayet şebekesi PKK tarafından kaçırıldı. Otuz yıldır ülkemizin kanını emen bölücü terör örgütü, bugüne kadar yüzü aşkın öğretmenimizi katletmiş, okullarımızı basmış, eğitim yuvalarını yakarak eğitim hizmetini sekteye uğratmayı amaçlamıştır” dedi.

 

Tek amaçları, öğrencilerini ülkesine ve milletine faydalı donanımlı bireyler olarak yetiştirmek olan öğretmenlere yönelik bu hain saldırıları şiddet ve nefretle kınadıklarını dile getiren Uğraş, “Hükümetin, kaçırılan meslektaşlarımızın bir an önce yuvalarına ve çok sevdikleri mesleklerine sağlıkla dönmelerini sağlamasını istiyoruz.

Çok açıktır ki; bölücü örgütün eğitimcilere ve okullara yönelik saldırısının asıl amacı; çocuklarımızın iyi eğitim almasını, aydınlanmasını ve memleketine sadakatle bağlı vatan evlatları olarak yetişmesini engellemek ve böylece kendi insan kaynağını oluşturmaktır. Öte yandan öğretmenevlerine, kamu binalarına, devletin iş makinelerine saldıran katil sürüsü; kamu hizmetlerine engel olarak,  vatandaşlarımız ile devletimiz arasındaki güven ilişkisini de rencide etmeyi hedeflemekte; bu sayede ideolojik propagandasının zeminini oluşturma arzusunu taşımaktadır.

Son yıllarda bölücü örgütün ve destekçilerinin faaliyetlerinde gözle görülür bir artış söz konusudur. Özellikle sivil vatandaşlarımıza dönük saldırılar pervasızca artmış bulunmaktadır. Anne karnındaki bebeğe bile kastedecek kadar çıldırmış olan cinayet şebekesi; büyükşehirlerimizi bombalarla kana bulamakta, Türk Kürt ayrımı yapmadan vatandaşlarımızı öldürmekte, şehir merkezlerinde güpe gündüz cinayet işlemekte; kaymakamlarımızı, sağlık memurlarımızı, öğretmenlerimizi kaçırmakta; yol keserek kimlik kontrolü yapmakta, sözde mahkemeler kurmakta, vergi adı altında haraç toplamaktadır. Velhasıl, uzun sözün kısası ‘Buraların ağası benim’ demektedir” dedi.

 

ATILAN HAMASİ NUTUKLAR,

KAMUOYUNU TATMİN ETMİYOR

 

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin toprakları üzerinde bir çapulcu sürüsünün hüküm sürmesine göz yumacak bir muz cumhuriyeti olmadığını söyleyen Uğraş, “Türk Devletine kimse kafa tutma cüretini gösteremez. Fakat devletimizi yönetme pozisyonunda olanlar da bu şuurla hareket etmelidir.

Devletin gücünü dost düşman herkese göstermesi gerekenler, vatandaşları nezdinde güven ve huzur duygusunu yerleştirmesi gerekenler zaafiyet içerisinde olduğunda çeteler düzene hakim olurlar. İşte, ülkemizin bir kesiminde bugün yaşananların nedeni budur. Sözde Demokratik Açılım adına terör örgütü uzantılarına ve bölücü destekçilerine karşı gösterilen müsamahanın geldiği nokta; terörün azması, bölücülerin şımarması, huzurun ve birlikte yaşama duygusunun rencide olmasıdır.

Artık yeter, Hükümeti daha cesur hareket etmeye davet ediyoruz: Bugünden tezi yok, bölücü örgüte ve destekçilerine karşı en sert tutumu almaktan çekinmeyin. Bölücülere ekonomik, siyasal ve sosyal destek sağlayan unvanı ve sıfatı ne olursa olsun her unsura karşı ivedilikle tedbir alın. Bin yıldır her melanete kol kola karşı duran, her felaketi birlik ve beraberlik içerisinde defeden büyük milletimizin arasına nifak sokan bölücülük mikrobunu artık temizleyin. Bunun için ne gerekiyorsa yapın. Demokrasi, insan hakları, ekonomik ve sosyal talepler terörün malzemesi olamaz! Anne karnındaki bebekleri dahi katleden, ekmeğinin peşinde olan kamu çalışanlarını kaçıran, güvenlik görevlilerini şehit eden cinayet şebekesi demokrasinin ve siyasetin muhatabı değildir. Ne adına ve hangi sıfatla olursa olsun bölücü terör örgütü ve temsilcileriyle doğrudan ya da dolaylı müzakere edilmesi ve muhatap olunması kabul edilemez. Bu görüşmelerin bölücü örgüte ve faaliyetlerine meşruiyet kazandırdığı gözden kaçırılmamalıdır. Devlet bütün vatandaşlarının huzur ve can güvenliğini sağlamakla mükelleftir. Devlet bunun için vardır. Devleti yönetme sorumluluğu da Hükümet’tedir. Her memleket meselesinde olduğu gibi terör belasında da muhatabımız Hükümettir. Dolayısıyla Hükümet edenlerin çağrılarımıza kulak vermesi, eleştirilerimizi dikkate alması ve gereğini yapması asgari bir zorunluluktur. Bu yara, bir iç siyaset meselesi değildir. Başta Sayın Başbakan olmak üzere tüm sorumluluk makamında olanlar şapkayı önlerine koymalı, ‘Nerede hata yapıyoruz’ diye bir değerlendirme yapmalıdırlar. Neredeyse sıfır kayıptan her gün şehit verilen noktaya gelinmiş olması bir şeylerin yanlış yapıldığının en somut göstergesidir. Her vahim olaydan sonra atılan hamasi nutuklar, sözde terörle mücadele kararlılığı ve artık alışıldık oyalamalar kamuoyunu tatmin etmemektedir. Sorumsuz ve vurdumduymaz geçiştirmeler vatandaşlarımızda artık tiksinti uyandırmaktadır” diye konuştu. 


Editör: TE Bilişim