S.K. Millî Eğitim Müdürü idi. Ehhh bir partiye ve bir kaç milletvekiline sırtını dayadı… İşleri kebap gibiydi.  Kral odası gibi bürosu, etrafında fır dönen yardımcıları, tayin için gelen güzel kızlar onu iyice keyiflendiriyordu. Niğde Valisi H.Ö.,  S.K.’nın siyasi ağırlığından dolayı, ona oldukça mesafeli duruyordu.
 
Aksaray, Ulukışla, Bor ve Çamardı ilçelerinin millî eğitiminden sorumlu bir kişi olarak altında bir makam arabasıyla, şoförüyle, fiyakasıyla havası yerindeydi. 40 yaşın üzerinde olması eşinin bir gözünün görmemesi gibi sözlerin çevrede dolaştığı sıralarda o Şekerpınar’a  ulaşan bir macera zinciri oluşturdu. Annesi veya babası hasta olan,  ya da  bol köpekli köylerde çürümemek isteyen genç bayan öğretmenler çaresizlik içerisinde onun tekliflerine «evet»  diyorlar ve sonu belli olmayan yolculuğa koyuluyorlardı.
 
Tayin bekleyen Ihlara’lı genç bayan öğretmenle başlayan bu macera, makam, yetki ve teklif üçgeniyle şekillendi. Bu anlı - şanlı Millî Eğitim Müdürü S.K.  seçtiği bu kurbanına «seni istediğin yere tayin ederim, ama bir şartla... dedi ve ekledi  :  Bana Şekerpınar’da içkili bir yemek ziyafeti ver, bu işin olsun bitsin ...»
 
Gelecek nesilleri yetiştirme kararlılığında olan bayan öğretmen Şekerpınar’daki yemek sonrasında uyandığı zaman kendisini çırılçıplak vaziyette Millî Eğitim Müdürü S.K.‘nın koynunda buldu. Gözyaşlarını tutamadı, çırpındı, gelecekteki analığının hassas can damarlarına ilk dinamiti koyarak duygularını ve devlete olan güvenini paramparça eden bu adama lanetler okudu. Perişan vaziyette kasabasına döndü. Olup bitenleri annesine anlattı. Annesi üzüntüden yatağa düştü. Başına gelenleri babasından aylarca gizlediler. Sonra hamile olduğu anlaşılınca gizlice  annesiyle Ankara’nın yoluna koyuldular. Orada bir ameliyatla çocuk alındı. Her şeye rağmen Millî Eğitim Müdürü S.K.  onun tayinini yapmadı. Vali H.Ö.’in de bu durumdan hiç haberi olmadı.
 
Tayin bekleyen Aksaray’lı genç bayan öğretmenle devam eden bu macera yine makam yetki ve teklif üçgeniyle şekillendi. Anlı - şanlı Millî Eğitim Müdürü S.K.  bu kurbanına  da «seni istediğin yere tayin ederim, ama bir şartla... dedi ve ekledi :  Bana Şekerpınar’da içkili yemek ziyafeti ver, bu işin olsun... bitsin ...»
Annesi veya babası hasta olan  ya da  bol köpekli köylerde çürümemek isteyen genç bayan öğretmen çaresizlik içerisinde «evet» dedi ve sonu belli olmayan yolculuğa koyuldu. Şekerpınar’daki yemek esnasında da Millî Eğitim Müdürü tarafından gizlice uyuşturucu atılan içeceklerle Aksaray’lı genç Bayan öğretmen de kendisini kaybetti. Uyandığı zaman kendisini çırılçıplak vaziyette Millî Eğitim Müdürünün koynunda buldu. Ağladı, çırpındı, gelecekteki analığının hassas can damarlarına ilk dinamiti koyarak duygularını ve devlete olan güvenini paramparça eden bu adama lanetler yağdırdı. Hukukun sükut ettiği, yüce bir makamın sapık duygularla işgal edildiği, insan haklarının umursanmadığı bir zamanda perişan vaziyette Aksaray’a döndü. Olup bitenleri annesine anlattı. Annesi üzüntüden yatağa düştü. Başına gelenleri babasından aylarca gizlediler. Sonra hamile olduğu anlaşılınca annesiyle Ankara’nın yoluna koyuldular. Orada bir ameliyatla çocuk alındı. Her şeye rağmen Millî Eğitim Müdürü onun tayinini de yapmadı. Vali H.Ö.’nin bu durumdan da hiç haberi olmadı.
 
