Milletleri geleceğe taşıyanlar o toplumun idealistleridir. Çünkü ideal sahibi insan kendini yaşadığı toplumun değerlerine adar. Milletinin mutluluğu kendi mutluluğu, onun dertleri de kendi dertleridir. İşte böyle bir anlayışla “bireyde bilgi toplumda sevgi” felsefesini hayata geçirme idealini omuzlayan EĞİTİM 2023 GÖNÜLLÜLERİ söylenmeyenleri söyleyip; kalıcı, gelişmeye açık, milli ve ahlaki bir eğitim anlayışını toplumun bütün katmanlarına yaymaya çalışmaktadır. Hatta 2023 yılına gelindiğinde ülkemizin değil bütün dünyanın eğitim politikasını EĞİTİM 2023 GÖNÜLLÜLÜLERİNİN gerçekleştireceğine inanıyoruz biz.
         Biz bunu gerçekleştirme adına yapılması gereken bütün fedakarlıkları yapmaya hazırız. Ve vazifeyi ifa ederken beklentisiz, riyasız bir koşu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. İşte bu noktada “teşkilatlı azınlıklar teşkilatsız çoğunlukları geçer” anlayışı ile Türkiye’nin dört bir yanındaki temsilcilerimiz, üyelerimiz ve bütün eğitim sevdalılarına büyük iş düştüğünü hatırlatmak gerekiyor. 2007’den bugüne amatör bir ruh ama profesyonel yaklaşımlarla pek çok proje hayata geçirildi. Burada bunları sayarak yaptıklarımızı anlatmaktan ziyade önümüze bakmanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Malumdur ki hiçbir başarı tesadüfî değildir. Bir muvaffakiyet söz konusu ise muhakkak önce Allah sonra temsilcilerimiz ve üyelerimiz sayesindedir.  
         O zaman temsilci arkadaşlarımızın mesuliyet duygusu ile bulundukları illerde bu hareketin şümulü adına yeniden bir çalışma başlatmaları gerekmektedir. Yeni eğitim öğretim yılı ile başlayarak illerimizin eğitim haritasına çıkarıp yapılacak bir swot analiz ile birlikte çözümleri uygulamaya çalışmalıyız. Ayrıca madem ki yakın hedef 2023 yılı, bize düşen 2053’ü planlayacak bir nesil yetiştirmek olmalıdır. Bu noktadan hareket ile her ilde 2023’ün yöneticilerini yetiştirmek için bu günden kolları sıvamalı ve 2023 Evleri ile yetiştireceğimiz öğrencilerimiz olmalıdır. Bu çocuklar ülkemizin altın nesli olmalı ve ortaöğretim çağındaki bu arkadaşlarımız üniversiteye gidecekleri zaman bursundan, kalacağa eve kadar hem bilgi hem sosyal yaşantı açısından gerekli ortamlara kavuşmalıdır.
         Değerli gönül dostu Süleyman Pekin’in belirttiği gibi “Eğitim sadece eğitimcilere bırakılamayacak kadar önemlidir” anlayışı ile mevzua bakıldığında topyekun bir milletin bu davaya omuz vermesi gerekmektedir. Burada en büyük görev il başkanlarımıza düşmektedir. Onlar çıkılan bu yolda bir aşık maşuk yaklaşımı ile meselelere sahip çıkmalıdır. Belki de bu aşk, aşık olunanı incitmemek için duyulan şu hassasiyet seviyesinde olmalıdır:
“Mecnun’a çöllerde kaptığı hastalıklardan kurtulabilmesi için hacamat- kan alma – tedavisi yapmak istemişler. Daha iğnenin ucu damara değmeden Mecnun feryat figan bağırmaya başlamış. Oradakiler bu hale şaşırıp demişler ki:” Yahu sen ki Leyla için çöllere düşmüş orada açlık, susuzluk ve daha nice sıkıntılara göğüs germiş bir insansın. Bir iğne için feryat etmenin aslı ne ola? Mecnun etrafını şöyle bir temaşa edip meraklı ve istihzai gözlerle kendini süzenlere seslenmiş. “Siz nereden bileceksiniz bendeki aşkı? Ben kan aldığınız ve iğneyi batırdığınız için mi bağırıyorum sanıyorsunuz? Benim damarlarımda kan dolaşmıyor ki. Damarlarımın her zerresinde Leyla’m dolaşıyor. Ben onu inciteceksiniz diye ah-ı efgan ediyorum.”