Türk Eğitim-Sen Niğde Şube Başkanı İhsan Uğraş,   Hükümetin Öğretmene bakış açısını eleştirerek, “ Öğretmene Hakaret Etmekten Vazgeçin Artık…” dedi.

 

Türk Eğitim-Sen Niğde Şube Başkanı İhsan Uğraş konu ile yaptığı basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi

 

 

Ne gariptir ki, AKP Hükümeti döneminde artık sıradanlaşan bir tutuma şahit oluyoruz: Eğitim ya da öğretmenler sözkonusu olduğunda, sorumluluk alanları çok farklı olanlar konuşuyor, Milli Eğitim Bakanı peşlerinden geliyor. Hatırlanacağı üzere, eğitim sistemimizde yapılan çok köklü bir değişiklik olan 4+4+4 sisteminin hazırlık ve TBMM'deki yasalaşma aşamasında da Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer geride kalmış, başta AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli olmak üzere, esasında uzmanlık alanı eğitim olmayan diğer başka partili milletvekilleri öncelik alarak süreci yönetmişlerdi.        

 

Aslında, eğitim ve eğitim çalışanlarıyla ilgili konularda sorumlu olmayan Bakan ve milletvekillerinin öncelik alması ve inisiyatif kullanmaları öncelikle Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'e hakarettir. Demek ki, AKP'nin yetkilileri, eğitimi sayın Bakana bırakacak kadar emin değiller ki iç ferahlığıyla arkalarını dönemiyorlar!              

 

Bir diğer hususta, bu Hükümetin, öğretmenlere karşı anlaşılmaz bir antipatisi olduğu gerçeğidir. Sayın Başbakan başta olmak üzere, zaman zaman Bakanlar ve iktidar partisi yetkilileri açıklamalarında öğretmenlerimizi tahkir edici ifadeler kullanmaktan çekinmiyorlar. Sanki memleketimizin yığılmış devasa problemlerinin sorumlusu öğretmenlerimizmiş gibi her mikrofonu eline alan üsturupsuzca sallıyor.

İşte buna son bir örnek de Ali Babacan.

Başbakan Yardımcısı Ali BABACAN, Başbakan R. Tayyip Erdoğan ve diğer BaşbakanYardımcısı Bülent Arınç'a özenmiş olacak ki, o da öğretmenlere "Sallama" konusunda geri kalmadı.

Önceki gün Erzurum'da katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmada bugünkü eğitim sistemiyle Türkiye'nin her alanda 2023 hedeflerine ulaşmasının mümkün olmayacağını savunan Ali Babacan, ülkede çalışan nüfusun ortalama eğitim aldığı sürenin 6,5 yıl olduğunu belirtti. Babacan, "Bir TIR dolusu havlu ihraç ediyoruz, 40 bin dolar. 470 cep telefonu ihraç ediyorlar o da aynı parayı tutuyor. Havlu üretimi daha düşük eğitim seviyesiyle yapılıyor. Cep telefonu, bilgisayar üretenlerin vasıflı olması gerekiyor. Öğretmenleri iyi seçin diyoruz. Çünkü eğitim dönüp dolaşıp öğretmen faktörüne dayanıyor. KPSS sonucuyla alınan öğretmenlerin belki bir kısmı iyi olur ama bir kısmından da verim alamıyoruz. Daha iyi seçilmiş çalışan öğretmenler çok çok önemli. Sağlıktaki başarıların en önemli sebebi doktorlara performans sistemi getirmemizdir. Eğitimde de performans sistemini getirmemiz gerekiyor ki çok çalışmayan yada fazla gayret göstermeyen öğretmenlerimizle gayretli öğretmenlerimiz ayırt edilebilsin. Şu an hiçbir ayrım, bir fark yok. Aynı maaşı alıp aynı zamanda emekli oluyorlar" şeklinde konuştu.

Dehaya bakar mısınız?

Birileri çıkıp sayın Bakana söylemeli:

Sayın Babacan, ülkemizde ortalama eğitim süresinin 6,5 yıl olmasının sebebi öğretmenler değil; eğitim politikaları ve eğitime yapılan yatırımın yetersizliğidir.