Bu kez kurban Niğde’den seçilmişti. Tayin bekleyen  genç bayan öğretmenle sürdürülen bu macera yine makam yetki ve teklif üçgeniyle şekillendi. Anlı şanlı Millî Eğitim Müdürü S.K.  bu kurbanına  da «seni istediğin yere tayin ederim, ama bir şartla... dedi ve ekledi :  Bana Şekerpınar’da içkili yemek ziyafeti ver, bu işin olsun... bitsin ...» Annesi veya babası hasta olan  ya da  bol köpekli köylerde çürümemek isteyen genç bayan öğretmen çaresizlik içerisinde evet dedi ve sonu belli olmayan yolculuğa koyuldu. Şekerpınar’daki yemek esnasında da Millî Eğitim Müdürü tarafından gizlice uyuşturucu atılan içeceklerle Niğde’li genç bayan öğretmen bayıltılarak boşluğa düşürüldü. Uyandığı zaman kendisini çırılçıplak vaziyette Millî Eğitim Müdürünün koynunda buldu. Ağladı, çırpındı, «gelecekteki analığının hassas can damarlarına ilk dinamiti koyarak» duygularını ve devlete olan güvenini paramparça eden bu adama lanetler okudu. Perişan vaziyette Niğde’ye döndü. Olup bitenleri annesine anlattı. Annesi üzüntüden yatağa düştü. Başına gelenleri babasından aylarca gizlediler. Sonra hamile olduğu anlaşılınca annesiyle gizlice Ankara’nın yoluna koyuldular. Orada bir ameliyatla çocuk alındı. Her şeye rağmen Millî Eğitim Müdürü onun tayinini de  yapmadı. Vali H.Ö.’in  bu durumdan hiç haberi olmadı.
 
Aksaray’da Hasandağı ve Uluırmak, Niğde’de Niğde’nin Sesi ve Millî Hamle Gazetelerinde yazılarım yayınlanıyordu. Bu üç olayı duyduğum zaman ben bu Millî Eğitim Müdürü’nün diğer kurbanlarını aramaya koyuldum. Ablam Öğretmen F.A.’nın da bu halkaya alındığını duydum. Bizzat ilk görüşme esnasında Millî Eğitim Müdürü S.K.’nın makam odasına  izinsiz girerek ve bu kişiyi uyararak,  bu oyunu başında  bozdum. Daha önceden ismimi duyan, ablamın da ismimi söylemesiyle beni tanıyan bu kişi renkten renge girdi.
Amacım sürekli hale getirilen taciz ve tacavüz olaylarını durdurmak ve yarının anaları genç öğretmenlerimizin daha fazla hayatlarını karartmadan yetkililere hukuki önlemler aldırtmaktı. Son kurbanın Ulukışla ilçesinde olduğunu öğrenerek bir pazartesi günü yola koyuldum. Son kurban N.G. isimli bayan öğretmenle Ulukışla’da Kılıçarslan İlkokulunda bizzat görüştüm. O da hamileydi. Çantamdaki ses cihazına da konuşmalarını kaydettim. İşte bu andan itibaren etrafımda bir hareketlilik başladı. Baktım ki çok tehlikeli tertipler planlanıyor... Pazartesi günleri Ulukışla’ya kamyonetiyle bakır satmaya gelen komşumuz Ahmet ALINAK’ın kamyonun içinde bulunan büyük bakır kazanlardan birinin içine gizlice girdim. Ve beklemeye koyuldum. Civarda tabancalı adamların beni aradıklarını da  sonradan öğrendim.
Nihayet komşumuzun bakır eşya kamyonu pazar sonrası hareket etti. Bor’a geldiğimiz zaman arka kapak açılınca önce korkmaması için yavaşça konuştum, sonra Ahmet ALINAK’a durumu anlattım. O da bana «demek sen bizim kamyondaydın,  bir çok kişi seni arıyordu, senin eşkalini vererek sağa sola soruyorlardı» dedi.
 
