Bilim, sanat ve spor dallarında araştıran, kültürel değerlerine sahip çıktığı kadar evrensel düşünce eşliğinde bireyler yetiştirip ülke hizmetine sunmakla yükümlü olan üniversitelerin, kalifiye insan yetiştirilmesi noktasındaki önemi göz ardı edilemez.

Bu çabası eşliğinde bulunduğu kente birçok konuda katkıda bulunurken, bilimsel ve teknolojik standartları baz alarak hareket etmesi, zaten üniversitelerin var olma sebeplerinden en önemlisi olarak dikkat çekiyor.

Nitekim geçtiğimiz günlerde kentin öz varlığı olan Ömer Halisdemir Üniversitesi ile Niğde Açık Cezaevi arasında imzalanan tarımsal faaliyetlerin geliştirilmesi konusunda ki protokol, amacına uygun olarak üzerinde durulduğu ve hayata geçirildiği takdirde, hiç de küçümsenecek bir çalışma değil.

Tarımsal ürünlere yönelik bir fakülte olmanın dışında, tarıma ilişkin teknolojilerin kullanılmasını öngörüp, çağdaş ve verimli tarım yapabilme olanaklarını pratik hayata aktarma amacıyla açılan fakültenin, açık cezaevinin üreten yüzüyle ortak hareket etmesi gayet akılcı. Her iki kurumun ciddi tarım potansiyeli taşıyan Niğde’mizde, böylesine ortak bir projeyi hayata geçirmeleri, hem bölge hem de ülke tarımına bilimsel ve üretken bir katkıyı elbet sağlayacaktır.

Yaklaşık 4-5 ay sonra, görev süresinin sona ermesi kaynaklı yeni Rektörüyle tanışacak olan üniversitenin, hala şevk ve azimle yeni projelerin peşinde koşturup üretkenlikten taviz vermemesi, üzerinde ayriyeten durulması gereken bir olgu. 

İsmini taşıdığı şehidimiz sevgili Ömer Halisdemir gibi aksiyoner kimliğinden vazgeçmeden enerjisini kalite üretmeye yönelten kentin üniversitesi, 2016 yılında ülkemizdeki 17 büyük üniversite ile “ Kalite Dış Değerlendirme Sürecine” dahil oluyor ve % 80 in üzerindeki uygunluk kriteriyle vatan coğrafyası içerisinde, kalitesini artırtma ve ileri taşıma noktasında emekleyen değil,  sağlam adımlarla ilerleyen kurumsal kimliğiyle, ülke sahnesinde boy gösterme cesaretini de sergiliyordu.

Eğitim öğretimden araştırma geliştirmeye, yönetim sisteminden kalite güvenceye kadar birçok konu başlığında, ortalama yüzü geçkin kriterle beraber inceleniyordu üniversite. Kurum içinde öz değerlendirmesini yapıp bu çerçevede kendini dış denetime açan üniversitemiz, başarıya giden yolda açıkça kendini ortaya koyuyor ve yenilenme yolunda bir kez daha tavrını sergileyebilme becerisiyle, yüzleşme iradesini gösteriyordu.

Üniversite kent bütünleşmesinde sosyal, psikolojik ve ekonomik olarak hepimizin faydasına olan paydaşlarda üretken olduğu kadar, bilimsel kimliğini yine aynı bilimsel verilerin ışığında ortaya döken Ömer Halisdemir Üniversitesi, kentimizin marka değeri olma girişiminde de lokomotif görevi görüyordu.

Gerek enerji, gerek biyoteknoloji, gerek nanoteknoloji, gerek tarım gerekse de kültür ve turizm konularında bulunduğu bölgeyle entegrasyonu sağlayıp, ekip çalışmasına kentin bütününü de katarak, olanla yetinmenin değil, olması gerekenin gereklerini yerine getirme yönünde, bir kez daha üzerine düşeni ortaya koyuyordu.

Bilimsel gelişmeleri yenilenen teknolojiyle birleştirip, günlük yaşam pratiğinin uygulanabilirliğine uyarlayarak insanlığın hizmetine vermek, geleceğe daha umutla bakma noktasında gerçekten olumlu.

Nitekim…

“ Hayatta hiçbir şeyden korkmayın yalnız, her şeyi anlamaya çalışın” diyen Madam Curie den yola çıkıp anlamaya çalıyor olsam da…

“ Eğer yürüdüğünüz yolda güçlük ve engel yoksa, bilin ki o yol sizi bir yere ulaştırmaz” diyen Bernard Shawa bakıp, güçlük ve engeller yolunda kentin faydasına emek ve çaba sarf eden tüm kurumlarımızı…

İçtenlikle kutluyorum...