2012 yılının bütünü için yüzde 6,5’lik enflasyon beklenirken, konut kullanıcılarının çıplak elektrik fiyatlarına yalnızca yılın ilk 3 ayında yüzde 12,8 zam yapıldı. EPDK tarafından nihai zam açıklaması yapılarak, gerçekte çıplak elektrik fiyatına yapılan çift haneli zam saklanmaya çalışılmıştır.
 
 
    Anadolu Ajansı’nın EPDK’nın (Enerji Piyasasını Düzenleme Kurulu) açıklamasına dayanarak verdiği haberde tek zamanlı perakende elektrik satış fiyatlarının meskende yüzde 9.26 oranında bir değişimle 32.515 kuruşa yükseldiği belirtilmiştir. EPDK‘nın bu açıklaması İnternet sitesinde yer almamaktadır. Durum gerçekte daha da vahim. EMO’nun (Elektrik Mühendisleri Odası) yaptığı hesaplamalara göre ise konut kullanıcıları için çıplak elektrik fiyatı yüzde 12.76 oranında zamla 16,1 kuruştan 18,2 kuruşa yükselmiştir. Nitekim elektrik toplam bedeli içindeki çıplak elektrik fiyatının payı 1 Nisan’dan itibaren geçerli olacak bu tarife yapısıyla yüzde 67,8’den yüzde 70,1’e çıkmıştır.
 
     Bir Türlü Bulunamayan Kayıp ve Kaçak Bulmacası!
 
     Konut kullanıcılarından kilovat saat (kWh) başına kesilen kayıp ve kaçak bedeli ise yüzde 9.93 zamlandırılarak, 2,7 kuruş olmuştur. Özelleştirme ile kayıp ve kaçak oranları düşeceği iddia edilirken; EPDK‘nın yeni 5 yıllık tarife döneminde hedef kayıp ve kaçak oranlarını yükseltmesiyle, kayıp ve kaçağı indiremediklerinde bırakın cezalandırılmayı tersine ödüllendirilen şirketlere haksız kazançlarını artırma imkânı sağlanmıştır. Bu noktada sorulması gereken soru; kayıp ve kaçak bedellerinde artış mı olmuştur da tüketicilerden tahsil edilen bedel arttırılmaktadır? Kayıp ve kaçak bedeli 1 önceki yılın verileri üzerinden tahsil ediliyorsa 3 ay içinde bir önceki yıl verilerinde değişiklik mi olmuştur? Bırakın 1 önceki yılı henüz 2010 yılı verileri dahi kamuoyu ile paylaşılmamışken, kayıp ve kaçak bedelinin neye göre tarifelere yansıtıldığını anlamak mümkün değildir. Kayıp ve kaçak kalemi bugün şirketlerin soygun aracına dönüşmüş; EPDK ve AKP İktidarı bu soyguna yasal zemin hazırlamışlardır.
 
     Konut kullanıcılarının elektrik bedeli üzerinden alınan dağıtım sistemi kullanım bedeline bu yılın başında yapılan yüzde 20,7’lik zammın yaklaşık 4‘te 1‘lik bölümü yeni tarifede geri alınmıştır. Buna karşılık hem perakende satış hizmet bedeline, hem de iletim sistemi kullanım bedeline yüzde 3,5 civarında zam yapılmıştır. Böylece vergi ve fonlar hariç olmak üzere 1 kilovat saat elektriğin bedeli 23,7 kuruştan 25.9 kuruşa ulaşmıştır. Enerji fonu, TRT payı ve Belediye Tüketim Vergisi ile yüzde 18‘lik KDV oranı da dâhil edildiğinde 1 kWh‘lik elektriğin fiyatı 33 kuruşa yükselmektedir. Asgari elektrik ihtiyacı üzerinden hesaplama yapıldığında yaklaşık 234 kWh‘lik aylık tüketimi olan bir ailenin faturası 70 liradan 76 TL‘ye yükselecektir.
 
