Ülkemiz gerçekliğidir, çoğu sabah kapınıza polis dayanır. Genç, yaşlı, üniversite öğrencisi demeden der dest eder ve ipe sapa gelmez gerekçelerle gözaltına alıp tutuklanman için mahkemeye sevk edilirsin. Bu zorun ve baskılama üzerinden insanların günlük yaşamına bire bir olumsuz etki edecek akaryakıt zamları, elektrik veya diğer enerji kaynaklarına yapılacak zamlara karşı direnişi ve protestoları yaptırtmama iradesi yatmaktadır.
 
   Benzin fiyatları 5 lirayı aşmış, elektrik ve doğal gaz otomatik “fiyat ayarlamalarıyla” tam gaz yükselmeye devam ederken asgari ücret 2013’ün yedinci ayı itibarıyla 803 lira 68 kuruş. Bankaların faiz dışı karları bilmem şu kadar kat, şirketlerin 2013  yılı ikinci çeyrek karlılıkları şu kadar milyar dolar artmış ve ülkemiz başbakanı iftar sonrası konuşmasında “kredi kartı kullanamayın” nasihati vererek insanca yaşayacak bir ücret veriyormuş nidasıyla ekonomik göstergelerin gayet iyi gittiği yaşanan sıkıntıların ise “faiz lobisinden” kaynaklandığını öne sürerek yaşanılan yoksulluğun ve yoksunluğun müsebbibi değilmişçesine yalınsamalar oluşturma devam ediyor.
 
      2013 Türkiye’sinde milyonlarca emekçi aralıksız 12 saate aşan çalışma saatleri süresince alın teri döküp,  emeğini aşağılık bir asgari ücret karşılığında sattıktan sonra aldığı bu komik ücretle minik ekonomilerinin, faizini dahi ödeyemediği banka kredi kartlarına karşı ayakta durma savaşını sürdürmeye koyulmaya mahkum edilmiştir.
 
     Bu günün gerçekliğinde Başbakan istediği için değil kadınlar ailenin geçimi ferahlasın diye bir boğaz daha “rahat doysun” diye bir tane daha işçi çocuk doğurma yoluna giden on binlerce aile var. Ya da mesaiden sonra işportacılık yaparak evinin geçimini sağlamak yoluna giden binlerce kamu emekçisi kredi kart borçlarını kapatmak için işportacılığın yanın da kaçak sigara tezgâhı açmayı düşünen on binlerce kamu emekçisi var. Hatta ve hatta ikinci işten sonra üçüncü bir işi düşünen binlerce on binlerce emekçi var.
 
    Ama artık bu ülkenin Başbakanı  “kredi kartı kullanmayın”, ekonomi iyiye gidiyor, “ayağınızı yorganına göre uzatmayı bir türlü öğrenemediniz” diyor ama zamlar, zamma yapılan zamlar bir biri ardına gelen fiyat artışları durduramıyor. Ne yazık değil mi? Veya ücretlerimizden kesilen KDV'ler için hiçbir zaman kılını kıpırdatamıyor ya da yapılan gizli enerji zamlarına dokunmaya geri aldırtmaya zamanı el vermiyor.. Yaşamlarımızdan ve yarınlarımızdan gasp edilen, insani hak ve taleplerimizin vakti çoktan geçmiş bile. İnsanca yaşama hakkımız, bizim büyük ekonomistlerin "Türkiye ithalat ve ihracatta rekor kırdı, büyüyor" açıklamalarına rağmen, meğer sürekli küçülüyormuş, azalıyormuş.
 
     Her gün gazetelerin ekonomi sayfalarından ülkemiz ekonomisinin çok “istikrarlı” büyürken hak arama amaçlı veya ekolojik nedenlerle başlayıp direnişe dönen sonrasında ise sokak çatışmalarına ve formlara evrilen 40-45 günlük süreç yüzünden olumsuz sinyaller vermeye başladığını, olumsuzu olumluya çevirmek için Ramazan ayı ve sonundaki “bayram” nedeniyle artacak tüketimi ön görerek iğneden ipliğe zam yapmanın zorunlu olduğunu “ahkam” kesmeye başladılar.
 
     Emek gücümüzü peşin verdiğimiz, kredi kartlarıyla 3-5-7-12 ay sonraki alacağımız ücretleri bile peşin peşin ipotek ettiğimiz bu kapitalist sistemin sermaye birikimini sağlayan bankalar iktidara taşıdıkları siyasi partilerin çıkardığı yasalarla emekçilerin kırıntılarına sülük benzeri yapışma fırsatlarını 2000 yılında yakaladı. Emekçilerin her türlü ücret ödemeleri bankalar vasıtası ile yapılma kararları, bankacılıkta uygulanan her tür hizmetin ücretlenmesi, hesaplardan dahi ücret alınmasının yolu neoliberal politikalara hizmet eden siyasal iktidarlarca sağlanmamış gibi şimdi bankaları ve kredi kartlarını kullanmayın denmekte.
 
      Bu ekonomik şartlar altında pervasızca ekonomik abluka altına alınmış emekçiler kendilerine sınıf olma bilinciyle oluşan şehir, semt forum ve meclislerine direk olarak katılıp, bu cendereden kurtulmamın yollarını tartışmaya, öznesinin kendisinin olduğu kurtuluş reçetelerini ortak akılla yazmaya başlamalıdır. Sermaye hükümetlerinin biz emekçilerle dalga geçer gibi ekonomik tavsiyelerine daha fazla maruz kalmak istemiyorsak sermaye ve hükümetlerin dümen suyuna girmiş sendikalardan medet beklemeden bu güne kadar sokaklarda kazandığımız haklarımızın korunması ve yeni kazanımlar elde etmek için hali hazır sokağa çıkmış emekçi kardeşlerimizle forum ve meclislerde ortaklaşa hareket etmeliyiz.
 
    Sözün özü özeti; benzin 5 değil 6 lirayı da geçse bu suskunlukla, tepkisizlikle  “kredi kartı kullanmayın” türlü tavsiye verenimiz ile “iftar sofrasını” nasıl zenginleştireceğimiz yönünde fetva verenimiz çok olur.