Gelişmiş dünya bilgi çağını yaşarken; ülkemizin, sanayi devrimini gerçekleştirmiş ülkeleri iki yüz yıl geriden takip etmesinin sorumluluğunu, beceriksiz idarecilere değil de öğretrmenlere yüklemeniz doğru mu? ODTÜ mezunu ve bir tekstilci olan şahsınızın, havluyla cep telefonununun iktisadi değerini mukayese ederken bu gerçeği bildiğine eminiz.

KPSS sisteminin yanlışlığını Türk Eğitim-Sen olarak yıllardır haykırıyoruz. Beden Eğitimi mezunu ile Matematik Bölümü mezununu aynı sınava sokmanın saçmalığını her platformda dile getiriyoruz. On yıldır tek başına iktidar olan şahsınızın bundan şikayet etmesi değil, gerekeni yapamadığı için özür dilemesi daha etik olacaktır.

Doktorlara performans sistemi getirilmesinin sağlıkta başarıyı sağladığını söylüyorsunuz. Peki doktorlarla mukayese ettiğiniz öğretmenlerimizin performansını nasıl ölçeceksiniz? Öğretmenlerimizi sorgulamadan önce Hükümet olarak; öğretmen açığını gidermeniz, bazı bölgelerde 40-50'lere ulaşmış olan sınıf mevcutlarını 20-25'lere düşürmeniz, neredeyse kamudaki en düşük maaşı alan memur haline gelmiş olan öğretmenlerimizin ücretini artırmanız, öğretmenlerimizi Bakanlığın ve mülki idarenin angaryalarından kurtarmanız, parçalanmış öğretmen ailelerini birleştirmeniz ve en önemlisi öğretmenlerimizin performansını olumlu etkileyecek en başlıca unsur olarak İTİBARLARINI artırmanız gerekmez mi?

Yani, Hükümet olarak önce siz üzerinize düşen sorumluluğun gereğini yapacaksınız, ondan sonra çalışanlardan hesabını soracaksınız!

Sayın Bakan, bugün öğretmenlerimizin aldığı maaş yoksulluk sınırının altındadır. Sanki öğretmenlerimize çok para veriliyormuş gibi, öğretmenlerin aldığı maaşın hesabını yapmak doğru değildir. Size yakışan bu hesabı yapmak değil, başta öğretmenlerimiz olmak üzere tüm çalışanların insan onuruna yakışır düzeyde yaşayabileceği bir ücret artışını sağlamaktır.

Öte yandan Hükümetimiz, öğretmenlerin performansı kadar ülkeyi yönetme sorumluluğunda olan milletvekillerin de performansını sorgulamalı "çok çalışmayan yada fazla gayret göstermeyen vekillerle, gayretli vekilleri ayırt edebilmelidir. Şu an hiçbir ayrım, bir fark yok. Aynı maaşı alıp aynı zamanda emekli oluyorlar".

Merak ediyoruz diğer Bakanlarımız ne zaman öğretmenler adına konuşacak?

Yakında AB Bakanı Egemen Bağış çıkıpta AB'ye giremememizin nedeni öğretmenlerdir. Öğretrmenlerimizin yetersizliğinden dolayı 40 yıldır emekliyoruz; AB'nin bizi adam yerine koymamasının, Rum Kesimi Yönetimi'nin AB'ye alınması ve hatta Dönem Başkanı olması da öğretmenlerin yüzündendir, derse;

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu dertlenip, başta Boğaziçi'ndeki ormanlarımızın katledilip kodamanlara villa arsası çıkarılmasının, ormanlarımızdaki yaban hayatının bitirilmesinin ve hatta yağış seviyesinin düşmesiyle kuraklığın başlamasının sorumlusu da öğretmenlerdir, diye sızlanırsa;

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de geri durmayıp, ülkemizde hayvancılığı öldüren de, fındığa düşük fiyat veren de, çiftçiyi üç kuruşa mahkum eden de öğretrmenlerdir, diye beyanat verirse;

Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da, doğalgaza yılda % 39 zam yapanlar aslında öğretmenlerdir, diye halka şikayette bulunursa;  ŞAŞIRMAYALIM! 


Editör: TE Bilişim