Eğitim Bir Sen Niğde Şube Başkanı ve Memur Sen Niğde İl temsilcisi Hasan ORHAN, okulların temizlik, güvenlik, kırtasiye, bakım-onarım, hizmetli gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayacak, eğitimcileri velilerle karşı karşıya gelmekten kurtaracak, yöneticilerin okulun esas işlerine yoğunlaşmalarına imkân sağlayacak okul bütçesi uygulamasına bir an önce geçilmesi gerektiğini belirterek, “Yöneticilerimiz, okulların mali ihtiyaçlarını karşılamak için ayırdıkları zamanı, eğitim-öğretimin kalitesi için ayrılan zamandan harcamak zorunda kalıyor. Yöneticilere okullara bağış toplamamaları için baskı uygulayan idare, zorunlu harcamalar için kaynak üretmekten kaçınıyor. Ucu parasız okul-paralı okul ayrımına varan bu durum en başta eğitim-öğretime zarar veriyor. Okullarımız; okul-veli iş birliğini zedeleyen, yönetici/öğretmen ile velileri karşı karşıya getiren, yöneticileri mağdur eden, adaletsiz uygulamalara ve mağduriyetlere fırsat veren bütçesizlik sorunundan kurtarılmalıdır. Okula bütçe vermek, eğitime kalite getirmektir” dedi.

Okul bazlı ödenek tahsisi yapılmalı, ödeneklerin doğrudan okul idareleri tarafından kullanılması sağlanmalıdır.

Okul yöneticilerinin, okulların mali ihtiyaçlarını karşılamak için ayırdıkları zamanı, eğitim-öğretimin kalitesi için ayrılan zamandan harcamak zorunda kaldıklarını ifade eden ORHAN, yöneticilere okullara bağış toplamamaları için baskı uygulayan idarenin, zorunlu harcamalar için kaynak üretmekten kaçındığını kaydetti. Ucu parasız okul-paralı okul ayrımına varan bu durumun en başta eğitim-öğretime zarar verdiğini dile getiren ORHAN, okulların, okul-veli iş birliğini zedeleyen, eğitimcilerle velileri karşı karşıya getiren, yöneticileri mağdur eden, adaletsiz uygulamalara ve mağduriyetlere fırsat veren bütçesizlik sorunundan kurtarılması gerektiğini ifade ederek, “Personel dışı cari harcamaların yönetilmesi için okul bazlı ödenek tahsisi yapılmalı, ödeneklerin doğrudan okul idareleri tarafından kullanılması sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.

Kurum yöneticiliği ayrı bir statü hâline getirilmelidir

İfa ettikleri vazife itibarıyla genel idare hizmetleri sınıfına giren ama öğretmen statüsünde değerlendirilen okul yöneticilerinin, fiilen yaptıkları göreve uygun olarak genel idare hizmetleri sınıfına alınmasını istediklerini kaydeden ORHAN şöyle devam etti: “Genel idare hizmetleri sınıfından sayılmayan, maaş bordrosunda bile müdür yazmayan, yöneticiliği ‘ikinci görev’ olarak adlandırılan okul müdürlerinin saygınlığının tescillenmesi, profesyonelleşmesi ve yaptığı işe göre statü kazanması için genel idare hizmetlerine geçirilmeleri zorunludur. Bu gerçekleşirse, okul müdürlerinin verimliliği, performansı, saygınlığı, dahası eğitimin başarısı artacaktır.”

3600 ek gösterge verilirse toplu sözleşmenin yaraları sarılmış olur

Hasan ORHAN, 24 Haziran seçimleri öncesinde vadedilen, Cumhurbaşkanlığı ikinci 100 Günlük Eylem Planı’nda ve 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde yer verilen 3600 ek göstergenin, tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Söz ortada, eylem kayıplardadır. Buradan hükûmete bir defa daha çağrıda bulunuyorum: 3600 ek göstergeyi verin, toplu sözleşmenin yarasını sarın. Biliyoruz ki Türkiye bunu yapacak iradeye de güce de büyüklüğe de sahiptir” ifadelerini kullandı.

Kamu yönetiminde önemli olan liyakat, gerisi teferruat

Devleti yüceltecek, milleti yükseltecek olanın adalet ve liyakat olduğunun altını çizen ORHAN, “Şair ‘Adalet mülkünden kim yüz çevirse ona akil demez akıllı kimse’ diyor. Memur-Sen olarak, bugüne kadar hep adil dünya, adil Türkiye, adil kamu personel düzeni için mücadele ettik. Hz. Ali’nin ‘Batıla yardım eden, hakka zulmeder’ uyarısına kulak verdik; adil ve akil olmayan her şeye karşı çıktık. Mülakat sisteminin çarpıklığına dikkat çektik; raporlar yazdık, yüksek sesle itiraz ettik. O yüzden ne performans ne mülakat; illa ehliyet, illa liyakat diyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Toplu sözleşmede büyük mesuliyet üstlendik, sendikacılığın haysiyetini çiğnetmedik

Hasan ORHAN, sözleşmelilerin kadroya geçirilmesinden 3600 ek göstergeye, yardımcı hizmetler sınıfının genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesinden kademe derece sınırlamasının kaldırılmasına, bayram ikramiyesinden kılık-kıyafet meselesine, gelir vergisi mağduriyetinin son bulmasından toplu sözleşme ikramiyesine kadar acil çözüm bekleyen birçok önemli teklifi toplu sözleşme masasına taşıdıklarına dikkat çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Toplu sözleşmede uzlaşmak kadar uzlaşamamak da normaldir. 5. Dönem Toplu Sözleşme mutabakatsızlıkla sonuçlandı. Kamu İşveren Heyeti’nin keyfiliklerine tarihî bir şerh düştük. Hakem kurulunun kararına manifesto niteliğinde 84 sayfalık şerhi tutanağa da tarihe de düştük. Kamu işvereni kazandıracak teklif sunmadı, biz de kazandırmayan teklife imza atmadık. Çünkü biz omuzlarımızda 435 bin Eğitim-Bir-Sen’linin ve 1 milyon Memur-Sen’linin haysiyetini, 5 milyon 200 bin kişinin mesuliyetini taşıyoruz. Mesuliyeti yerine getirdik, sendikacılığın haysiyetini çiğnetmedik. İzzeti kuşandık, zillete imza atmadık.”

Editör: TE Bilişim