Bir üç mayısı daha geride bıraktık. Dünya basın gününe ülkem basın emekçileri bir yığın sorun içerisinde girdiği bilinmekte. Ama hiç kuşkusuz en önemli sorun zindanda bulunan 97 basın mensubunun tutsaklık hallerinin sürmesidir.

     AK Partisi Hükümeti kendi politikasına destek vermeyen gazetecilere hapis, işten atma, mahkeme kapılarını 2. adres haline getirme, tazminat davalarıyla ekonomik çökertme, gazetelere ise kapatma ve toplatmayı layık görüyor. AK Partisi tüm özgürlükleri, “rap bena hep bana” der misali “kendine ve taraftarlarına” özgürlük, geri kalana zulüm olarak okuyor ve uyguluyor.

     TMY(Terörle Mücadele Yasası siz toplumla okuyun) ve ÖYM'ler(Özel Yetkili Mahkemeler) AK Partisi Hükümeti'nin bu zulmü uygulamadaki aracı durumunda. Özellikle devrimci, demokrat ve ezilenlerin sesi olan basına uluslararası baskıyı örgütlemeyi bile kendine iş edinen ve bununla övünen AK Partisi'nin basın özgürlüğü anlayışı coğrafyamızı tek sesli bir basına mahkûm etme hedefi taşıyor.

     Sözüm ona darbelere, 12 Eylül'e, 28 Şubat'a karşı çıkan ve bunların uzantılarına karşı mücadele ettiğini söyleyen AKP, darbecilerin uygulamalarına aynen sahip çıkıyor. Tek fark daha önce “Paşalar” kendi toplantılarında, Milli Güvenlik akademilerinde gazetecilere topuk selamı vermeye zorlanırken, AK Partisi kendi akrediteli eğitim toplantılarında, yemeklerinde Başbakan, Bakanlar ve polis şefleri önünde gazetecileri “biat” etmeye zorluyor. Bunu kabul etmeyen gazetelere, gazetecilere saldırıyor. Atılım, Özgür Gündem gibi gazetelere kapatma, toplatma saldırısı düzenlerken burada çalışan gazetecileri “terörist” ilan edip cadı avı misali tutuklatıyor. Kendi egemenlik politikalarına ters düşen gazetecileri işten attırıyor, başbakan tam bir “ustalık” örneği olarak meclis kürsüsünden çıkışıp, tehdit edebiliyor. Coğrafyamız AK Partisi eliyle '”basın kafesi” haline getiriliyor. 

      Lafın kısası yani özcesi AK Partisi Hükümeti'nde basın özgürlüğü sadece kendi güdümündeki basın ve gazeteciler için var, basını tek sesli koro haline getirme çabası sürüyor. Ancak özgür basın geleneği, tüm bedelleri göze alarak, gazetecilik görevlerini sürdürmeye devam ediyor. Selam olsun basın özgürlüğü için direnenlere, bedel ödeyenlere, selam olsun ezilenlerin sesini duyurmakta ısrar edenlere.


     Üç Mayıs Dünya Basın Günü kutlu olsun.