      Elektrik fiyatlarının giderek artmasının asıl nedeni AKP iktidarının elektrik alanında uyguladığı yanlış politikalardır. Elektrik karaborsasında şubat ayında 1 kilovat saat elektriğin fiyatı 2 TL‘ye kadar fırlamıştır. Buna karşı önlem alınmadığı gibi, borsa sisteminde fiyatın 2 TL‘ye kadar yükselmesinin normal olduğu kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Hatta bu yükselişin piyasa katılımcısı adı verilen şirketlere ceza olarak dönmesinin de önüne geçici düzenleme yapılmaktadır. Örneğin şirketlerin teminat yükümlülüğünde artışa yol açmaması için yükselen sistem marjinal fiyatı dikkate alınmayı vermektedir. Ama yükselen fiyat bu sefer de vatandaşa yansıtılmasın denilmemektedir. Yani işleyen karaborsa sisteminde adlarına piyasa katılımcısı denilen şirketler kar söz konusu olunca katılımcı, ancak ceza söz konusu olunca katılımcı olmamakta bu kez yerlerini vatandaşlara terk etmektedirler. Hatta bu fiyat yükselişi karşısında ucuza elektrik satış anlaşması yapıp pahalı olarak karaborsadan elektrik satın almaya devam eden ve sonunda iflasa düşen toptan satış şirketlerinin zararının da sisteme kaldığı basında yer almıştır. Hatta ve hatta bazı şirketlerin piyasadan parayı toplayıp karaborsaya ödeme yapmadan iflas ederek vurgun vurdukları dahi iddia edilmekte, tüm bu iddialar ise AK Partisi iktidarı döneminde sanal âlemde kalmaktadır.
 
       Zam Dalgası Enerjide Devam Edecek
 
      Bugünlerde Arap Baharı ve küresel düzeyde egemenlerin enerji kaynakları üzerinde hegemonya tesis etmek için yürüttüğü hesaplaşmaların sonucu olarak yaşanan petrol krizinin yanı sıra Türkiye, Ortadoğu‘da tam bir ABD taşeronu olarak konumlanmasıyla, Ortadoğu’daki gelişmelere paralel Rusya ve İran kaynaklı bir doğalgaz krizi ile de karşı karşıya kalabilecektir. Bugün, elektrik alanının piyasalaştırılması sonucunda oluşan karaborsa sistemi nedeniyle karşı karşıya kaldığımız bu yüksek oranlı elektrik zammına, yarın olası petrol ve doğalgaz krizleri sonucu yeni zam dalgaları ile tekrar maruz kalacağız. Petrol fiyatlarında yaşanan yükseliş ve doğalgaza dün yapılan yüzde 18.72 oranındaki zam elektrik fiyatlarına önümüzdeki aylarda yansıtılacaktır.
 
     Burada da hükümetin suçu petrol ve doğalgaz fiyatlarına atma lüksü bulunmamaktadır. 10 yıldır iktidarda olan AK Partisi Hükümeti, elektrikteki doğalgaz bağımlılığını ortadan kaldırmak bir yana, piyasada yer alan şirketlerin çıkarları doğrultusunda doğalgazla üretimi artırarak bu bağımlılığı derinleştirmiştir. HES tüccarlığı ile ülkemizi bir elektrik cennetine değil, çamur batağına dönüştürmüş; bununla da yetinmeyip Fukuşima gibi tüm dünyanın ders çıkardığı nükleer felakete rağmen nükleer santral ısrarını sürdürerek radyasyon çölü yaratmak istemektedir. Yatırımlardan kamuya el çektirilmiş, ülkemizin elektrik hizmeti piyasanın inisiyatifine terk edilmiş, göz göre, göre gelen yatırım açmazı karşısında gereken önlemler alınmamış, vatandaşlar karaborsaya teslim edilirken, verilen lisanslarla ve piyasa açıklık oranlarıyla övünülmeye devam edilmiştir.
 
      Ödeyebilenden daha çok ödeme alındığı, ödeyemeyenin ise yok sayıldığı, arz güvencesizliğinin yaratıldığı elektrik alanında piyasanın derinleştirilmesi değil kamulaştırma yapılmalı, bu alan piyasanın değil vatandaşların ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmelidir.