CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  “Siyaset Meydanı”  programında Ali Kırca’nın  “Yeni Anayasa’da kimlik konusunun nasıl düzenlenmesini öngörüyorsunuz”  sorusu üzerine, anayasada etnik kimlik tanımı yapılmaması gerektiğini, üst kimlik olarak  “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı”  tanımının yapılmasının uygun olacağını söyledi. 
Demek ki CHP’nin parti içindeki bütün karşı çıkışlara rağmen Anayasa Komisyonu’nda yer almasının sebebi, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın da  “Türkiye kimliği”  diye kısaca ifade ettiği bu görüş imiş... Yani Tayyip Bey ile Kemal Bey arasında, bu konuda hiçbir fark yokmuş... İkisi de millet kimliğini, etnik kimliklerden biri sayıyormuş..
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Türkiye’nin koyduğu bütün çekinceleri kaldırma sözünü verenler de Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu idi.. 

***
 
TBMM Başkanı Cemil Çiçek ise üniter yapı ve özerkliğin gündem maddesi olarak tartışıldığı Abant Platformu sırasında Habertürk muhabirlerinin  “Anayasa’nın başlangıç metni”  ve ilk dört maddesinin değiştirilemezliği ile ilgili kesin Anayasa hükmü olduğu halde bu konuda da sanki sadece  “çekinceler”  varmış gibi bir soru sorması üzerine, başlangıç metninin yeniden yazılacağını, ilk maddelerin değişmesinin de önünde engel olmadığını söyledi... 
Cemil Çiçek, başlangıcın ve ilk dört maddenin değiştirilmesinin rejim değişikliği girişimi, yani Türk Milleti’nin egemenlik hakkıyla oynamak olduğunu iyi bilir. Bu da ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılan bir suçtur. Gerçi Anayasayı, Özal bir kere deldikten sonra AKP iktidarı da delik deşik etti ama bugüne kadar güçleri rejim değişikliğine yetmedi. Şimdi,  “Dört parti de Yeni Anayasa istiyor”  diyerek buna güç yetirebileceklerini düşünüyor olsalar gerek ki mevcut yasalara göre suç işlemekten çekinmiyorlar. 

***
 
Onur Öymen ise şöyle diyor:  “Son zamanlarda sorumluluk taşıyan bazı siyaset adamlarının anayasada üst kimlik olarak ’Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşlığı’ kavramının kullanılmasını önerdikleri görülüyor. Oysa Atatürk’ün öncülüğüne, ulus devlet anlayışına dayanan Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana Türk vatandaşlarının üst kimliğinin ’Türk Milleti’ olduğu kabul edilmiştir. Atatürk devrimlerinin temel taşlarından biri budur. Bu anlayış bütün anayasalarımızda yer almaktadır. (...) Geçen dönemde bir AKP Grup Başkan Vekili anayasadan Türk kelimesinin çıkartılabileceğini söylediğinde o zamanki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal tarafından şiddetle eleştirilmişti. Baykal, bütün alt kimliklerin zenginliğimiz olduğunu söylemiş ancak üst kimliğin ’Türk milleti’ olduğunu vurgulamıştı. Bütün bu gerçekler ortadayken Türk milletinin bir üst kimlik olmasından vazgeçilmesi düşünülemez. Kimden gelirse gelsin Türk milleti kavramından vazgeçilmesi önerisi, Atatürk devrimlerini gönülden benimseyen Türk milletinin ezici çoğunluğu tarafından kabul edilemez. Atatürk devrimlerine sahip çıkanların başında da CHP’liler gelmektedir.” 

***
 
AKP, Türk Milleti’nin kimliğini, dolayısıyla egemenliğini ortadan kaldırma girişimini, hangi taktikleri kullanarak hayata geçirmeyi planlıyor? 
Onu da CHP İzmir milletvekili Aytun Çıray söyledi... Referandum sürecinin AKP tarafından 12 Eylül kullanılarak yönlendirildiğini belirten Çıray,  “Yeni Anayasa” nın da  “28 Şubat” temasıyla kamuoyuna sunulacağını söyledi. Çıray, ayrıca Yeni Anayasa taslağının aylar önce hazırlandığını; hatta Oslo’da PKK’lılarla çoktan tartışılmaya başlandığını hatırlattı. Çıray,  “CHP’nin kırmızı çizgileri belli. Anayasa’nın ilk 3 maddesi... O maddelere dokunmak demek sistemi kökten değiştirmek demektir. Buna izin vermeyeceğiz” dedi ama anlaşılan o ki önce Kemal Kılıçdaroğlu’nu ikna etmesi gerekecek. 

***

Son söz olarak belirtmeliyim ki Türk Milleti, alt veya üst kimliğini değil; kendi öz kimliğini ve egemenlik haklarını Anayasa’da yazıyor diye kazanmadı. Önce bedelini ödedi, egemen oldu, sonra Anayasasını yazdı! 
Türk Milleti’ne kâğıt üzerinde zincir vurabileceklerini zannedenler, şaibeli seçimlerde aldıkları oya güvenerek arkalarına ABD’yi de Avrupa’yı da alsalar ve polis devleti uygulamaları ile herkesi korkutup sindirseler bile tarihi değiştirmek için bunların yetmeyeceğini, fiilen meşruiyetlerini kaybettiklerini hatta kadrolarının alenen Türkiye Cumhuriyeti aleyhine, casuslukla suçlanmakta olduklarını unuttu herhalde.