Yaşadığımız mekânı  güzel kılan en önemli unsur başta yeşillik olsa gerektir. Kuş sesleri arasında cıvıl cıvıl bir tabiat manzarası hangimize huzur vermez ki. Ağaçlıklarla dolu bir alan, yeşilin bin bir tonuyla süslenmiş ve her tarafına çiçek rahiyalarının yayıldığı bir mekânda yaşamak kimin hayali değildir ki.  Kim böyle bir ortamı bırakıp da isli pis ve gürültü dolu ortamlarda yaşamak ister.  

 

Bugün dünyanın üstünü örten bir mezar taşından farksız olan beton ise doğanın kendinden koparılışının hunharca katledilişinin en önemli sebebidir. Beton mekânın fıtratını bozan dünyayı yapaylaştıran modern bir cinayet aletidir. Bu noktada betonu şirin göstermeye çalışmak abesle iştigaldir.

 

Şöyle bir etrafa baktığımızda nice beton blokları arasında kaybolmuş sokakları ve caddeler boyu uzayan çimento saltanatını görürüz. Bu çimento imparatorluğunda duvarlara çizilen çiçek resimleri ne kadar dikkat çekicidir. Kaybolmuş bir zamandan gelen bir tebessüm gibi durur karşımızda. Bilhassa parkların ve okulların duvarları yağlıboya çiçek resimleriyle süslüdür. Bu durum bir katilin üstünde ben masumum yazan bir tişört giymesinden farksızdır. Çimentonun bu makyajlı suratı ne kadar aldatıcıdır. Doğanın bir numaralı katili çimento kendini masum göstermek için ve olumlu bir imaja bürünmek için yeşil örtüler içerisine girmekte ve kendine bir masumiyet payı aramaktadır.

 Doğal yaşamın ve ağaçların yok olmasının bir numaralı sebebi olduğu halde sanki çevreciymiş gibi bir imaj yaymaya çalışmaktadır.  Bu nasıl bir çelişki bu nasıl bir komedidir.

 

Bu örnekten yola çıkarsak tüm kötülüklerin kendilerini güzel bir maskede sattıklarını müşahede edebiliriz.. Kötülüğün en önemli pazarlama stratejisi kendini haklı ve masum göstermektir.  Nice boyalı sözlerle pazarlanan ve cilalı kutularla satılan şer hiçbir zaman insana gerçek yüzüyle seslenmez. Şeytan bile cennete allı pullu renkler içinde girmiştir. Acı ilaçların dışını şekerle kaplayıp yuttururlar. Evet, bir tarafta bir sürü güzel ve süslü cümleler ile dünyayı kandıran insanların bu beton duvarlardan farkı nedir. 

 

Evet, üstü çiçeklerle süslenmiş beton duvarlar günümüz dünyasını en iyi anlatan resimdir.

Bir tarafta dünyayı ateşe verecek silahları imal ederek bir tarafta petrol uğruna yüz binlerce masumu katlederek daha sonra değişik hoş isimler adı altında hümanizm nutukları atarak kendini insancıl göstermeye çalışan günümüzün post-modern ve temelsiz medeniyeti bu beton duvarlardan farksızdır.

 

Kanla beslenen borsalarıyla insan istismarı üzerine kurulmuş maddi ve manevi sömürüleriyle şerrin her türlüsünü içinde barındıran yapıların kendilerini haklı çıkarmak için yepyeni kriterler ve anlayışlar geliştirdiği ve her türlü manipülasyonu denedikleri bir çağda yaşıyoruz.

Bu çağ öyle bir çağdır ki; Dışardan bakanın gözlerini kamaştırır. Kendine hayranlık uyandırır. Fakat tüm yaptığı firavunun sihirbazları gibi göz boyamaktan ibarettir. Hak ve hakikatin önünü kesemeyeceğini anlayınca kendinin hak olduğunu iddia eder. Bu durumda hakkı savunduğunu zanneden birçok kişi bilmeden ve şuursuzca kötülüğün gönüllü neferi olur ve bunun farkına bile varamaz.

 

Evet, ne zaman çiçeklerle süslenmiş yeşillikler içerisinde bir beton duvar görsem Irak’ta öldürülen Bağdatlı çocukların resimleri gözümün önüne gelmektedir. Hollywood filmlerinin ışıltıları, artistlerin sahte tebessümlerle süslenen o hınzırca suratları, Suriye’de ki kıyımların üstünü örtememektedir. Allah, reklâmlarla avutulan insanların vicdani duyarsızlığının hesabını elbet bir gün soracaktır. O gün ne çetin bir gün olacaktır.

Hiçbirşey göründüğü gibi değildir. Baktığımız şeylerle gördüğümüz şeyler çoğu zaman aynı olmaz. Gerçek kendini çok geç teslim eder. Bunun için arınırken kirlenen insanlardan olmamalı görüntülerin tuzağına aldanmamalıyız. Günümüzün post-cilalı gündeminde aldanışlar içinde geçen günlerin dizginini ele almalıyız.

 

Bu noktada içimizin çiçeklerini ezip duran nice çiçekli bahanelerle süslediğimiz beton duvarlar örülüp durmaktadır kalbimizde. Kötülüğün kendini gizlemek gayesi ile Hak suretine bürünmesi vicdan sahibi insanların önünde ki en büyük tuzak olarak durmaktadır.