Eve girdiğim zaman annem :«Neredesin oğlum, Vali Bey seninle acil olarak görüşmek istiyormuş, makam polisi Fevzi Çelik buraya geldi» dedi. Ertesi günü sabah erken saatlerde Niğde’ye gittim. Önce Niğde’nin  PTT Caddesinde Bulunan Niğde’nin Sesi Gazetesi ve Tuğrul Matbaasının bulunduğu binaya girdim ve sahibi Fuat Tuğrul ile görüştüm. Benim her zaman «Fuat Ağabey» diye hitap ettiğim bu değerli kişiyi de Vali Bey’in aradığını ve beni sorduğunu, Ulukışla’ya neden gittiğimi öğrenmek istediğini, söyledi. Fuat Ağabey de Vali Bey’e «Biliyorsunuz onun biz gazetemizde devamlı haber ve yazılarına yer veriyoruz. O gereksiz hiç adım atmaz, dürüst ve kişilikli bir arkadaşımız... Buraya gelince mutlaka bize uğrar, ben sizin aradığınızı kendisine ileteceğim. » demiş. Vali Bey : «Ben de tanışıyorum onunla.» şeklinde cevap vermiş.
Çok geçmeden valiliğe gittim. Makam Polisi Fevzi Bey beni güler yüzle karşıladı. Dün Vali Bey’in isteği üzerine sizin eve gittim :  Yani 14 kilometre uzaktaki Bor’a… Ulukışla’dan buraya telefon açmışlar, senin röportaj için bazı kişilerle görüştüğünü, kaymakam adıyla buraya bildirdiler, dedi.
 
Fazla vakit kaybetmeden Vali Bey’in bulunduğu bölüme girdim. Vali Bey’e olup bitenleri anlattım. «Milli Eğitim Müdürü S.K. ’nın ilimizde bulunan dört  bayan öğretmene tecavüz ettiğini ve bunlardan dördüncüsünün de hamile olduğunu» söyledim. «Ulukışla Kaymakamı adıyla size telefon açıldığını, halbuki ben orada iken tayini çıktığı için bir gün önce Ulukışla’dan ayrıldığını, öğrendim» dedim.
Vali Bey gerçekleri öğrenmişti. Bana teşekkür etti.  Millî Eğitim Müdürü hakkında hemen soruşturma açıldı. O ise içinden bulunduğu zor durumdan kurtulmak için Ilk eşinden ayrılarak en son hamile bıraktığı öğretmen bayan N.G. ile evlendi. Geride bıraktığı acılı öğretmenlerin ise toplum baskılarından korktukları için şikayetçi olamamaları sebepleriyle hesaplarını soran dahi olmadı.
 
Aksaray, Ulukışla, Bor ve Çamardı ilçelerinin millî eğitiminden sorumlu bir kişi olarak altında bir makam arabasıyla, şoförüyle, fiyakasıyla havası yerinde olan 40 yaşın üzerindeki Anlı - şanlı Milli Eğitim Müdürü S.K.’nın  Şekerpınar’a  ulaşan bu macera zinciri kırılarak ortadan  kaldırılmıştı. (1)
 
Niğde, 13.12.1972
 
 
(1)  1995 yılı Aralık ayı sonunda Bor’da idim.  Güzel ilçemizin güzide evlâtlarından Vali İhsan DEDE ile Emin ATLI Ağabeyin eczanesinde görüştüm. Bana : «Sen isimsiz bir kahramansın. Bir çok  bayan öğretmenin hayatlarını karartacak afetlerin önüne geçtin. Buna rağmen sana takdirname vermeleri gerekenler seni işkence ile cazalandırdılar.»  Sonra bana sarıldı ve «geç de olsa bu onurlu faaliyetlerinden ve asil kişiliğinden dolayı seni kutluyorum» dedi. Yıllar sonra da olsa o günlerdeki faaliyetlerimi takdir eden vali seviyesinde ikinci kişiyle karşılaşmanın sevincini yaşamıştım.
 
 
 
 
Nerede yer aldı ?
 
 
¤  jeudi 14 avril 2011 23:42
Konu :  Ögretmen olmak
 
merhaba,
bu güzel yazınızda anlattığınız erdemli tavrınızdan dolayı sizi kutlarım. bu yazı yayımlanmamış olsaydı, çıkardığımız yordam edebiyat dergisine almak isterdik. yayımlanmamış yazılarınız varsa değerlendirebiliriz.
selamlar, tekrar teşekkürler.
 
yordam dergisi a.
mehmet sait çakar
editör
 
 
 
Nerede yer aldı?