KESK'e bağıl Eğitim-Sen'in 18. kuruluş yıldönümü nedeni ile bir basın açıklaması yapan Niğde Eğitim-Sen Temsilcisi M. Emin Bağcı açıklamasında şu görüşlere yer verdi.

Eğitim-Sen Niğde Temsilcisi Emin Bağcı ;                            
Eğitim emekçilerinin İkinci Meşrutiyet döneminde Encümen-i Muallimin ile
başlayan örgütlenme ve mücadeleleri, 1900‘lerin ilk çeyreğinde
anti-emperyalist bir tutumla bağımsızlık mücadelesi doğrultusunda bir hat
izlemiştir. Cumhuriyet ideolojisini yaygınlaştırma amacıyla, eğitimin
yaygınlaştırılması çabalarının damgasını vurduğu 1930‘lu ve 1940‘lı
yıllarda eğitim emekçileri, görece zayıf örgütlenmeleriyle, eğitim
hakkının yaşama geçirilmesi ve halka ulaştırılmasında etkili olmuşlardır.
İlk kez 1950‘lerde Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu (TÖDMF)
ve Köy Öğretmen Dernekleri ile ulusal ölçekte yaygın bir örgütlenme
yaratan eğitim emekçileri, 1965‘te Türkiye Öğretmenler Sendikası‘nı (TÖS)
ve Türkiye İlkokul Öğretmenleri Sendikası‘nı (T.İLKSEN) kurarak sendikal
form içinde örgütlenmişlerdir. Kendi sınıf kimliklerine ilişkin
algılarında köklü bir dönüşüm yaşayan eğitim emekçileri, 1960‘ların
sonlarında yükselişe geçen sınıf hareketinin de etkili bir bileşeni
durumuna gelmiştir. TÖS‘ün gerçekleştirdiği Devrimci Eğitim Şûrası ile TÖS
ile T.İLKSEN‘in Aralık 1969‘da gerçekleştirdiği Genel Öğretmen Boykotu, 12
Mart darbesine giden yolda önemli kilometre taşları olmuştur.
12 Mart 1971 tarihli askeri darbe sonrasında sendikal örgütlenme
özgürlüğünden yoksun bırakılan eğitim emekçileri, aynı yıl kurdukları Tüm
Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) ile bütün 70‘ler
boyunca hem sınıf hareketinde, hem de anti-faşist mücadelede ön saflarda
yerlerini almışlardır.
 
 

12 Eylül 1980 askeri darbesinin TÖB-DER‘i kapatarak yöneticilerini ve pek
çok üyesini tutuklamasının yanı sıra öğretmenlere dernek kurma yasağı
getirilmiş, böylece eğitim emekçileri örgütsüz bırakılmaya çalışılmıştır.
Bu çağdışı yasağa karşı 1986 yılından başlayarak "abece Dergisi" etrafında
ve 1988‘den itibaren "Eğitimciler Derneği" (EĞİT-DER) tarafından
sürdürülen çalışmalar sonucunda eğitim emekçileri 28 Mayıs 1990‘da Eğitim
İşkolu Kamu Görevlileri Sendikası‘nı (EĞİTİM-İŞ) ve 13 Kasım 1990‘da ise
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası‘nı (EĞİT-SEN) kurmuşlardır. Eğitim
emekçilerinin meşru haklarını kullanarak örgütledikleri ve diğer kamu
emekçilerine de umut veren, yol gösteren sendikaları çeşitli yasal ve
fiili engellemelere, baskılara karşın hızla kitleselleşmiş ve on binlerce
eğitim emekçisiyle buluşmuştur. EĞİTİM-İŞ ile EĞİT-SEN‘in 23 Ocak 1995‘te
birleşerek oluşturdukları sendikamız EĞİTİM SEN, işte bu yüz yıllık eğitim
emekçileri hareketinin günümüzdeki temsilcisi ve sürdürücüsüdür.
Sendikamız EĞİTİM SEN‘in Türkiye‘nin her yerinde, 81 ilde 100 şubesi ve
120 binden fazla üyesi bulunmaktadır. Eğitim emekçilerinin ekonomik,
sosyal, demokratik ve kültürel haklarını koruma ve geliştirme,
özgür-demokratik bir çalışma yaşamının oluşturulması mücadelesi;
demokratik ve yaşanılası bir ülke talebiyle birlikte sendikal
mücadelemizin ana eksenini oluşturmaktadır. Bu bağlamda EĞİTİM SEN,
üyelerinin haklarını ve çıkarlarını koruyup geliştirme doğrultusundaki
mücadelesini, bir yandan güvenceli çalışma, nitelikli ve kamusal eğitim
talepleri için sürdürülen mücadeleyle, öte yandan da eğitimi sermayenin
tahakkümünden kurtarmak amacıyla yürütülen mücadeleyle birlikte, bütünlük
içersinde ele almakta ve sürdürmektedir.
 

Sendikamız EĞİTİM SEN;
 

Kendi iç işleyişinde demokratik merkeziyetçilik esaslarına göre çalışır.
Üyelerinin eleştiri ve öneri haklarını kullanmalarını, karar süreçlerine
katılmalarını özendirir.

Devletten, sermayeden, siyasal parti ve kuruluşlardan örgütsel olarak
bağımsızdır.

Kadın üyelerinin, çalışma yaşamında ve sendikal etkinliklerde kadın
olmaktan kaynaklanan sorunlarına çözümler üretir. Ek haklar elde
etmelerinde onlara olanaklar sunmaya çalışır.

Demokrasiden yanadır. Ülkemizde demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla
işlemesinin mücadelesini yürütür. Evrensel düzeyde insanlığın elde ettiği
haklara ülkemiz insanlarının da sahip olmasını savunur.

Özgürlüklerden yanadır. Toplumsal değişim ve dönüşümün, özgürlükçü bir
tutumla olanaklı olduğunu kabul eder.

Düşünce ve ifade özgürlüğünün insanların en temel hakkı olduğunu kabul
eder ve bunun için mücadele eder.

Sömürünün karşısındadır. Emeğin sermayeye karşı yürüttüğü mücadelede, işçi
sınıfının ve emekçi halkın yanında yer alır.

Barıştan ve kardeşlikten yanadır. Anadolu mozaiğinde farklı kültürlerin,
farklı kimliklerin olduğunu kabul eder.

Sendikamız EĞİTİM SEN, kurucu üyesi olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları
Konfederasyonu‘nun (KESK) ve ülkemiz sınıf hareketinin etkili bir bileşeni
olarak uluslararası ilişkilerine ve uluslar arası dayanışmaya da özel bir
önem vermektedir. Ağırlıkla Avrupa ülkelerindeki eğitim sendikaları ile
ilişki içinde olan sendikamız, Asya, Afrika ve Amerika kıtalarından ulusal
sendikalarla da ortak çalışmalar ve projeler yürütmektedir. Tüm dünyada 30
milyondan fazla eğitim ve bilim emekçisinin ortak örgütü olan Eğitim
Enternasyonali‘nin (EI) Türkiye‘deki tek üyesi olan sendikamız, Balkanlar,
Kafkasya ve Ortadoğu ülkelerindeki eğitim sendikaları ve örgütleriyle de
ortak çalışmalar ve projeler geliştirme perspektifiyle hareket etmektedir.
 
Editör: TE Bilişim